Bangladeþ dünyanýn geri kalaný için kuþ uçmaz kervan geçmez bir ülke. 200 milyon nüfusu var ama bu nüfusu rahatça yaþatacak imkânlarý olmadýðý için kendi içine kapanmýþ ve bizim de az çok aþinasý olduðumuz bazý sorunlar yüzünden kendi aralarýnda boðuþan insanlardan müteþekkil bir ülke.
Ya doðal afetlerle dünyanýn gündemine gelebiliyor ya da askeri darbeler veya siyasi cinayetlerle. Bugünlerde de siyasi nitelikli bir idam kararýyla gündemimizde. Bangladeþ Cemaat-i Ýslami Partisi liderlerinden Abdülkadir Molla bugünden sonra da çok tartýþýlacak bir karar neticesinde idam edildi. Duyarlý Türk kamuoyu da bu haber üzerine ayaða kalktý, sosyal medya üzerinden baþlatýlan protestolar sokaklara taþtý.
Peki, Bangladeþ’te nelerin olup bittiðini biliyor muyuz, Molla’nýn idam kararýnýn gerekçelerinden haberdar mýyýz? Pek deðiliz. Konuyla ilgili haberlere baktýysanýz 1971’deki “baðýmsýzlýk savaþý” sýrasýnda Cemaat-i Ýslami’nin Pakistan güçleriyle iþbirliði yaparak yüzlerce veya binlerce insanýn öldürülmesinden sorumlu olduðunu ve bugünkü Bangladeþ rejiminin bunu “soykýrým” olarak tanýmladýðýný okumuþ olmalýsýnýz.
Bunlarý okuyup “baksanýza adam soykýrým yapmýþ, demek ki hak etmiþ cezayý” diye düþünenler de vardýr herhalde. En azýndan ben “prensip olarak idam cezasýna karþýyým ama bu adamýn masum olmadýðý da ortada” diyenlere rastladým.
Diðer yandan, Molla’nýn idamýný protesto için seslerini yükselten, hatta sokaklara çýkan insanlar da “Bir Ýslam âlimi idam ediliyor. Bunu yapanlar da Ýslam düþmanlarý olsa gerek” diye düþünüyor genel olarak. Gerçi Bangladeþ’teki mesele dýþarýdan bakýldýðýnda din eksenli bir çatýþmanýn tezahürü gibi görünüyor ama tam olarak öyle deðil. Tamam, bir tarafta “Ýslamcý” bir parti veya cemaat, diðer tarafta onlara nispetle “laik” sayýlabilecek bir iktidar kesimi var ama meselenin baþlangýç noktasý dinin yorumlanmasýndaki farklý görüþler deðil.
Bangladeþ’in 1971’deki baðýmsýzlýk savaþýyla kurulduðu söyleniyor ama bu ülkenin tarihi aslýnda 1947’de baþlýyor. Çünkü Ýngilizlerin de teþvikleriyle Hindistan Müslümanlarýnýn ayrý bir devlet olma giriþimlerinin sonuçlandýðý tarih bu yýldýr. Aslýnda Müslümanlarýn Hindistan birliðinden ayrýlmalarýnýn iyi bir fikir olmadýðýný hem o tarihlerde hem de daha sonralarý ifade etmiþ olan aydýnlar ve düþünürler az deðildir ama kitlelerde nedense hep “kendi devletine sahip olma” duygusu aðýr bastýðý için bunlar pek kale alýnmamýþlardýr.
Çoðunluðu Müslüman olan bölgelerin büyük bölümü Pakistan adý altýnda baðýmsýzlýk kazanýrken bugünkü Bengladeþ de Doðu Pakistan adýyla bu devlete baðlanmýþtýr. Ancak Pakistan’la sýnýrý olmayan bu bölgenin insanlarý etno-kültürel olarak da farklýdýrlar. Pakistan’da Urduca konuþulur, Bangladeþ’te ise Bengalce.
Dolayýsýyla bu ülkede kýsa zaman içinde özerklik ve baðýmsýzlýk yanlýlarýnýn ortaya çýkmasý þaþýrtýcý deðildi. Pakistan’ý yönetenlerin bu eðilimlere karþý koymasý ve birliðin sürdürülmesini istemeleri de öyle.
Derken iç savaþ patlak verdi. Hindistan bu topraklarýn yeniden Pakistan denetimine geri dönmemesi için ordusunu Bangladeþ’e soktu. Ardýndan baðýmsýzlýk ilan edildi. Bugünkü tartýþmalarýn odaðýndaki Cemaat-i Ýslami bu sýrada birlikten yana tavýr aldý; Pakistan’ýn bölünmesini istemeyenler safýnda yer aldý. Þimdi aradan kýrk yýl geçtikten sonra Cemaat iç savaþ sýrasýnda baðýmsýzlýk yanlýlarýna yönelik siyasi cinayetler iþlemek ve hatta soykýrým yapmakla suçlanýyor. Liderleri yargýlanýyor. 96 yaþýndaki Gulam Azam’a verilen idam cezasý tepkiler üzerine ömür boyu hapse çevrildi. 65 yaþýndaki Abdülkadir Molla’nýn idam kararý ise temyiz mahkemesince onanarak alelacale infaz edildi.
Peki neden? Kýrk yýl önceki bir “politik içtihat” farklýlýðýnýn bugün “soykýrým yargýlamasý” olarak mesele edilmesinin sebebi ne?
Galiba iþin temelinde yine siyaset var. Bangladeþ’i yöneten kadrolar ne ülkede siyasi istikrarý ne de ekonomik refahý saðlamayý baþaramadýlar. Cemaat-i Ýslami ise gýda ve saðlýk yardýmlarýyla çaresiz insanlara ulaþan, kadýnlara sosyalleþme temin eden, yoksul çocuklara eðitim imkâný saðlayan geniþ bir að üzerinde halkýn sempatisini eskisinden daha fazla toplamaya baþlamýþ görünüyor. Týpký Mýsýr’daki devrim öncesi yýllar boyunca Ýhvan-ý Müslimin cemaatinin yürüttüðü çalýþmalar gibi. Veya Türkiye’de bir zamanlar doðrudan halka ulaþan bir çalýþma metodu uygulayan Milli Görüþ hareketi gibi...