Referandumdan hemen önce "CHP'yi çýkartýnca hayýr cephesinde ne kalýyor" baþlýklý bir yazý yazmýþtým. Kemal Kýlýçdaroðlu'nun yalana sonuna kadar bulanmýþ kampanyasýndan rahatsýz olan ve 'evet' mi 'hayýr' mý konusunda kararsýz kalýp bu yalanlardan ötürü mührü 'evet'e basacaklarý caydýrmak için çabalayan bir akýl uyarýp duruyordu: "Hayýr demek Kýlýçdaroðlu demek deðildir", "Hayýr bir koalisyondur, hayýr diyenler sadece Kýlýçdaroðlu'na bakýp hayýr diyecek deðiller" falan filan..
Hayýr cephesinde aktif kampanya yürütenler belli; CHP, PKK, HDP, FETÖ, Vatan Partisi ve Meral Akþener, Saadet Partisi ve Almanya ve Hollanda'nýn baþýný çektiði kimi Avrupa ülkelerinin medya ve siyasileri...
"Hayýr cephesinin kimler temsil etti?" diye sorduðunuzda sayýlacak isimler bunlardý.
Ancak ortaya çýkan oy oraný, 'hayýr' diyenlerin bunlarda sýnýrlý kalmadýðýný, MHP'den önemli oranda, AK Parti'den ise az miktarda hayýr oyu veren olduðunu gösterdi.
Ana Muhalefet Partisi'nin lideri olarak herhalde bu sahnede baþ köþenin sahibi Kemal Kýlýçdaroðlu'ydu. PKK, FETÖ ve Avrupa'nýn, Türkiye'nin referandumunda taraf olmasýnýn kabul edilemezliðine raðmen 'hayýr' oylarý tahmin edilenden daha yüksek geldi. 'Hayýr' çýkmasýný kendi beka meselesi olarak gören PKK ile ayný oy rengine sahip olmakta beis görmedi mesela ülkücü olduðunu iddia eden bazý kesimler.
***
Referandum neticelendikten sonra bu tartýþmalar geride kaldý gibi gözükse de bir yönüyle devam ediyor. Zira siyasetin alacaðý yeni þekil, yüzde 51.4 ve 48.6 dengesinin yeni sistemde yapýlacak ilk seçimlere nasýl yansýyacaðý, daha þimdiden mevzu edilmeye baþlandý.
Kuþkusuz burada önemli aktör CHP. "Hayýr'ý sadece Kýlýçdaroðlu'na nispetle ele almamak lazým" diyenler þimdilerde "Yüzde 48.6'nýn sahibinin CHP olduðunu, burada aslan payýný Kýlýçdaroðlu'na vermek gerektiðini" falan söylüyor.
"Kýlýçdaroðlu istifa" protestolarýna da karþýlýk gelecek bir yaklaþým bu; "Sonuçta CHP tarihindeki en yüksek oy oranýna ulaþtý" öyle deðil mi!.. Ýddianýn sahipleri böyle bakýyor meseleye.
HDP'deki "emanet oylar" kadar bile CHP'nin deðil bu oylar. Hem yüzde 48.6'yý bir baþarý olarak CHP'ye yazýp üstüne bir de seçimi tanýmayýz diyerek yeni bir Gezi kalkýþmasý planlamak herhalde ancak CHP aklý ile mümkün.
Bununla da yetinmeyen "ithal CHP'liler" Meclis'i boykot etmeyi bile düþündüler de neyse ki bunun intihar olacaðýný fark eden birileri çýktý.
***
Hülasa yeni sitem esas itibariyle böyle bir oy dengesinin üzerine oturacak. Ama bu oy, CHP'nin oyu deðil. Öyle iddia ettikleri gibi Türkiye'nin ortadan ikiye bölündüðünün deðil demokratik farklýlýðýn bir tezahürü bu oran. Bugün türlü sebeplerle hayýr için yan yana gelen sosyolojiler, siyasetler yarýn baþka bir seçimde farklý yerlerde tezahür edebilir.
15 Temmuz'daki yüksek direniþ de bize gösterdi ki toplum hayati gördüðü meselelerde kenetlenebiliyor.
Bu yüzden yeni sistemde ilk kenara býrakmamýz gereken þey kutuplaþtýrýcý söylem ve kutuplaþtýk nakaratýnýn kendisi.
Bu nakaratý tekrarlamaktan býkmayanlarýn zaten bu amaç doðrultusunda hareket ettiði gerçeðini de akýlda tutarak tabii.
CHP, 2019'daki yarýþa iyi bir kondisyonla girmek istiyorsa evvela þu þiddete meyyal solcu gençlerden medet ummaktan vazgeçmeli, kendi tabanýný psikolojik olarak depresyona sokan kötücül ruh halinden çýkmalý.
Ve tabii ki 7 yýlda 8 seçim kaybeden bir genel baþkanla bu iþlerin olmayacaðý gerçeðini de idrak etmeli. CHP'nin genel baþkanlarý için baþarýnýn CHP kurultaylarýyla deðil beþ yýlda bir yapýlacak Cumhurbaþkanlýðý seçimleriyle sýnanacaðý yepyeni bir döneme giriyoruz.
Uyan CHP!