Siyasette ‘vekâleten savaþ’ zordur

En makul insanlarý tepeleri atmýþ halde gördünüz mü hiç? Hele bir kavgaya taraf olduklarýnda? Aklýn baþtan gittiði, farklý bir ruh halinin hakim olduðu bir durumdur kavga; sonunda býçak ortaya çýkar ve nice hayatlar bir anlýk adrenalin yüksekliði yüzünden kaybolup gider...

Þimdilerde süregiden kavgada da benzer bir akýl tutulmasý kendini fark ettiriyor.

Dýþarýdan siyaseti etkilemek sanýldýðýndan zordur. Sözünüzü dinleyecek kalabalýk bir grubunuz olsa, iddialarýnýzý bire bin katarak duyurmaya yarayacak güçlü bir medyanýz bulunsa bile... Sonuçta, siyaset alanýndan birilerini vekâleten (uluslararasý iliþkiler terminolojisinde buna ‘by proxy’ deniliyor) kullanmanýz þarttýr.

ABD de olsanýz böyledir bu, Cemaat da olsanýz...

Bu sebeple, kavganýn edilgen tarafýnýn, ‘vekil’ ile uðraþmak yerine onu kullanan üzerinde yoðunlaþmasýný doðal karþýlamanýz, eðer ‘vekil’ kullanan adres iseniz, bunu beklemeniz gerekir...

Tayyip Erdoðan’ýn miting meydanlarýnda Cemaat’i karþýsýna almasý bundandýr.

Elbette her siyasi eylemin bir bedeli vardýr; Ak Parti lideri kampanyasýna ‘ana konu’ olarak Cemaat’i seçerken bunun hesabýný mutlaka yapmýþtýr. Kavganýn siyasi arenaya taþýnmasý sonucunda sandýðýn etkilenebileceðini bilecek kadar siyasetin içinde dirsek çürütmüþ biridir Tayyip Erdoðan çünkü. Yaptýðýnýn olumlu sonuç doðurduðunu görüyor ki, rakip partiler yerine onlarý ‘vekil kýldýðýna’ inandýðý Cemaat’le didiþmeyi sürdürüyor...

Kazanýr mý, kaybeder mi? Onu seçim akþamý öðreneceðiz...

Haftalardan beri gündemi belirleyen olaylarýn Cemaat’le doðrudan bir iliþkisi var mý?

Ak Parti içerisinde etkili bazý isimlere bakacak olursanýz, onlarý da aþan bir ‘üstün akýl’ bulunma ihtimali hayli yüksek. Ben de onlar gibi düþünüyorum. Cemaat’in bilinen imkânlarýnýn hayli üstünde bir kabiliyet ve daha önce yaþanmýþ olaylarda hiç sergilemedikleri türden bir cür’et söz konusu; sanki daha büyük bir güç siyaseti etkilemeye çalýþýyor ve ‘olaðan þüpheli’ olarak Cemaat’in varlýðýný istismar ediyor...

Ne ki, Baþbakan Erdoðan olana bizlerin gözüyle bakmýyor. Belki de, öyle bakmamak, rakip olarak karþýsýna Cemaat’i almak siyaseten iþine geliyor...

Vur Allah vuruyor...

Müsaadenizle þu kanaatimi kayda geçireyim: Keþke böyle bir kavga kopmamýþ, keþke bugün yaþadýðýmýza benzer günler hiç yaþanmamýþ olsaydý... Ancak yaþanýyor ve Cemaat’le irtibatlý bilinen medya, birbiri ardýna meydana gelen geliþmeleri canla baþla savunuyor.

Olay, onlarýn yansýttýðý veya içlerinden bazýlarýnýn sandýðý gibi, ‘yolsuzluk’ iddialarýyla sýnýrlý deðil; öyle olsaydý, gözleri açmaya yarayan ilk giriþimden sonra arkasý yargýya ve siyasetin kurumlarýna býrakýlýrdý.

Ak Parti yönetimi ve tabaný, bir yanlýþlarý temizleme hareketi olarak deðil, kendilerini siyasetten temizleme giriþimi olarak algýladý olaný ve bunu engellemek için saldýrýlara her türlü yöntemle karþý çýkmayý onayladý.

Ya da Tayyip Erdoðan kampanyasýný onaylatmayý baþardý.

Cemaat seçim meydanlarýnda hakkýnda söylenenleri hak ediyor mu? Bence hak etmiyor...

Ancak, siyaset alanýnda mübalâðaya ve gerçekleri bir baþka biçime sokmaya da yer vardýr. Sorun da, zaten, siyasete dýþarýdan müdahalenin ‘vekiller’ eliyle yürütülmesi zorunluðundan kaynaklanýyor.

Hiçbir vekil asilin yerini tam tutamaz çünkü...