4 Ocak Çarþamba günkü yazýda, geçen hafta Ankara'da evinin önünde öldürülen Ülkü Ocaklarý eski Genel Baþkanlarý'ndan Doç. Sinan Ateþ isimli genç akademisyen'le ilgili olarak yazdýðým notta, 'Gerek Ülkü Ocaklarý'nýn, gerekse Devlet Bahçeli ve MHP'nin derin bir sükûta bürünmesinin anlaþýlmasýnýn zor olacaðý'na da deðinilmiþti.
Meselenin basit bir cinayet olmadýðý ve ideolojik hareketlerdeki iç ihtilâflarda görülen iç çatýþmalarýn aðýr kokusunu verdiði görülmekte.
Sinan Ateþ'in refikasý, Ayþe Ateþ haným da, kaatiller için, 'Beni öldürmediklerine piþman olacaklar.' demiþ, yani, bir nev'i intikam yemini edercesine. Ve ayrýca dün medyaya yansýdýðý göre, Ayþe Haným, 'Meclis araþtýrmasýna gerek yok.' diye de eklemiþ. 'Demek ki, bir þeyleri veya kaatilleri biliyor.' diye yorumlanmýþ sosyal medyada.
Son 20 küsur senedir Meclis'te, daha çok MHP saflarýnda milletvekili olarak bulunan ve þimdi baþka bir partide gözüken ve de iri kýyýmý ve adale gücüne dayalý güç gösterileriyle ve diline fren koymayan lakýrtý ve baðýrtýlarýyla meþhur eski bir 'ülkücü olduðu' bilinen bir kiþi de bu konuda ilginç açýklamalarda bulunmuþ.
Onun devreye girmesine, 'organize bir suç örgütü lideri' olduðu söylenen (K. Y) isimli bir kiþinin, Sinan Ateþ'in öldürülmesiyle ilgili olarak yayýnladýðý 'tweet' mesajýndaki sözlerinin etkili olduðu anlaþýlýyor. Çünkü (K.Y) isimli kiþi, 'Mersinde 17 Mart 2022 yýlýnda 19 yaþýnda öldürülen Emrullah... isimli kardeþimiz unutulmamalýdýr. (...) Ülkücü kaatili Ülkücü olamaz. (...) Onlar, TSK'da bir general veya bir zamanlar Ülkü Ocaklarýnda Genel Baþkan olsalar da bu kurumlara sýzmýþ FETÖ ajanlarýdýr. CIA merkezli oyunlarýn bir parçasý olmamak gerekir. (...) 'Mensubiyet þuûru ile büyüdüðümüz- yetiþtiðimiz siyasî hayatýmýzý sürdürdüðümüz MHP'mizi zan altýnda býrakmaya çalýþanlar karþýsýnda (...) bizler (...) her zaman liderimizin ve teþkilatlarýmýzýn emrinde olmaya devam edeceðiz... (...) Dün dâvamýz için ne yaptýysak, bugün de yapacaðýmýzdan kimsenin þüphesi olmasýn. Uyanýk olmalýyýz. (...) Bu sisli havada sizlere tek mesajým, 'Lider-Teþkilat- Doktrin.' gibi ifadeleri kullanýyor.
*
Ýþte bu noktada, eski MHP'li ve kendisini hâlâ da 'Ülkücü' diye niteleyen söz konusu iri kýyým milletvekili ise, (K.Y) isimli kiþiye hitaben, 'Sinan hoca, Ülkü Ocaklarý Baþkanlýðý yaparken, sen hapishanede niye yatýyordun? (...) Milleti korkutmaya çalýþmasýnlar. Çeteyse çeteliðini bilsin, Mafia iseler mafyacýlýðýný yapsýnlar; býraksýnlar siyaset yapanlar da siyaset yapsýnlar. Ýþleri güçleri tehdit. Ne yapacaksýn, öldürecek misin? Öldürmezsen namertsin! Tehdit mi ediyorsun milleti sen? Azrail engelliyor mu sana gelecek kurþunu? Vurmazsan namertsin. Sinan Ateþ'e 'Ülkücü deðil.' demek ( K. Y) ya mý kaldý?' gibi sözlerin sýralandýðý bir bildiri yayýnlamýþ.
Evet; anlaþýlýyor ki, konu bir iç hesaplaþma. ,Bu sert ve tehdit dolu meydan okumalardan, bu hamurun daha çoook su götürecek bir iç hesaplaþmayý getireceðinin iþaretleri alýnabilir.
*
Hele de 1967'lerden 2000'li yýllara kadar ülkeye hâkim olan ideolojik ve zehirli, kanlý cinayetler ve faili meçhuller karanlýðýna tekrar düþmeden ve (Tayyib Bey'in dünkü konuþmasýyla, seçimin erkene de alýnabileceði þeklindeki sözlerinden sonra), seçim sath-ý mailine daha bir girildiði bir sýrada, ülke olarak, o eski 'çýkmaz' yola tekrar sürüklenmeyiz, inþaallah.
*
Siyasî polemik konularýna ve atýþmalarýna deðinmek, aslýnda, bu satýrlarýn sahibine de aðýr gelir.
Ama bazan, öyle laflar olur ki, deðinmemek de olmaz.
Meselâ, Meral Haným, 'Baþkanlýk Seçimi' için gönlünde yatan isimler olarak, '6'lý Masa'daki büyük müttefiki KK Bey'in partisinden iki ismi (KK bey'i dýþlarcasýna) zikredince; KK Bey, '(6'lý Masa)'daki liderlerin, birbirlerinin içiþlerine karýþmamalarý gerekir.' kabilinden bir itiraz cümlesini dile getirdi ve bunun üzerine, söz çaktýðý hamfendiden, 'Kimseden izin almam ve çarparým.' gibi hýþýmlý bir karþýlýk aldý..
Bunun üzerine 'çingar çýkacak.' denilirken, KK Bey, gaayet piþkin bir þekilde, o gerilimi de, 'ihtilaf yok' diye atlattý.
*
Siyasette, aðýzlar bozulmamalý. Nitekim Hz. Peygamber(S)'den gelen bir hadis rivayetinde, 'dostluk ve düþmanlýklarýmýzda, ölçüsüz, frensiz sözler söylemememiz' ikazý yapýlmýþ ve bir gün gelip, o sözlerden dolayý kiþinin utanacak, piþman olacak bir duruma düþeceði hatýrlatýlmýþtýr.
Bizde ise, siyasette ve siyaset dýþý alanlarda, artýk, 'ahmak, salak.' gibi laflarýn tabiî karþýlanmaya baþlamasý durumu yaþanýyor. Nitekim YSK eski baþkanýna 'salak' denilmesine karþý açýlan dâva bile mahkemeden beraetle dönmüþ. O kararý veren yargýçlara birileri de ayný sözü söylese, cezasýz býrakacaklar mýdýr, sahi?
*
Ýçiþleri Bakaný Süleyman Soylu'ya da, ana muhalefet'in Ýstanbul eski Ýl Baþkaný bir hamfendi de, 'arsýz, terbiyesiz.' gibi laflar etmiþ. Ne kadar nezih (!) deðil mi?
En aðýza alýnmaz pis kelimelerin kalabalýk caddelerde, ulu-orta konuþulduðu bir toplumda, kimler için hangi kelimelerle konuþulacaðý kanunla söylense, en mâsum kelimeler, bile ses tonu ve mimiklerle, en aðýr hakaret gibi telaffuz edilirse. Kanunlardaki tariflerle bunun önüne nasýl geçilebilir?
*
Davudoðlu da, eskiden beri arasý pek hoþ olmayan D. Bahçeli için, geçenlerde bir TV programýnda fa 'küçük beyinli' deyince, program sunucusu haným haliyle bir hatýrlatma yapmak gereði duydu. Ama, Davudoðlu'nun, 'Onun bana söylediklerinin yanýnda benimki çok mâsumdur' demesi ve sonunda, o beyânýný, 'küçük düþünceli.' diye deðiþtirmesi de ilginçti.
1959'daydý galiba, Osman Bölükbaþý, Meclis ekseriyetini teþkil eden DP.'lilerin çýkardýklarý bir kanuna kýzgýnlýðýný ifade ettiði konuþmasýnda bakarak, 'Alçak Meclis...' diyor ve Melis'te sýra kapaklarý vuruluyor ve Meclis Baþkanlýk Divâný da, 'Sözünü geri almazsan, sana Meclis oturumlarýna 1 ay katýlmama þeklinde bir disiplin cezasý vereceðiz.' ihtarýnda bulunuyordu.
Bölükbaþý bunun üzerine, söz istiyor ve 'Sözümü geri alýyorum. Meclis, alçak deðildir. Alçak olan, sizlersiniz.' diyordu.
Kitabýna uygun þekilde hakaret mi? Ýþte böyle, buyurunuz.
*
*
1977 Seçimleri öncesinde, muhalefet partisinden bir milletvekili, Süleyman Demirel'in partisine geçmek ister. Ama o kiþi, daha önceleri, sadece Demirel'e deðil, hattâ refikasý Nazmiye Haným'a da aðýr hakaretlerde bulunan seviyesizlikleriyle meþhurdu.
Arkadaþlarý, onun bu rezilliklerini Demirel'e hatýrlatýnca.
Demirel, 'Ýyi ya iþte, o tarafta durup bizim üzerimize havlayacaðýna; þimdi bu taraftan o tarafa havlar.' demiþti.
*
Birkaç ay önce, Mudanya- Ýstanbul vapurundaydým, yanýma birisi gelip oturdu. Anlaþýlýyordu ki, beni irþad etmek için yanýma gelmiþti. Daha çok, 'sol muhalefet'in sözleriyle nabýz yokladý, biraz. 'Þive'sinden nereli olabileceðini tahmin edip, 'Nerelisun hemþehrum?' dedim.
'Nereli olduðunu söylemek'ten 'utandýðý'ný söyledi. 'Niye?' dedim.
'Baksana, ayný þehirden olduðum kiþi, 'iki sarhoþ'tan bahsetti. Ben böyle konuþana, hemþehrum diye sahib mi çýkacaðum?' dedi. Birkaç yýl önce, Tayyib Bey'in öyle bir konuþmasýný hatýrlattý.
'Kim ki, o iki sahoþ?' dedim.
Kasd ettiði, 'Filânla filân.' demez mi!.
'Hemþehrum, bak, asýl sen söylüyorsun, onlarýn öyle olduðunu.' deyince, kalktý-gitti yanýmdan.