Zorlu bir seçim sürecini geride býraktý Türkiye. Beþ ay gibi kýsa bir süre içinde yeniden seçime gidebilmek ve bunu son derece yüksek katýlýmla gerçekleþtirmek, ciddi bir demokratik tecrübenin ifadesi.
Seçimden kýsa bir süre önce kelimenin tam anlamýyla yüksek gerilim hattýnda devam eden siyasi hava, yerini daha olumlu bir beklentiye býraktý. Bu ifadeyi özellikle seçtim, beklenti. Piyasalar da ayný durumda. Tek baþýna iktidar senaryosunu erken görmüþ olsa da, piyasalar hala temkinli tepkiler veriyor.
Bunun en önemli nedeni, tek baþýna bir iktidar olup olmayacaðý endiþesi deðil elbette. Herkesin þimdilik fýsýltýyla, muhtemelen pek yakýnda yüksek sesle dile getireceði konu, yeni iktidar dengesinin nasýl kurulacaðý. Bu dengeyi yeni oluþacak bakanlar kurulunda en azýndan ana kodlarýyla görme imkanýmýz olacak. Öte yandan AK Parti’nin saðladýðý önemli çoðunluk, pek çok önemli baþlýðýn yaný sýra yeni anayasa üzerindeki tartýþmalarý de yeniden baþlatacak.
AK Parti, tekrar farklý kesimlerin oylarýný alarak. kuvvetle muhtemel yeni bir büyük hamle döneminin kapýsýný araladý. Doðru yönetildiði takdirde, bunun gerek Türkiye açýsýndan, gerekse bölgesel barýþ açýsýndan büyük bir karþýlýðý var. Etrafýmýzdaki en büyük kriz alaný olan Suriye dahil, tüm sorunlarýn çözümünde yeni ve cesur adýmlara ihtiyaç var. Ankara’nýn barýþ yönündeki her samimi çabasý, bir þekilde terör ya da benzeri hamlelerle baþarýsýz kýlýnmak istendi. Nitekim 7 Haziran seçimlerinde ortaya çýkan sonucun perde arkasýnda böyle bir hamle vardý. Beþ ay boyunca ciddi bir kuþatma yaþandý. Barýþ adý altýnda yürütülen malum proje, iç dengeleri bozdu.
Þimdi iç dengeler yeniden kurulurken, iki önemli baþlýk var. Halk tarafýndan seçilen ilk cumhurbaþkaný olan Recep Tayyip Erdoðan, gerek 7 Haziran öncesi ve gerekse 1 kasým sürecinde çok net biçimde nasýl bir Türkiye istediðini ortaya koydu. Bu çerçevenin AK Parti ile birebir örtüþtüðü de herkesin malumu. Ýþte tam burada, yaný güçlü bir Cumhurbaþkaný sistemde varken, hükümetin nasýl iþleyeceði sorusu, az önceki temkinlerin de zemini aslýnda.
Bu iþleyiþin saðlýklý yürümesi, þu sýralar herkesin bir þekilde telaffuz ettiði uzlaþma çaðrýlarýndan daha önemli. Türkiye’nin bir uzlaþmaya ihtiyacý var mý? Sürekli gerginlik yaratýp, sonra uzlaþmadan söz edenleri bir kenara býrakýrsak evet. Hemen her alanda bir sakinleþme ve geçmiþi geride býrakýp geleceðe bakma ihtiyacý var. Ancak açýkçasý hepsinden önemlisi; yeni siyasi sistemin Türkiye’nin önünü açacak biçimde þekillenmesi ve yerine oturmasý.
Böyle bir iþleyiþin kiþisel gayretleri çok aþan boyutlarý olsa da; olmazsa olmazý, önemli aktörler arasýnda geleceðe dair vizyon ortaklýðýnýn saðlam hale gelmesi. Burada bir görüþ ayrýlýðý mý var diye soranlara aldýrýþ etmeden, ortak bir gelecek tasavvuru üzerinde daha saðlam bir hassasiyet ve kararlýlýk oluþturmak gerekiyor.
Zor bir konuya giriþ yaptýðýmýn farkýndayým. Ancak siyaset sorunlarý yok sayma ve üzerini örtme sanatý olmasa gerek. Aksine, bunlarý konuþabilmenin bizi daha güçlü kýlacaðý özgüveniyle hareket etmenin tam zamaný.