Son zamanlarda KKTC’de Batı Nil Virüsü’nün neden olduğu ensefalitten ölen vakalar hakkında haberler yapılıyor. Batı Nil Virüsü, ensefalit (beyin iltihabı) yapabilen oldukça tehlikeli bir virüs ve sivrisinekler tarafından taşınıyor. Ancak virüsün bulaştığı insanların küçük bir kısmında ensefalit gelişiyor.
Sivrisinek denildiğinde çoğumuzun aklına yaz akşamları keyfimizi kaçıran küçük canlılar gelse de sivrisinekler düşünüldüğü kadar masum canlılar değiller. Yapılan çalışmalar sivrisinekleri, insanlık tarihindeki ölümlerin neredeyse yarısından sorumlu tutmaktadır. Çünkü sivrisinekler sadece insanlardan kan emmekle kalmaz, çeşitli hastalıklardan sorumlu mikropları da taşırlar. Son zamanlarda KKTC’de Batı Nil Virüsü’nün neden olduğu ensefalitten ölen vakalar hakkında haberler yapılıyor. Batı Nil Virüsü ensefalit (beyin iltihabı) yapabilen oldukça tehlikeli bir virüs ve sivrisinekler tarafından taşınıyor. Aslında bu virüs herkeste ensefalite neden olmuyor. Bulaştığı insanların küçük bir kısmında ensefalit gelişiyor. Genellikle başka hastalıkları olan ya da bağışıklık sistemi düşük bireylerde risk yüksek. O yüzden bu tür hastalıkların görüldüğü dönemlerde korunmak için yapabileceğimiz tek şey bağışıklık sistemimizi sağlam tutmak. Bu da ancak sağlıklı beslenme, düzenli uyku ve kaldırabileceğimizden daha yoğun bir tempoda çalışmamakla mümkün olabilir.
Bu yazıda size başka bir sivrisinek türünden bahsedeceğim. Benim de başıma geldiğinden önce bunu anlatarak başlayacağım. Yaz başında akşam üzeri açık bir alanda ailemle otururken aniden bacağımın birkaç yerinde şiddetli kaşıntı oldu. Hızlıca kalkıp eve gittik. İlk baktığımızda normal sivrisinek ısırığına benzer kabarıklıklar gördük ama kaşınması çok şiddetliydi. Ertesi gün o küçük dört kabartının her birisinin birer çay tabağı boyutuna ulaştığını görünce çok endişelendik. Durumumu değerlendiren dermatolog arkadaş son dönemde kendisine benzer lezyonlarla sık sık başvuranlar olduğunu, muhtemelen bir tür örümcek ısırığı olabileceğini belirtti. İlaçlara rağmen kaşıntı giderek artıyordu. Zamanla kabarıkların yerini küçük peteşiyel kanamalar aldı. Yani o bölgede yaygın minik kanama odakları. Tam olarak düzelmesi bir ayı aldı. Geçtiğimiz hafta aynı durumu yaşayınca daha önce duymadığım/görmediğim bu durum hakkında sosyal medyadan daha önce yaşayanlar olup olmadığını sordum. Yüzlerce mesaj aldım. Üç yıldır böyle lezyonlara yol açan bir sivrisinek türünün Türkiye’de arttığını ve hastanelere başvuru sayısının epey fazla olduğunu öğrendim. Bunun üzerine bir veteriner hekim arkadaş durumu açıklayan bir yazı göndermiş. Ben de bu hafta bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. Umuyorum ki Sağlık Bakanlığı da konu hakkında korunma tedbirleri ile ilgili bir açıklama yapacaktır. “Bizim bulunduğumuz coğrafya özellikleri gereği yıllarca tanımış olduğumuz anofel cinsi sivrisineklere ev sahipliği yapmıştır ve bölge insanı bu türe karşı aşırı duyarlılığını zamanla yitirmiştir. Ancak değişen iklim şartları, küresel ısınma, yazın şiddetli düzensiz yağışlar, yüksek sıcaklık ve nem ile birlikte bölgemiz yine başka bir sivrisinek türü olan “Aedes” in üreme ve yayılması için uygun bir alan oluşturmuştur. Aedes sivrisineği bir kaç yıl önce Kafkaslar bölgesinden yurdumuza giriş yapmış olup Batı’ya doğru yayılmıştır. İzmit bölgesinde ilk geçen yıl kendisine rastlanmış olup muhtemel şikayetler seneye Trakya bölgesinde de artacaktır. Aedes ile anofel arasındaki farklara değinecek olursak Aedes Güney Amerika’da yaygın olan zika virüsünün vektörüdür ancak bölgemizden alınan sinek örneklerinde Zika’ya rastlanmamıştır. Anofel sıtmayı taşıyabildiği gibi Aedes de Zika’yı taşıyabilmektedir. Aedes anofelden farklı olarak uçuş sesi yapmaz ve yaklaştığında klasik sivrisinek sesini duymazsınız. Anofel genelde gece beslenir. Aedes neredeyse günün her saati avcıdır. Bölge insanının bu sineğin ağız salyasına bağışıklık bilinci olmadığı için vücut aşırı kabartılı ve kaşıntılı tepki vermektedir. Son olarak korunma yolları; İlaçlama çözüm değildir. Üreme noktaları durgun su birikintileri olup saksı altlarında dahi su birikintisi bırakılmamalıdır. Bir su bardağı kadar alanda 200 sinek üretebilmekte, bir sinek 400 m uçuş mesafesine ulaşabilmektedir.”
Sivrisinekten korunmak için yapmamız gerekenler:
• Yaz akşamları özellikle bahçe gibi alanlarda uzun kollu ve pantolon tercih ederek derinin açıkta kalan kısmını minimuma indirmek.
• Birkaç damla lavanta ve limon yağını bir miktar su içerisine koyarak sprey hazırlamak. Dışarı çıkmadan açıkta kalan alanlara sıkmak.
• Eğer bahçeniz varsa mutlaka lavanta ekmek.
• Durgun su olan alanlardan kaçınmak.
• Fosforlu giyecekler tercih etmemek.
• Çok keskin parfümler kullanmamak.
• Bahçede oturuyorsanız masada mum yakmak.
Vişnenin antioksidan etkisi bilinir. Antioksidanların da beyin sağlığını korumadaki önemi son yıllarda gündemde. Delaware Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmaya göre yaşlılarda vişne suyu tüketiminin zihinsel fonksiyonlara iyi geldiği saptandı. 65-73 yaş arası 34 katılımcı yarısı sabah yarısı akşam olmak üzere 480 ml vişne suyu ya da yalancı vişne suyu tüketti. 12 hafta sonra yapılan değerlendirmede vişne suyu içen grubun hafıza, sürdürülebilir dikkat, çalışma belleği dahil birçok zihinsel alanında gelişme gözlendi.