Seçim yazýlarý yazmak benim için kolay iþ deðil. Varoluþsal sonuçlarý olacak bir seçim hakkýnda sahici ve doðru þeyler söylemek derdinde oluyorum. Bu iþinde oldukça zor olduðunu biliyorum. Sýrf olan bitenin tanýmlamak ve resmini çekmek yetmiyor. Çoklu metodolojik bilgi ile olup bitenin dinamik yorumlanmasý gerekiyor.
Çok sayýda, doðasý sürekli deðiþen sosyal ve siyasal olayý bir arada görüp, deðiþimin nereye doðru olduðunu ve bu deðiþimin neye yol açacaðýný tahmin etmeniz gerekiyor. Oysa, tahmin etmeye kalkmak yanýlmaya hazýr olmak demek. Sosyal bilimler bu sebeple gelecekte olaný deðil de, olup biteni açýklamada daha becerikli. Seçim yazýlarý ise geleceðe yönelik olduðunda anlamlý. Üstelik iþiniz geleceðe yönelik bir þeyler söylemeniz de yetmiyor. Söylediðiniz þeyin anlamý olmalý ve bir fonksiyon görmeli. Üstelik memleket için iyi ve hayýrlý olana hizmet etmek de gerekiyor. Hepsini birden yapmak zor iþ.
Siyasal olanýn kendi akýþý var
Sosyolojik ve siyasal süreçler sahici ve kendine özgü akýþlarý var. Bizim bir þeyi çok istememiz o þeyin olmasýný gerektirmiyor. Üstelik taraftarlýðýmýz olup bitenleri olduðu gibi görmemize ve anlamamýza engel olabiliyor. Gözümüzü ve kulaðýmýzý iyi açmaz, zihnimizi odaklamazsak, gümbür gümbür geleni göremeyebiliyoruz. Geleni göremediðimizde de gidiþata uygun tavýr alamýyoruz. Gerçekten de, siyasal dinamikleri gerçekçi okumayan ve uygun tepki almayan siyasal aktörler kaybediyorlar. Bu sebeple de, siyasal analiz deðiþimi kavramaya çalýþma sorumluluðuna sahip. “Gerçekten söylediðim gibi mi?” sorusu yazan ve konuþan siyasal öznenin sürekli olarak zihninde olmasý gerekiyor. Ýþte tüm bu parametreler içinde düþünürken yazmak ve konuþmak zor oluyor.
Siyasal sözlerimiz analiz mi, propaganda mý?
Siyasal alanda konuþup yazarken diðer bir soru da söylemlerim ne olarak adlandýrýlmayý hak ediyor. Analize mi yakýn, propagandaya mý yakýn? Analiz; içinde araþtýrma, bilgi edinme, belirli bir konuya odaklanma, anlama çabasý ve sonuçta içeriðinde bir önerme gerektiriyor. Propaganda da ise muhatabýný istediðin yönde etkilemeye çalýþma var. Söylediðinin hakikate yakýn olup olmamasý derdi yerine, tarafýnýn galip olmasý adýna söz söylemiþ oluyorsun. Aslýnda ikisinin de ayrý yeri ve alýcýlarý var. Ýkisi de nitelikli ve niteliksiz yapýlabilir. Ama yazarken ve söylerken, ben analiz mi yapýyorum, yoksa propaganda mý yapýyorum diye düþünmek gerekiyor. Ne yaptýðý üzerine düþünmeyen kiþinin, etkili ve anlamlý bir þey üretmesi zor.
Sözleri mi kime söylüyorum?
Siyasal yazý veya sözümüzün muhatabýnýn kim olduðunu da bilmek gerekiyor. Söylemler cemaat içine, karþý cemaatlere veya ortaya söylenmiþ olabilir. Ýktidar mücadelesi veren elitler genellikle cemaat içi argüman üretiyorlar. Diðer topluluklara kullanýlmak için cemaatine malzeme üretiyorlar. Sert bir siyasal kutuplaþmanýn olduðu ortamda karþý cemaatten birini etkilemenin zor olduðunu artýk herkes biliyor. En fazla arada olaný etkilemeniz mümkün. Her þartta söylediðinizin muhatabýnýzda karþýlýk bulmasý gerekiyor. Baðýrmak, küfür tadýnda sözler söylemek söylediklerimizi daha etkili kýlmýyor. Sözün þehveti ve belagat tek baþýna yeterli deðil. Kendi topluluðunuza seslendiðiniz zaman bile onlarý ikna etmek garanti deðil. Kimse pasif bir alýcý deðil. Kimse boþ kap deðil. Kimseyi istediðimiz formata sokamýyoruz. Köþe yazýsý ve analiz okuyan kiþilerde ancak sahici sözler karþýlýk buluyor.
Sonuç olarak; siyasal mücadelenin sahici ve varoluþsal olduðu bu ortamda, açýklayýcý, yol gösterici ve inþa edici analizlere de ihtiyacýmýz var. Sözlerimiz hep cemaat içi dayanýþmayý arttýrmaya yönelik olduðunda, hem kendi topluluðumuza hem de Türkiye’ye yeterince katký saðlamamýþ oluyoruz.