Demokrat Parti ve ANAP deneyimleri sonrasýnda son 13 yýl itibariyle Türkiye partisi olmayý baþaran parti muhafazakar-demokrat kimliðiyle AK Parti oldu.
Merkez sað ve sol partilerin, Türkiye’nin bazý bölgelerinde aþýrý erimesi ve Türkiye genelinde de irtifa kaybetmesinin yaþandýðý bir süreçte siyaset sahnesine giren AK Parti, oylarý son seçimlerde azalmýþ olsa da bugün Türkiye’nin her ilinden hatýrý sayýlýr miktarda oy alýp milletvekili çýkarabilen tek parti konumundadýr.
CHP ve MHP belli bölgelere sýkýþýp kalmýþlardýr ve bu halden her iki partide rahatsýzlýk duymamaktadýr. Çünkü seçimden seçime açýklanan seçim bildirgelerinde, Türkiye’nin her bölgesinden oy almayý tartýþan, ortaya böyle bir hedef koyan tek satýra veya ciddiye alýnacak herhangi bir siyasi iddiaya dahi rastlamak mümkün deðildir.
Çözüm süreci ve Kürt meselesi söz konusu olduðunda, herkesten fazla konuþan ve tartýþan parti görüntüsünün, bu nedenle toplumsal bir karþýlýðý bulunmamaktadýr.
Doðru söz söylemek baþka, o doðru sözün toplumsal muhatabýný ve karþýlýðýný yaratabilmek için, bilhassa zor zamanlarda elini taþýn altýna koymak, siyasi bedel ödemeyi göze almak baþkadýr.
AK Parti sadece Kürt meselesinde deðil, hemen bir çok can alýcý sorunda elini taþýn altýna koymanýn, köklü reformlarýn altýna imza atmanýn hem mükafatýný hem siyasi bedelini ödüyor.
Bu bedelin son seçimlerde AK Parti’ye çözüm süreci ve dolayýsýyla Kürt meselesi üzerinden ödettirildiðine þahit olduk.
AK Parti, bu sebeple hak etmediði bir maðduriyet yaþadý. Bu maðduriyetin, sadece oylarýn düþüþüyle ilgili ve geçici bir maðduriyet olduðunu da düþünmemek lazým.
Doðu ve Güneydoðu’da bölünmüþ þehirler, ilçeler ve mahalleler gerçeðini bu yönüyle tartýþtýðýnýz zaman, Doðu ve Güneydoðu’da, siyasi alanýn HDP için deðil ama AK Parti için oldukça daraldýðýný görmek gerekiyor.
Benim ‘AK Parti, doksanlý yýllarýn HEP’i gibi’ derken kastettiðim þey, bu aslýnda.
Doksanlý yýllarda, siyasi alan HEP’e oldukça kapalý bir alandý. Durum Batý’da da, Doðu’da da üç aþaðý beþ yukarý aynýydý. HEP’li olmak, cesaret gerektiriyordu. O yýllarýn Türkiyesi, HEP’lilerin faili meçhul cinayetlerle infaz edildiði (HEP Diyarbakýr Ýl Baþkaný Vedat Aydýn ve DEP milletvekili Mehmet Sincar’ýn üç yýl arayla katledilmesi) partilerin peþ peþe kapatýldýðý, kimi ilçelere ve þehirlere HEP’lilerin sokulmadýðý yýllardý.
Ama bugün, siyasi alanýn HDP için giderek daraldýðýný söylemek gerçeklerle baðdaþmýyor. HDP ve sistem arasýnda bir sorun yaþanmýyor artýk. Sistem HDP’ye evet ama HDP’yi silahlarýn gölgesinde siyaset yapmak zorunda býrakan PKK þiddeti ve terörüne hayýr diyor..
Dolayýsýyla mevcut siyasi rejim/sistem ve halký arasýnda, HDP’nin siyasi varlýðýna iliþkin ciddi bir örtüþme var: Siyaset zemininde kal ve bu zeminde kalmaný zorlaþtýran stratejiler uygulayan PKK’ye tavýr al. Ýþte bu durum, HDP/PKK’yi her geçen gün daha da zorluyor.
Bugünlerde HDP ve PKK arasýndaki siyasi iliþkilerin eskisi gibi olamayacaðýný görmemizi mümkün kýlan sebeplerin baþýnda HDP’ye yönelen bu talep geliyor.
Halk ve devlet, PKK’ye karþý tamamen baðýmsýz bir HDP olmasa da, özerk bir HDP olmasýný istiyor ve talep ediyor.
Halk ve devlet arasýndaki bu örtüþme doksanlý yýllarda tersinden iþleyen bir örtüþmeydi: Halkýn ezici çoðunluðu ve devlet, HDP’nin siyasi alanda temsil edilmemesi gerektiði noktasýnda birleþiyordu.
DEP’li vekillerin tutuklanmasýna, siyasi alanýn, parlamento dahil, HEP’e kapalý olmasýna, HEP’lilerin tutuklanýp cezaevlerine konulmasýna ne devlet ne halk içinde güçlü bir muhalefet söz konusuydu.
Bugün ise HDP’nin kapatýlmasý gibi bir fikri kimse ciddiye almýyor. HDP siyasi alanýn kendisine daraldýðý iddiasýnda bulunamaz. Ama siyasi alan bugün bir bölgenin çoðu ilçelerinde ve mahalle/köylerinde, HDP/PKK’nin inþa ettiði sistem nedeniyle, AK Parti’ye kapalý bulunuyor.
AK Parti’nin sokulmadýðý, sokulsa bile, halkla temasýnýn engellendiði ilçe ve mahallelerin sayýsý bir hayli kabarýk.
Asýl tartýþýlmasý gereken büyük siyasi maðduriyet budur.