Muhafazakâr kitlenin oylarýyla yedi kere baþbakan olmuþ Süleyman Demirel’in, 28 Þubat darbesi dönemindeki tavrýný anlayamamýþtým.
Dahasý, 28 Þubat darbesini yapan Kemalist generallerin, dindarlara yaptýklarý zulme karþý çýkmadýðý için Süleyman Demirel’e kýzgýndým.
Nasýl olurdu da muhafazakâr kitlenin oylarýyla yedi kere baþbakan olmuþ bir insan, dindarlara yapýlan zulme karþý çýkmazdý?
Nasýl olurdu da kendisi iki kere Kemalist generallerin darbesiyle devrilmiþ ve yine Kemalist subaylarýn darbesi sonucu idam edilmiþ Adnan Menderes’in temsilcisi olan bir insan, 28 Þubat’ta Kemalist generallerle iþbirliði yapardý?
Ve de Baþbakan Necmettin Erbakan’ýn iktidardan uzaklaþtýrýlmasýna katký sunardý?
Evinde baþ baþa olduðumuz bir gün kafamdaki bu sorular birden dile gelmiþti.
Süleyman Demirel bu sorularýma cevaben “Rahmetli Adnan Menderes’ten beri bizim siyasi çizgimize oy vermiþ dindarlarý niye karþýma alayým? Siyaseten niye intihar edeyim? Ben akýlsýz mýyým?” diyerek söze girmiþti.
“O dönemde generallerin gözü öylesine dönmüþtü ki, Erbakan’ý korusam Cumhurbaþkaný olarak asýl darbeyi bana yapacaklardý. 12 Eylül’de olduðu gibi ortada demokrasi de Meclis de kalmayacaktý” diyerek de devam etmiþti.
Ben “Generallere direnemez miydiniz” der demez de sözümü kesmiþti.
“Nasýl direneyim? Genelkurmay Hürriyet gazetesinin manþetinde ‘Gerekirse silah kullanýrýz’ diyor. Bir kuvvet komutaný Baþbakan’ýn huzurunda “Bana raký getirin ulan’ diye baðýrýyor. Genelkurmay koridorlarýnda Baþbakan’a omuz atýlýyor. Bir general medyanýn önünde Baþbakan’a ‘Pezevenk’ diye hitap ediyor. Böylesine gözü dönmüþlüðe nasýl direnebilirdim? Muhalefet ve hatta Refahyol Hükümeti’nin bazý bakanlarý generallerle iþbirliði yaparken, buna nasýl direnebilirdim?”
Bir an soluklanýp eklemiþti:
“Kaldý ki ben iki kere askeri darbeyle baþbakanlýktan uzaklaþtýrýlmýþ biriyim. Bunlarý yaþamýþ biri olarak ordudaki gözü dönmüþlüðün neyle sonuçlanacaðýný iyi bilirim. O nedenle bu gözü dönmüþlüðü idare etme yolunu seçtim.”
Sonra o günleri yeniden yaþýyormuþçasýna dalýp gitmiþti. Suskunluðu kýsa bir süre sonra sona ermiþti.
“Erbakan, Refahyol Hükümeti’nin baþbakanlýðýný Tansu’ya (Çiller) devretmek için bana gelip istifasýný sunmak istediðinde, kendisine bundan vazgeçmesini söyledim. Generallerin bu istifayý fýrsat bileceðini, bana baþbakanlýk görevini Tansu’ya verdirtmeyeceklerini, böylelikle de Refahyol Hükümeti’nin sona ereceðini belirttim. Ama o ‘Benim Tansu Haným’a sözüm var; baþbakanlýðý ona devredeceðim’ diye ýsrar etti” demiþti.
Böyle dedikten sonra acý acý gülümsemiþti. Ardýndan yine konuþmasýný sürdürüp þunlarý söylemiþti:
“Erbakan’ý koruyamamanýn bana getireceði siyasi faturanýn bilincindeydim. Dindarlarýn bunun bedelini bana ödeteceklerinin farkýndaydým. Ancak demokrasinin yaþamasý için kendimi feda ettim.”
Süleyman Demirel, bunlarý kendini savunmak, günah çýkartmak için mi söyledi?
Yoksa 28 Þubat döneminde böyle davranarak, 12 Eylül türü bir askeri darbe olmasýný mý engelledi?
Bunu bilemem.
Onun bana bu konuda söylediklerini nakletmekten öteye geçemem.
Yorum sizin.
Karar tarihin.
Baþbakan Süleyman Demirel ile 1977 yýlýndan kalma bir kare...