Sistem deðiþirken sorunlar büyümesin

Seçim sonuçlarýnýn belki de en az tartýþýlan bölümü, kendilerini Kürt siyasetinin temsilcisi olarak kabul eden partilerin ve aktörlerin aldýðý destek. Bunlara sadece doðu ve güneydoðu üzerinden bakmanýn yanýltýcý olacaðý gerçeði ile baþlayalým öncelikle.

Iki farklý partinin çatýsý altýnda seçime giren ayrýlýkçý Kürt hareketinin, özellikle belli bir bölgede yüksek oy almasý, çok sayýda belediye baþkanlýðý kazanmasý artýk kimseyi þaþýrtmýyor. Bir bakýma normalleþme gibi görülebilir, o yönüyle de önemli.

Ancak birkaç önemli baþlýk daha var konuþulmasý gereken. Öncelikle Türkiye Kürtlerinin çok geniþ bir kesiminin bir merkez partiye oy vermesi, dahasý bu oylarýn öyle ödünç filan deðil, doðrudan bu partinin siyasi çizgisiyle anlamlý bir bütünlük ifade etmesi üzerinde neredeyse hiç durulmuyor.

***

Oysa AK Parti’nin ülkenin hemen tamamýnda ciddi oranlarda oy alan yapýsý, öncelikle bu alanda bir kopuþun önüne geçiyor ki; bunun ne kadar deðerli olduðunun yeterince farkýnda deðiliz. Gerçeði hatýrlayalým. Ülkemizin belli bölgelerinde iki muhalefet partisi kelimenin tam anlamýyla yok. Bu da siyaseten saðlýklý bir tabloya iþaret etmediði gibi, ciddi bir temsil krizi sinyali veriyor uzun zamandýr.

Ýþte bu krizin derinleþmemesinin yegane adresi Tayyip Erdoðan ve partisi. Geçici ya da çokça sýðýnýldýðý gibi ekonomik nedenlerle deðil, tam aksine siyasi görüþü ve duruþuyla oy alýyor AK Parti. Çünkü ayrýlýkçý hareketin aksine, bütünlüðü savunan saðlam tezlere sahip. Üstelik bunu sadece Türkiye sýnýrlarý içinde deðil, yakýn coðrafyamýzdaki muhataplarýný da içine alarak ifade ediyor.

Bu hamleler, elbette sadece Kürtler nezdinde karþýlýk bulmuyor. Tam aksine büyük sorunun çözülmesi yönünde samimi talebi ya da beklentisi olan herkes, yukarýda ifade ettiðim merkezi düþüncenin etrafýnda birleþiyor.

Ýki muhalefet partisi, ýsrarla ve inatla bu gerçeði yok sayýyor. Kendi duruþunu gözden geçirmiyor. Özellikle CHP bu konuda adeta kilitlenmiþ durumda. Kürt sorununa ilgi göstermeyi, birkaç aktörü parti saflarýna katmaktan, vitrine çýkarmaktan veya yakýn geçmiþteki örnekte olduðu gibi Hakkari’de ‘anlaþmalý’ miting yapmaktan ibaret sayýyor.

Sorun sahici, yakýcý ve çok boyutlu. Çoktan siyasi sýnýrlarýmýzýn ötesine geçmiþ, kelimenin tam anlamýyla uluslararasý boyut kazanmýþ durumda. Bunu kabul etmeden atýlacak adýmlarýn ve söylemlerin kimseye bir yararý yok.

***

Öte yandan AK Parti açýsýndan da bazý gerçeklere yeniden bakmanýn zamaný olsa gerek. Evet, sosyolojik olarak ifade edersek, dindar ve muhafazakâr Kürt oylarýnýn doðal adresi olma özelliðini koruyor iktidar partisi. Þu ana kadar ciddi bir kayýp yaþamadý bu alanda. Hatta Ýstanbul’daki son seçim yakýndan incelenirse, daha çok BDP ya da HDP’ye yakýn olan Kürtlerden de ciddi oylar almayý, adý konulmamýþ ittifaklar kurmayý baþarabiliyor.

Burada önümüzdeki dönem sorun olarak ortaya çýkabilecek baþlýklar, öyle sanýldýðý gibi sözümona gizli vaadlerin gerçekleþmemesi, özerklik talebi vs. deðil. Türkiye Kürtleri, bu alanda neler olabileceðini, neyin ne kadar gerçekleþeceðinin sýnýrlarýný gayet iyi biliyor.

Asýl önemli olan, özellikle Tayyip Erdoðan’la yakalanan sýcak ve samimi yakýnlýðýn, Suriye ve Irak Kürtlerini de kuþatacak biçimde devamý. Irak konusunda adýmlar giderek hýzlanýyor, Suriye için biraz geç kalýnsa da eninde sonunda bu yakýnlýk tesis edilecek.

Türkiye’nin bir ve bütün olarak yoluna devam etmesinin anahtarý, bu yöndeki politikalardan geri adým atmak þöyle dursun, daha cesur hamleler yapmaktan geçiyor.

Bunu yapacak cesaretin ve ufkun sadece Erdoðan’da olduðunu bir kez daha vurgulayarak bitirelim. Umarým yeni siyasi sistem tartýþmalarý, Türkiye’nin bu yöndeki gidiþatýný olumlu yönde etkiler.