Siyasetçilerin dünyasý ne kadar zor. Hayatlarý mücadele, çekiþme, çarpýþmayla geçiyor... Sanki yeryüzünün çekirdeðindeki ateþ kürede yaþýyor onlar, ateþ burcundalar. Güçlü bir irade, kararlýlýk, güçlü istekler, toplumsal zekâ kadar, süper ego da gerektiriyor bu durum. Rekabetin, yarýþmanýn ve çatýþmanýn en keskin arenasýnda, sürekli güçlü olmak ve kazanmak zorundalar. Ýster istemez bu ateþten küre, onlarý sert ve dayanýklý olmak zorunda býrakýyor.
Tüm bu majör ortamda, siyaseti; devlet terbiyesi ve bilgelik içinde yürütebilmek, adeta sanat iþine dönüþüyor. Kimseye hakaret etmeden, hak çiðnemeden, gönül kýrmadan, birleþtirici üslupla ve devlete sadakat düsturuyla hareket eden bir siyasi kimliðe sahip olmak elbette emek istiyor...
Geçtiðimiz gün Hakka yürüyen Güldal Akþit hanýmefendi, kuruluþ gününden beri Adalet ve Kalkýnma Partisi'nin ve aslýndaki TBMM'deki tüm vekillerin, dostluðu altýn deðerindeki ablasýydý, annesiydi... Muhaliflerinin bile dostluðundan iftihar ettiði bir kimseydi. Mütevaziliði ile durdu bu dünyada, galip olanýn ancak ve ancak Allah olduðunu bilebilmiþ, nadir siyasetçilerdendi...
Bir hukukçu olarak, mesleði gereði savunma ve çatýþma temposu içinde yetiþmiþ olsa da, tavrýný adaletten, haktan, hikmet ve zarafetten yana kullanmýþ, zekâyý ve saðduyuyu, kaba gücün, kavganýn, püskürtücü þaþasýna tercih etmiþti. Vefatýyla büyük üzüntü ve þaþkýnlýk içine düþtük. Allah rahmet eylesin, bir dostu kaybetmenin yaný sýra, deðerli ve örnek alýnmasý gereken bir siyasi figürü de kaybettik. Vakti gelen Allah'a koþa koþa gidiyor, ebedi yurduna kanat açýyor...
Artýk hayat penceresinden güz bahçesine bakma demlerindeyiz... Hemen her gün bir tanýdýðýmýzýn, bir arkadaþýmýzýn veda haberi geliyor. Öteki dünyada o kadar çok yakýnýmýz, tanýdýðýmýz, sevdiðimiz kiþi var ki, pencerenin önündeyiz... Açýldýðýnda biz de ebedi ülkemize geçivereceðiz. Allah yüz akýyla geçenlerden eylesin.
Düþünüyorum da, Güldal Hanýmýn doðup büyüdüðü, yetiþtiði çevreler, bizlere siyasetteki hikmetli duruþuyla ilgili ipuçlarý veriyor aslýnda. Babasý rahmetli Galip Demirel'in, devlet hizmetinde bulunduðu, gerek bürokrasi, gerek sivil toplum, gerekse siyaset yaptýðý süreçlerde, sosyal vazife þuuru, halka fayda saðlama, memlekete ve millete hizmet aþký, Güldal Hanýmýn, çocukluk ve gençlik günlerinde içinde yaþayarak yetiþtiði, teneffüs ettiði, "Türkiyeci' bir havaydý... Bu yetiþme kültürü, yaþamýnýn her anýnda onun ilk temeli olarak, kendisine, yerli ve milli bir rota saðlýyordu.
Ýnançlýydý. Birlikte abdest aldýðýmýz, namaz kýldýðýmýz, oruç açtýðýmýz vakidir. 2013'te, birlikte Diyarbekir'e gitmiþtik. Üstelik terör tehdidinin henüz þiddetli olduðu günlerdi. Biz kadýn gazetecileri de yanýna alarak, Diyarbekir'a götürmüþtü. Esnaf ziyareti yaptýk, ev ve hasta ziyareti yaptýk, kadýnlara yönelik meslek edinme kurslarýnýn açýlýþýna katýldýk... Hanýmlarla sarmaþ dolaþ oluþu, babacan tavrý, halk içinde güven uyandýran samimiyeti ile dikkat çekiyordu. Onun sevgisinde cesaret ve mertlik vardý. O akþam, iftarý yüzlerce yoksul aileyle birlikte yapmýþtýk. Ýftar sonrasý, Kale'de çay içerken, Feqiye Teyran söyleyip çalmaya baþlamýþtý yerel sanatçýlar. Mehdi Eker Beyefendi de engin edebiyat irfanýyla, Kürtçe okunan bu þarkýyý, Türkçeye çevirerek, bize eþlik etmiþti. Rahmetli gazeteci arkadaþým Gülden Aydýn da Hürriyet Gazetesi adýna katýlmýþtý o yolculuða... Temmuzdu, harika bir geceydi, yýldýzlarýn altýnda bir aþk þiiri dinliyorduk. Fotoðrafta iki sevdiðim kadýnýn arasýnda, not tutmaya çalýþýyorum. Baktým her ikisinin de isminde "gül' kelimesi geçiyor. Güller içinde yatsýnlar, Allah'ýn rahmet ve maðfireti kuþatsýn onlarý...