Ne zaman kendi sahamýzda bir maç oynayacaksak, misafir takým hocasýnýn “Türkiye çok güçlü bir ekip, karþýlaþmanýn favorisi” demesinden nem kaparým. Ýsveç teknik direktörü de, bir gün öncesinden buna benzer cümleler kurunca; “Eyvah”dedim.
Maçý endiþeyle izlemeye baþladým. Zaman geçince, üzerimdeki evham kayboldu. Ama bu takýmýmýzýn iyi olduðuna iþaret deðildi. Evet rahattýk, kriz ya da daðýlma sürecine girmedik ama; söylendiði gibi “Ýyi ya da güçlü takým” olmanýn belirgin bir izdüþümü yoktu. Ýlk yarýda 6 pozisyonumuz olmasýna ve hatta devrenin bitiþ saniyeleri içinde Cengiz Ünder’in müthiþ bir fýrsatý kaçýrmasýna raðmen; “Tamam, oldu bu iþ” kanýsýný uyandýracak kývamda deðildik. Maçý istemekte coþkulu, oyunu kotarmakta tempolu, rakibi telaþa düþürecek kadar baskýlý deðildik.
Bu tür ne kokar ne bulaþýr tarzdaki oyunu, “Gençler umut verdi” diye övmeye kalkýþtýðýnýzda; onlara iyilik yapmýyorsunuz.
***
Huyumuzu bilen yabancý hocalarýn, durmadan “Türkler güçl ü takým” demelerine tav oluyoruz. Gaza gelmeyin!
Söylemekten aðzýmýzda tüy bitti...Tempo yapmayan ya da yapamayan takýmlarýn baþarý þansý sýfýrdýr. Biz genelde uyuþuk oynuyoruz. Kulüplerimiz, maçýn iki devresinden birini; dalga geçerek tamamlýyor. Oyunu uyutma, soðutma ya da zaman çalma konusunda ihtisas yaptýk. Böyle býrakýn büyük olmayý, sýradan takým bile olamazsýnýz. Milli maçlarýn ikinci liginde oynamamýz bu yüzden. 3. Lige de düþtük.
Ýkinci yarýda açýlan Ýsveç oldu. Penaltýyla da olsa, öne geçen de onlardý. Sistemle deðil, kafasýna göre oynamanýn cezasýný çektik. Kafamýz bir türlü dank etmiyor.