Sistem ve sisteme baðlý kalmayý zorlayanlar

Sevgili dostlar, “ERGENEKON örgüt olarak var mýdýr, yok mudur” benim konum deðil...Özellikle ortaya çýkan son durum sonrasý YARGILAMA’nýn daha da hassas olmasý gereðini bilerek devam eden süreçte “yorum yapmak son derece sakýncalý” notunu düþebilirim...

Soruya YARGI cevap ve karar verecek, süreç iþleyecek...Benim Ergenekon algýlamam farklý. Örgütlü bir yapýdan önce aklýma ilk gelen “örgütlü bir zihniyet” ve bu zihniyete uygun olarak örgütlenmiþ yapý...

Nasýl mý ? Örnekleyerek arz edeyim...

Sevgili dostlar, ne dediðimi daha iyi anlatabilmek için size bir filmi hatýrlatmak istiyorum...

2005 yýlýnda gösterime giren ve daha sonra bazý televizyon kanallarýnda da yer alan “Ada” filmini mutlaka görmüþsünüzdür. Özeti þöyle: Yedek organ saðlamak amacýyla insanlar klonlanýp, kendilerine genetik olarak yüzde 95’in üstünde uyan, ikincil bir yapý oluþturuluyor. Ortaya çýkan klonlar, bilinçlerinde ve bilinçaltlarýnda yapýlan manipülasyonlarla, ‘nükleer bir kirlenme sonucu kurtulanlarýn ortak bir sýðýnakta yaþadýklarý fikri’yle programlanýp, temiz kalan adaya gitme beklentisi içinde “bir arada” barýndýrýlýyorlar... Kendilerini “esas” sanan “klonlar”, nasýl bir oyun içinde olduklarýný fark edemeden, “adaya seçilecekleri” günü bekliyorlar.Ada fikriyle “motive” edilip aslýnda “neye hizmet ettiklerini” asla anlayamýyorlar. En acý ayrýntý da; baþkalarýnýn “amaçlarý” uðruna “araç” olduklarýnýn farkýna asla ama asla varamadan yaþýyorlar...

Tam bu noktada diyeceksiniz ki; bu film ile giriþte tarif ettiðiniz “zihniyet” arasýnda ne gibi bir “iliþki” var? Bana göre durum çok açýk. Küresel ana sistemin “siyasi-sosyolojik ve en önemlisi ekonomik” olarak sömürdüðü “bütün ülkelerde”, yerel yapýya uygun “yerel bir zihniyet ve sistem” kurulur... Daha açýk ifadesiyle “küresel sömürü”, dünya üzerinde “sömürdüðü ada”lar oluþturur ve oralarý “Ergenekon Zihniyeti” ile ayaða kaldýrdýðý “yerel yerleþik düzen” tarafýndan kontrol eder... Bu “yerel yapý” içinde “siyasetçi, bankacý, asker, medya, iþadamý” gibi unsurlar vardýr ve “ülkenin insanlarý” filmdeki “ada” üstünde “baþka amaçlarla kandýrýlýp kullanýlan klonlar” gibi hayatlarýný geçirirler...

Sonuç: “Ergenekon Zihniyeti ve Yerel Yapýlanma” sadece Türkiye’ye özgü deðildir. Geliþmemiþ ülkeler baþta olmak üzere birçok ülke bu “yapýlardan” etkilenir hatta geliþmekte olan yapýlar baþýndan itibaren tamamen kontrol edilir...Türkiye’de de durum farklý deðildir...Ülkemiz, 1946 sonrasý “ baþlayan ve montaj endüstrisi ile kurgulanan burjuva” devrimi ile devam eden ve son olarak “finans-medya düzeninin” tesis edilmesi ile “olgunlaþan” bir yapýda “1946-2003” arasýnda tam ve tartýþmasýz bir þekilde bu “yapý” tarafýndan yönetilmiþ, yönetimde etki azaldýðý her dönemde “Siyasi-Sosyal Kaos-Darbe-Devalüasyon” üçgeninde yeniden “tam olarak” kontrol altýna alýnmýþtýr... Türkiye’de her 7-14 yýl arasýnda “askeri veya finansal darbe” olmuþ ve sistem tam olarak kontrol altýna alýnmak istenmiþtir; 1946,1960, 1971,1980,1994, 2001, 28 Þubat, Gezi ve 17 Aralýk...

Sonuç: “Ergenekon Zihniyeti” Türkiye’ye özgü deðildir. Adý burada böyle konmuþ olsa, farklý bölgelerde farklý “isimler” ile tanýmlansa bile bu “zihniyet” KÜRESEL SÝSTEMÝN yerel bekçisidir... Kendi mantýðý içinde “askerinden, gazetecisine, siyasetçisinden, öðretim üyesine” kadar “legal-illegal” olarak örgütlenir. Burada bir not düþmem gerekli; örgütlenmenin “fiziki” olmasý ve birbirlerini tanýmalarý gerekmez. “Ayný zihniyet” çerçevesinde “indoktrine” edilip, maddi menfaatlar ile “sisteme” baðlananlar “ANA BÜYÜK YAPIYA” hizmet etmeye baþlarlar ve “uyanamadýklarý” sürece bu yolda sonuna kadar giderler... Buna en güzel örneklerden biri Türkiye’de “askeri entellektüel ve finansal entellektüel” yapýlardýr. Bu “kadrolar” öyle bir þekilde yýllarca “indoktrine” edilmiþlerdir ki; Türkiye’nin borçlanmasý veya kayýtsýz þartsýz “MEDENÝYET” olarak algýladýklarý-algýlattýklarý Blok’a teslim olmasýný “tek reçete olarak” görmüþler ve savunmuþlardýr...

Son söz: “Ergenekon” yapýlanmasýný bir örgüt olarak düþünmekten çok daha geniþ bir açýdan bakar ve “zihniyeti” anlamaya çalýþýrsak “resmin bütününü” görebiliriz... Türkiye’de her meslekten her Türk vatandaþý kendine þu soruyu sormalý: Doðru bildiklerimi yaparken, samimi þekilde kendimi ortaya koyarken acaba “kime, neye hizmet ettim ve ediyorum”! Konu çok detaylý, sorgulamaya devam edeceðiz.