Siyasetin dili, muhalefetin kendini öfkeye kilitlemesiyle birlikte ciddi bir kriz yaþýyor. Ciddi bir mevzi kaybediþ var. Türkiye’de sol dediðimiz alanda ciddi bir boþalma yaþanýrken, yine Türkiye’de sað dediðimiz alan, neredeyse hiçbir boþluk býrakmayacak derecede geniþleme yaþýyor. Bunda elbette; siyasal anlamdaki aksiyonun, son 12 yýldýr AK Parti hamleleriyle Türkiye hanesine yazýlmakta olduðu gerçeði etkilidir. Lakin söylem düzeyinde de olsa muhalefetin bu siyasete Türkiye’yi idare baðlamýnda katkýsý ve katýlýmý beklenmez miydi?
Bizde muhalefet deyince, Meclis çalýþmalarýný týkayan veya ne olursa olsun yýkýcý/imha edici/bloke edici bir performans geliyor akla... Oysa muhalefet ve politik eleþtiri, ayný zamanda ülke yönetimi, denetim ve seçenekli alternatif üretmekle ilgili bir hareketi de ihtiva eder... Etmelidir. Ne gariptir ki; CHP 7, MHP 11 kez kaybettiði seçimlerin de verdiði negatif yükle, muhalefetin manasýný siyaseti ve ülke yönetimini “ihya” etmek manasýnda deðil, “imha” etmek manasýna kadar daralttý...
Niçin “imha” gibi radikal bir kelimeyi tercih ettiðimize gelince...
CHP liderinin son kurultayda Cumhurbaþkanýna karþý sarf ettiði ve eleþtiriyi aþan obsesif takýntýlý hakaret sarmalýdýr bizi bu tercihe sevk eden... Oysa CHP’nin muhatabý AK Parti’dir. Kýlýçdaroðlunun mevkidaþý da Davutoðlu’dur. Peki Kýlýçdaroðlu yüklendiði patetik Erdoðan karþýtlýðý ile neyi örtbas etmeyi ummaktadýr?
***
Kýlýçdaroðlu’nun “Bitik Adam” kompleksi diyebileceðimiz bu tutkulu tavrýný bir köþeye býrakalým. Bizim asýl endiþemiz; Türkiye’de týkanan siyaset dili ve sistem adýnadýr...
Bugün gerek Yeni Anayasa gerekse Baþkanlýk Sistemi etrafýnda yapageldiðimiz tartýþmaya da ýþýk tutacak ipuçlarý var aslýnda bu tükeniþte... Mevcut muhalefet partilerinin kongre ve delege mühendislikleriyle teminat altýna aldýklarý tartýþmasýz teþkilat yapýlanmalarý herhangi bir siyaset üretemiyorlar. Tabiri caizse cepten yemeye devam ediyorlar. Kilitlendikleri Tayyip Erdoðan öfkesi dýþýnda siyasete kazandýrabilecekleri herhangi bir artýlarý kalmamýþ durumda. Yenik pehlivan psikolojisiyle coþkuyla kilitlendikleri bu öfke odasýný onlara bahþeden parlamenter sistem artýk miadýný doldurmuþ durumda... CHP ve MHP gibi geleneði olan partilerin tabanlarýna karþý da ciddi bir temsiliyet sorunu anlamýnda aslýnda bu týkanýklýk... Daha dolaysýz ve doðrudan bir katýlýmýn, gerçekçi temsiliyetin saðlanabileceði bir seçim sistemi gerekli... Mirasyedilik de bir yere kadar...
***
Prof. Yaþar Hacýsalihoðlu, Kýlýçdaroðlu özelinde ama parlamenter sistemin muhalefet partileri eliyle geldiði kilitlenme konusunda kullandýðý bir kavram var: “Fikri Tükeniþ”... Memleket meselelerindeki savruluþa dikkat çekiyor Yaþar Hoca. Siyasi duruþ olarak aslen hiç benzeþmeyenlerin kendilerini kilitledikleri öfke odasýnda yaþadýklarý “kimliksizleþme” ve bunu takip eden içler acýsý bir “seviye düþüklüðü”nden söz ediyor... Bizim bugün içinden geçtiðimiz cinnetin tahlilidir bu maalesef... Deðerli tespitleriyle dikkatinizi çekmek istediðim fikir üreten bir akademisyen Prof. Hacýsalihoðlu.
Siyaset dili konusunda ciddi bir geleneðin üzerinden geliyoruz. 11. YY’da Yusuf Has Hacib tarafýndan Karahan Beyi Buðra Han için kaleme alýnmýþ “Kutadgu Bilig” devlet ve siyaset yönetiminin tarzýný, dilini, üslubunu öðütler ve tecrübeler baðlamýnda aktarýyor okuyucularýna mesela... “Kitabýma okuyana saadet getirsin ona doðru yolu göstersin diye Kutadgu Bilig adýný koydum... Ben sözlerimi dört deðer üzerine kurdum; doðru ve adil yasa, topluma bahþedilmiþ saadet ve huzur, kiþiye en büyük zenginlik olarak akýl ve akýbete dair halis niyet...” diyor Yusuf has Hacib. “Ýdare eden kiþilerin amirlerin sözleri ne anlaþýlmayacak kadar uzun ne de kötü niyetliler tarafýndan kullanýlmaya açýk þekilde kýsa ve örtük olmamalýdýr” diyor, “Büyüklerin büyüklüðü sözlerinin güzelliðinden, doðruluðundan ve derde deva buluculuðundan gelir” diye de ekliyor...
Üniversite kütüphanelerimizde halen ulaþabileceðimiz 54 tane siyasetname var, Ali Emiri Kültür Merkezi’nde gençlerle buluþtuðumuz Medeniyet Okumalarýnda zaman zaman sayfalarýný çeviriyoruz, medeni tarihimiz içinde pýrýl pýrýl parlayan inciler hükmünde hepsi de. Emir Keykavus, oðluna yazdýrdýðý siyasetnamede: “Ey oðul nasihatlerimi dinlersen, zamanýn tokadýný yemezsin...” diyor mesela... (Zamanýn Ruhu lafý son zamanlarda çok moda olduðu için seçtim bu cümleyi tebessümle)