Dýþiþleri Bakaný Ahmet Davutoðlu ile býrakýn röportaj yapan gazetecileri, ayak üstü sohbet edenlerin ortak kanaati, sýký bir medeniyet tarihi dersi aldýklarýný anlatýrlar.
Bu duyguyu hafta sonu Dýþiþleri Konutu’ndaki sohbetimizden sonra daha güçlü hissettim. Sanýrým, boyutu ne olursa olsun, kriz algýsý içindeyken alýnan ders daha etkili oluyor.
Davutoðlu’nun röportaja sýðmayan derslerinin arasýndan bir konuyu, ‘medeniyetlerin püf noktasý’ olarak müktesebatýma ekledim. Özetleyebildiðim hali þöyle:
- “Anadolu’da 11 ila 13. yüzyýlda Selçuklu Devleti bir siyasi güç olarak doðarken, tasavvufi cemaatler, Ahilik gibi sosyal örgütler de doðdu. Ahilik toplumsal hayatýn ekonomik temelini oluþturdu.
- Devlette sosyal, ekonomik ve bilimsel yapýlar kendilerini doðru analiz ederek doðru yerde konumlandýrdýðýnda, siyasal hareketlilikle bir tamamlayýcýlýk iliþkisi kurarlar. Bu da büyük medeniyet sýçramalarý için en uygun zemini oluþturur. Ama bu yapýlar kendilerini doðru tanýmlamamýþsa, siyasi yapýyla iliþkileri doðru kurulmamýþsa, birbirinin yerine geçme veya diðeriyle kendini özdeþleþtirme çabasý ortaya çýkarsa iç çatýþmalara ve enerjiyi içeride tüketmeye yönelik yapýlar haline gelirler.
- Selçuklu medeniyetini yükselten bu yapý, daha sonra Osmanlý’ya da temel oldu. Ayný tablo 14 ila 16. yüzyýllar arasýnda Katolikliðin yükselmesi ve Ýspanyol-Portekiz yayýlmacýlýðý sýrasýnda Cizvit papazlarla Ýspanyol hanedaný arasýnda yaþandý. Daha sonra ABD’nin kuruluþ yýllarýnda Protestanlar’ýn getirdiði dini kültürle siyasi yapý arasýndaki iliþkiler de buna örnektir.
- Þimdi Türkiye, son 10 yýl içinde, önümüzdeki yüzyýlý da belirleyecek þekilde büyük bir dinamizm yaþýyor. Yapýlmasý gereken, bu tarihi örnekleri soðukkanlýlýkla deðerlendirdikten sonra, herkesin kendi konumunu doðru tanýmlamasý ve o çerçevede faaliyetlerini yürütmesidir. Bunun ötesine taþan her hareket sadece diðer mekanizmalarý tehlikeye atmaz, bütün bir toplumsal enerjiyi tüketen bir kaosa yöneltir.
- Siyaset doðasý gereði karþýtlýk üretir. Siz bir politika teklif edersiniz, diðer parti baþka politikayý teklif eder ve o farklýlýktan bir sinerji doðacaðý ümit edilir. Yanlýþ giderse alternatifini halk seçer. Ama cemaatler karþýtlýk ürettiklerinde sosyal karþýtlýklara yol açar ki bu bir kaos doðurur. Karþýya kimseyi almayan, devleti ikame eden veya devletle özdeþleþen bir görüntü cemaat yapýlarýna en büyük zararý verir. Cemaatlerin tarihte derin ve olumlu izler býraktýðý dönemler, karþýtlýk üretmediði dönemlerdir. Ahiliði, Mevleviliði düþünün; eðer onlar toplumun harcýný karmamýþ olsalardý bizim medeniyetimiz yükseliþe geçebilir miydi? Bir medeniyet yükseliþe sadece siyasi güçle geçmez, ama siyasi güç olmadan hiç geçmez.
- Ben her þeye olumlu bakarým. Geleceðimize dönük karanlýk tablolar çizmek tam da art niyetli çevrelerin arzu ettiði bir þeydir. Her kriz özellikle medeniyetlerin yükseliþ dönemlerinde bir þanstýr. O þansý þimdi hepimizin soðukkanlý þekilde deðerlendirip doðru yere koymamýz lazým.
- Yanlýþ olaný da tanýmlarken kendi aidiyet duygumuzla hareket edip yanlýþa sahip çýkmak deðil, aksine o yanlýþýn nasýl düzeltilebileceði ve doðru yere bütün bu yapýlarýn nasýl oturtulacaðý konusunda iyi bir muhasebe, istiþare, tartýþma yapmamýzda fayda var; bugünlerde tam bunu yapmak lazým. O zaman taþlar yerine oturur ve bu son 10 yýllýk birikim heba edilmez.”
Davutoðlu, bu ‘püf noktasý’ný temel alan ‘Medeniyet Harmaný’ adýný verdiði bir kitap üzerinde çalýþýyor. Tamamladýðýnda her kesimin ciddi bir ‘iç muhasebe’ yapmasýna katký saðlayacak.