Siyasetin ve askerin dikkati başka yerde

"Komuta kademesinde nöbet değişimi. 3-5 Ağustos tarihinde toplanacak olan Yüksek Askeri Şura, Genelkurmay’ın tepe yönetiminde önemli değişikliklere neden olacak. Genelkurmay Başkanı, Kara, Hava, Deniz ve Jandarma komutanları emekli olacak.” (Gazeteler) 

“Suriye’nin kuzeyindeki hareketlilik devam ediyor. PKK’nın Suriye kolu PYD’nin koridor açma bahanesiyle etnik temizliği sürüyor.” (Gazeteler)

“PKK’nın Suriye kolu PYD daha önce kendisi ile birlikte hareket eden Selam Ordusu’na pusu kurdu.” (Yeni Şafak)

“Irak ve Suriye fiilen bölündü. Sınırlar yeniden çiziliyor. Türkiye sınırları büyük tehdit altında.” (Gazeteler)

“7 Haziran sonrası koalisyon çalışmaları bu hafta hız kazanacak. Koalisyon seçenekleri masada.” (Gazeteler)

Tehlikenin farkında mıyız?

Türkiye kurulduğu günden bu yana en büyük sınır sorunu ile karşı karşıya. Türkiye sınırları ilk kez bu kadar tehdit altında. Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin hiç istemediği bir oluşum adım adım hayata geçiyor.

Böyle bir durumda Ankara’nın teyakkuz derecesini en üst seviyeye çıkartıp gerekeni yapması beklenir öyle değil mi?

Fakat, Ankara’nın hem siyasal kadroları hem bürokrasisi bugünlerde enerjisini maalesef başka bir yönde harcıyor.

Askeri bürokrasinin neredeyse tamamının gözü Yüksek Askeri Şura’da.  

Siyasi kadrolar ise 7 Haziran seçimlerinden sonra oluşan yeni tabloyu okuma çabasında.

İşbaşında bir hükümet var. Görev başında askeri kadrolar var. Güvenlik bürokrasisi emrinde oldukları siyasi kadrolarla toplantı üzerin toplantı yapıyor...

Sonuç, bir oldubittinin önüne geçme konusunda güçlü irade konamıyor.

Yüksek Askeri Şura (YAŞ)  öncesinde Genelkurmay Başkanlığı’nda hummalı bir çalışma var. Nedeni terfii ve emekliliği gelen personelin durumu. Paralel Yapı’nın YAŞ toplantısına nasıl konu olacağı ise bilinmiyor. Oysa şimdinin Meclis Başkanı İsmet Yılmaz, Milli Savunma Bakanı olduğu dönemde “1000’e yakın ihbar var, değerlendiriliyor” demişti. Bakalım sonuç ne olacak.

YAŞ kararları askeri personelin özlük haklarıyla ilgili bir mevzu gibi görünse de çoğunlukla Türkiye’nin geleceğini doğrudan etki eden kararlar. Bu kez çok daha önemli.

YAŞ toplantısı öncesi adım atmak istemeyen bir askeri kadronun varlığından söz ediliyor. YAŞ sonrası oluşacak komuta kademesiyle ilgili kara propagandanın yapılması ise cabası.

Anladığımız kadarıyla enerjisinin büyük bir bölümünü koalisyon kurma çabasına yönelten iktidar ile, enerjisinin çoğunu YAŞ’taki terfi, emeklilik ve ihraçlar üzerine yönelten bir askeri bürokrasinin aklı Ankara’nın ötesine geçmiyor.

Önemli kararlar; hadi söyleyeyim eyleme geçme kararı YAŞ sonrasına bırakılmış gibi..

Benim kaygımsa ya çok geç kalınırsa?

Yeniden seçim temenninin ötesinde

Koalisyon senaryoları bu hafta daha da netlik kazanacak. Ak Parti’nin ya da Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun durduğu yer “herkese eşit mesafe” olarak özetleniyor. Tüm partilerle ilk turda hızlı bir görüşme trafiği yaşanacak anlaşılan.

MHP ve CHP’nin pozisyonlarında ise daha keskinleşen bir dil görüyoruz. MHP’nin olası bir koalisyon için neredeyse kapıyı kapatıp bir de kilitleme durumu söz konusu. CHP ise “istemem yan cebime koy” mantığıyla hareket ediyor. Bir yandan “burnundan kıl aldırmıyormuş gibi” yapıyor öbür yandan iktidara mecbur olduğunun farkında. HDP’nin koalisyon denklemlerinde yeri yok. Hatta yakın gelecekte HDP’nin kendi içinde bir yarılmanın da işaretlerini görebiliriz. Bir yanda solcular diğer yanda Kürtçüler. 

Bu tablodan hükümet çıkarma sorusunun cevabı bende yok.

Yeniden seçim ihtimali temenninin önüne geçmiş görünüyor.