Selahaddin E. ÇAKIRGÝL
Selahaddin E. ÇAKIRGÝL
Tüm Yazýlarý

Siyasî aðýz dalaþlarýna kapýlmadan düþünmek imkânsýz mý?

Günlük siyasî polemiklerin bataklýðýnda yazmak, ‘Fakir’in kalemi için oldukça aðýr bir yük; bu yüzden olabildiðince uzak durmaya çalýþýyor.

Bazýlarýnýn kapýldýðý bir görüþe göre, ‘aydýn’ olmak için ‘muhalif’ olmak lâzýmmýþ.. Ýktidardan yana olunca, hemen, ‘yalaka, yaðcý’, ya da (ne demekse, trol) ve -Kýlýçdaroðlu’nun dünkü konuþmasýnda ýsrarla birkaç kez tekrarladýðý yeni bir isimlendirmeyle-, ‘besleme’ler olursunuz.

Ýllâ da ‘muhalif’ olmak gerekiyorsa.. Evet ben de ülkemde, hele de totaliter yönetimler oluþturanlara ve onlarýn bugünkü devamý olanlara kesin ‘muhalif’im.

***

Þükür ki, bu satýrlarýn yazarýnýn, ‘aydýn sayýlmak’ gibi bir derdi yok..

Hele de, kendi kendilerini ‘Biz aydýnlar..’ diye tarif eden kapkaranlýk ruhlu kimseler insanlar var ki, onlarla ayný safta olacak kadar bir tahammül mülküm yok..

Her dünya görüþünün, inancýn, ideolojinin kendine göre ‘aydýn’ tanýmý vardýr, ama, baþkalarýnýn kendi dünyalarýnýn ‘aydýn’ý olup olmadýklarý beni ilgilendirmez.

Benim inancýmýn da ‘aydýn’ý ve ‘câhil’i vardýr elbette, ama, meselâ bir ‘ateist’ veya bir baþka gayrimüslim kiþi, bir Müslüman için ‘aydýn bir Müslüman’ derse; orada bir de dururum..

***

YÝNE DE, SON GÜNLERDE KONUÞULAN BAZI KONULARA DEÐÝNELÝM..

Evet, günlük ve hiçbir derde devâ olmayacaðýný düþündüðüm polemiklerden kaçýnmaya çalýþýrým.

Ve meselâ, son günlerde, ‘askýda ekmek’ polemiði bu kabilden..

Efendim, neymiþ, MHP, bir ‘askýda ekmek’ kampanyasý baþlatmýþ.. A. Babacan da eleþtiriyor, bunu, K. Kýlýçdaroðlu da..

Hemen belirteyim ki, 5,5 yýl önce -uzuuun bir ayrýlýktan sonra- ülkeye döndüðümde bazý bakkal, fýrýn ve restoranlarýn önünde ‘askýda ekmek’ uygulamasýný görmüþ ve bu uygulamayý çok beðenmiþtim. Çünkü, müþteriler veya dükkan sahibleri, ihtiyaç sahipleri için böyle bir uygulama baþlamýþlardý.. Ýhtiyaç sahipleri, özellikle de geceleri, kapý dýþýndaki o askýdan ihtiyaçlarýný sessizce alýp gidiyorlardý, kimseye yüzsuyu dökmeden. Bunu þimdi, MHP’ye mal ettiler. Halbuki, MHP de, bu uygulamayý benimseyen bir baþlatmýþ.. Çok da alkýþlanasý bir uygulama.. Bunu kim yaparsa yapsýn, herkese yakýþýr. Dün, Devlet Bey,Bölüþürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz..’ kafiyeli güzel bir cümle kurdu bu konuda..

Kýlýçdaroðlu ise, bunu ‘milletin açlýk çektiði’nin iþareti olarak deðerlendiriyor.

Halbuki bu uygulama, gönül zenginliðini ve göz tokluðunu ifade ediyordu.

Anadolu’da nice restoranlarda, dýþarýya, ihtiyaç sahipleri için, vitrinin dýþýna, cam kenarlarýna, ‘kuru fasulyeli pilâv’ konulmuþ tabaklarýn býrakýldýðýný da görüyorum, yýllardýr..

Bu açlýk deðil, ‘digergâmlýk’týr, baþkasýný da kendisi gibi gözetip korumaktýr. Laik kiþi, tabiatiyle materyalisttir ve ‘digergâm’ olamaz.

***

Dün Kýlýçdaroðlu’nun konuþmasýný dinledim.

Mugalâta yapmasa, güzel konuþuyor; ‘Þirinlik muskasý ‘ takýnmýþ gibi.. Zâhiren, mâkul bulanlar bile olabilir.

3 milyondan fazla çocuðun, bu salgýn döneminde bilgisayar ve internet yokluðundan dolayý, ‘eba’ sistemini takib edemediðinden yakýndý. ‘Uzaktan eðitim sistemi’nden mahrum kalan 3 milyon da az deðil, ama, 20-21 milyon öðrencinin var olduðu bir ülkede ulaþýlan bu rakam, çoðu geliþmiþ ülkelerin seviyesinde..

Ama, Kýlýçdaroðlu, o 3 milyonun derdiyle yanýyormuþ gibi, iktidarý kasd ederek (ve karþýtlarýný devamlý ahlâk yoksunu olarak nitelediði gibi) yine, ‘Bunlarda ahlâk var mý?’ diye soruyor, ‘Saray gözlüðüyle bakýyorlar, dünyayý tozpembe görüyorlar..’ diyor. Ýkide bir sýðýndýðý birisi de, evet asýl o, Saray’dan bakýyordu, dünyaya.. Hem de ne Saray..

Kýlýçdaroðlu, Erdoðan’ýn, ‘fikrî iktidarýn oluþturulamadýðý’na dair özeleþtirisine de sarýlmýþtý.. Ama, konuþmasýnýn o bölümünde en az 7-8 kere, ‘fikrî iktidar’ yerine, (iktidar fikri mânâsýna gelen) ‘fikr-i iktidar’ lafýný edecek kadar ‘yüksek eðitimli’ydi!

Sonra da, Erdoðan’a, ‘Senin iktidarýn Ortaçað iktidarý bile deðil, ondan da geri..’ diye sesleniyordu.

***

Erdoðan’a gelince.. Bütün yaptýklarýnýn doðru ve yanlýþsýz olduðunu birisi söyleyecek olsa, her halde en baþta bizzat o, buna karþý çýkar. Çünkü, defalarca, ‘Hatasýz insan icad etmeyin, yanlýþ da yapmýþýzdýr, bundan sonra da yaparýz..’ diyen bizzat Erdoðan’dýr.

Bu vesileyle Erdoðan’ýn son günlerdeki birkaç çarpýcý ifadesine de deðinmeliyim.

Þýrnak’ta, halka hitab ederken, ‘Size en küçük bir ayrýmcýlýk yapýlýyorsa, ben burada sorumlu olarak karþýnýzdayým, konuyu takib etmek benim vazifem..’ diyordu. Bu beyan, bir C. Baþkaný’nýn aðzýndan duymadýðýmýz güzellikte.. Kezâ, ‘Ölen biziz, öldürülen biz! Bundan faydalanan, baþkalarý!. Bu çarpýklýk üzerinde düþünmeli deðil miyiz?’ sözü de müthiþ bir tesbit deðil mi?

Ayný þekilde, evvelki gün Ýbn Khaldûn Üni.’de yaptýðý konuþmada, ‘birçok hizmetlerde baþarýlar elde edilse bile, eðitimde baþarýlý olunamadýðýný, fikrî iktidar kurulmadan gerçekte muktedir olunamýyacaðýný’ söylemesi, üzerinde uzun uzun düþünülmesi ve tartýþýlmasý gereken önemde deðil mi?

***

Ve dün de, ‘Ýslâm Ülkeleri Ýþbirliði Teþkilatý’nýn toplantýsýna gönderdiði mesajda dile getirdiði görüþler, Tayyib Erdoðan için gayet tabiîdir, ama, bu sözlerin bir Türkiye Cumhurbaþkaný tarafýndan dile getirilmesi, 100 yýllýk geçmiþimizde bir ilktir.

Ve elhamdulillah ki, zorla deðil, millet ekseriyetinin hür iradesiyle seçildiðine ve ben de o ekseriyetin içinden birisi olduðuma göre, tarafým bellidir.

‘Muhalif kalmak’ yaldýzlamasýyla, onlarýn siperinden bu tarafa ‘top atýþý’ yapacak deðilim. Ayný aslî deðerleri paylaþtýklarým konusundaki eleþtirilerimi ise, 48 yýl öncelerden beri yaptýðým gibi, yine usûlünce dile getiririm.

Ve ben, ‘Ýbrahîm’in tarafýnda’yým.

***