Türkiye’nin önemli sorunlarýndan biri de muhtelif kurumlarýn uðradýðý itibar kaybýdýr. Annemin dualarý arasýnda “Allah itibar bozgunluðu vermesin” diye bir bölüm de vardýr. Bu duaya bir anlam veremezdim, sonralarý anladým.
Ýtibar kaybýna uðrayan kurumlardan biri siyaset kurumu. Baþka örnekler de var. Yargý ve medya iki belli baþlý örnek…
Siyaset kurumunun itibar kaybýna yol açanlar da galiba siyasetçilerin kendileri. ‘Durup dururken nereden çýktý þimdi bu konu’ demeyin lütfen. CHP’nin seçim bildirgesine bir göz atarsanýz ne demek istediðimi kolayca anlarsýnýz. Emeklilere yýlda iki ikramiyeden asgari ücreti 1500 liraya çýkarma sözüne kadar bir sürü temelsiz söz… Kredi kartý borçlarýnýn faizlerini silmeye kalkýþmalar da cabasý. Ýyi ki benim kimseden alacaðým yok. Belki Kýlýçdaroðlu bana borçlu olanlarýn da borcunu silerdi. Kredi kartýnýn faizini silerken alacaklý özel sektör bankasýna ne diyecek acaba? Yoksa onu da bütçeden mi karþýlayacak…
Siyaset kurumu iki türlü itibar kaybediyor. Böylesi bir vaadler manzumesini gerçekçi bulmayan insanlar “bu siyasetçiler bol keseden atýyor, çok gördük böylelerini” demeyecek mi? Beni asýl kaygýlandýran CHP içinden bu yanlýþa itiraz eden kimsenin çýkmayýþý. Siyaset kurumunun itibar kaybetmesine yol açan asýl unsur bu. Türkiye’nin aklý baþýnda sol entelektüellerinden de bu anlamda bir kaygý ortaya koyan duymadým ben. Siz duydunuz mu? CHP’nin bu temelsiz vaadlerinin sonuçlarý belli deðil mi? Böyle bir anlayýþýn iktidar olacaðý yok ama tutun ki oldu. Kaynak bulmak için önlerinde birkaç ihtimal var. Vergileri artýrmak, devleti yüksek faizle borçlandýrmak, para basmak yani enflasyonu azdýrmak, IMF’ye yeniden el açmak… Bir yol daha var, bütün yatýrýmlarý durdurmak, ne hastane yapmak ne okul ne yol. Ýþsizlik artarmýþ, artsýn, üretim düþermiþ, düþsün.
Ak Parti, ekonomik alanda tutamayacaðý sözleri vermemeye gayret etti. Bu anlamda siyaset kurumuna itibar kaybettirmeyi deðil kazandýrmayý baþardý.
Siyasetçiler ne kadar gerçekçi olurlarsa siyaset kurumuna güven de o nispette artýyor. Abdullah Gül’ün Financial Times Türkiye Zirvesinde yaptýðý konuþmayý bu anlamda deðerlendirebiliriz. Toplantýya yurtdýþýndan ve Türkiye’den üst düzey kamu sektörü temsilcileri, özel sektörden öncü finans stratejistleri, çokuluslu firma yönetici ve CEO’larýndan oluþan 200’ü aþkýn üst düzey karar alýcý katýlmýþ. Sanýrým oradaki asýl amaç, iþ adamlarýna ve yatýrýmcýlara Türkiye’nin güvenilebilir ve öngörülebilir bir ülke olduðunu telkin etmek ve “Türkiye’de koalisyon yok, muhalefet güçlenecek olsa da tek parti hükümeti devam edecek, yatýrýmlarýnýza devam edin” mesajýný vermekti. Bunun inandýrýcý olabilmesi için de gerçekçi bir siyasal ve ekonomik analiz yapabilme ön þartý vardý. Türkiye’nin yeni bir atýlým yapacak, roketleri ateþleyecek gücü olduðuna da bu sebeple iþaret etti Abdullah Bey. Bu espriyi anlayamayanlar oldu. Kimisi peþin hükümle, kimisi kavrama kabiliyetinin düþüklüðü sebebiyle. Oysa Baþbakan Ahmet Davutoðlu da Yeni Türkiye Sözleþmesi / 2023 belgesinin daha ikinci maddesinde benzer þeyler söylüyor: “Yeni Türkiye, insana, zamana ve mekâna hakkýyla hitap eden kapsayýcý bir yenilenmenin ve süreklilik içinde yeniden inþa sürecinin eseri olacaktýr.”
Elbette baþka unsurlar da var itibar kaybýna yol açan. Bunun örneklerini son dönemlerde bile gördük. Fakat þimdi konumuz seçim ve seçim bildirgeleri olduðu için isterseniz fazla daðýtmayalým.
Asgari ücreti 1500 lira yapacaðýz diyenler bunun yaratacaðý iþsizliði hesap ettiler mi acaba? Ýþçiliðin maliyetlere getireceði yükün enflasyona bir etkisi olmayacak mý? Bütün bu konularda CHP'nin ne düþündüðünü anlamak için ekonomi kadrosundan Doç. Selin Sayek Böke'yi izledim bir televizyon programýnda. Karþýsýnda Mehmet Altan vardý. Bütçe açýklarýný azdýracak vaadler için kaynak olarak büyümenin %3’ten 6’ya çýkarýlmasýna ve kayýt dýþý ekonomiye son verilmesine bel baðlamýþ Selin Haným. ‘Bu hedeflere ulaþmak için kaç yýl gerektiðini bilmiyor galiba’ desem, ona da dilim varmýyor. O zamana kadar bütçe açýklarý zaten Türkiye’yi batýrmak için yeter de artar. Bu televizyon programýnda Ak Partiye kýzgýnlýðý her cümlesine yansýyan Mehmet Altan konuþtu, Selin Haným onu tasdik için sürekli evet diyerek baþýný salladý.
CHP’nin Ýzmir adaylarýndan biri “Ulus devlet olmaktan korktunuz... Devletçilikten korktunuz... Þapka ve Kýyafet Devriminden korktunuz...” diyen yazýsýný yeniden dolaþýma sokmuþ. CHP bu iþte… ‘Terör de, ekonomik geri kalmýþlýk da, ayrýmcýlýk da CHP eseridir’ diyenler haksýz mý? Orduyu darbeye davet eden bu adayýn varlýðý bile demokrasi sýnavýnda CHP'nin sýnýfta kalmasý için yeterli. Üstelik CHP’nin bu türden adayý Ýzmir’de bir tane deðil. Ak Parti Ýzmir adayý Ýbrahim Turhan, Kadir gecesi doðmuþ olmalý. Baksanýza karþýsýna çýkara çýkara 'nereden buldun' mucidi Zekeriya Temizel'i çýkardýlar. Þimdi Ýzmir'in sermaye çevreleri düþünsün bakalým, o çok destek verdikleri... Neyse, burada keselim bu konuyu.
CHP iktidar olmak için önce altý okla hesaplaþmalý…