Ali Babacan’ýn baþýný çektiði hareket yola ‘sistem tartýþmasý’ ile çýkmaya hazýrlanýyor. Hareketin içindeki isimler, herkesin duyabileceði þekilde dillendiriyorlar bunu. Zira sýr da deðil. 16 Nisan’da parlamenter sistemin devamý yönünde tavýr almýþlar baþkanlýk için ‘hayýr’ demiþlerdi. Þimdi de ilk iþ olarak eski sisteme dönüþ için zemin yoklayacaklar. Arkadaþ þu konuda bir anlaþalým. Ýyi yahut kötü bu sistem deðiþikliði milletin önüne geldi. Millet de yeni sisteme ‘evet’ dedi. Tartýþma 16 Nisan öncesinde yapýldý ve bitti yani. Bu saatten sonra geri dönüþü zorlamak, bu milletin ömrünü yemekten baþka amaca hizmet etmez. Artýk hükümet sistemi olarak ‘Baþkanlýk’ tercihini yapmýþ durumdayýz. Buradan geri dönüþ yok. Fakat baktýnýz sistemin aksayan yanlarý var. Oturur düzeltirsiniz. Bu da zaten olmasý gereken bir þey. Þimdi, hemen/bugün, tek tek oturup kamuoyunda ‘sorun’ olarak görülen maddelerin, büyük/küçük demeden sýralanmasý lazým.‘Ýki turlu seçim’den, ‘aday gösterme kriterleri’ne kadar, ‘partili cumhurbaþkaný’ndan, ‘Cumhurbaþkanlýðý kararname’lerine kadar ne varsa. Bütün partiler buna çalýþmalý. AK Parti de MHP de, CHP de, yeni dünyaya gelmeye hazýrlanan partiler de. Ama ‘hadi gelin eski sisteme dönelim’ deðil. Parlamentoda sistemin aksayan yönlerini tartýþýn. 1 Ekim’e kadar bir dünya vakit var. Býrakýn tatili de“Cumhurbaþkanlýðý hükümet modelinin birinci yýlýnda artýlarý/eksileri” baþlýklý raporlar hazýrlayýn. Neresi çok iyi oldu neresi teoride iyi olacak diye öngörülmesine raðmen olmadý, çýkarýn. Meclis açýldýðýnda da ilk iþ tartýþmalarý sona erdirecek düzenlemeleri hayata geçirin. Milletin beklentisi budur.
Ýstanbul Valiliði bir çalýþma baþlattý. Benim de koþulsuz desteklediðim bu çalýþmaya göre Ýstanbul sokaklarýnda kayýt altýna alýnmamýþ Suriyeli kalmayacak. Ýstenen bu deðil miydi? Gönül ister ki hepsi memleketlerine dönsün. Belki de barýþ gelirse topraklarýna dönerler. Ama zamanla.Þurada bir sokak öteye ev taþýyoruz da berber için, kahve için, halý saha maçý için eski mahallemize gelip gidiyoruz sürekli. Kim ister evinden, yerinden yurdundan ayrý kalmayý.. Dünyanýn en güzel evi insanýn kendi evidir. Ayrýca size bir sýr vereyim mi?!.. Kimse de bize bayýlmýyor. Hepsi Avrupa’ya geçiþin umudu olarak gördüðü için Türkiye’yi tercih ediyor. Ne ýþýklarda dilenmek ne de sýnýrdaki kamplarda ömür tüketmek bu insanlarýn gelecek hayali.. Hepsi bir yolunu bulup Avrupa’ya gitmenin derdinde. Hatýrlayýn, ‘Almanya oturma izni verecekmiþ’ diye bir dedikodu çýktý da TEM’den otoyollardan topladýk insanlarý. Biraz daha sabýrla mülteci meselesi insani þartlarda hallolacak. Biraz daha sabýr…
Deniz hukuku konusunda Türkiye’de otorite kabul edilen Tümamiral Cihat Yaycý, “Sorular ve Cevaplar ile Münhasýr Ekonomik Bölge (MEB) Kavramý” isimli bir kitap yazdý. Bugün Akdeniz’de baþýmýza ne geldiðini anlamak adýna muhteþem bir çalýþma. Yaycý kitabýnda diyor ki mealen, GKRY’nin ilan ettiði tek taraflý münhasýr ekonomik bölgeyi tanýmamak ve kýta sahanlýðý çizgisiyle hak iddia etmek elimizi kuvvetlendirmiyor. Biz de MEB ilan edelim. Balýkçýlýk kotalarýndan tutun da, bilimsel araþtýrmalar yapmaya, deniz altý ve üzerinde kablo ve boru döþemeye, petrol, hidrokarbon, gaz gibi madenleri arama ve çýkarmaya, sondaj platform ve tesislerinin hukuki statülerine kadar pek çok baþlýkta münhasýr haklara sahip olalým böylece. Yaycý’ya göre Hiç vakit geçirmeden Akdeniz'de Münhasýr Ekonomik Bölgemizi ilan etmeliyiz. Hemen ardýndan da bize ilave olarak Kýbrýs Adasý yüzölçümü kadar alan kazandýracak olan Libya ile de anlaþma imzalamalýyýz. Vakit geç olmadan.