Ciddi sorunlarla karþýlaþýyoruz. Muhalefete göre iktidar ve özellikle lideri deðiþmezse sorun çözülemez. Sorun nedir diye sorarsanýz liderin davranýþlarýndan söz ederler. Oysa ülkemiz çok önemli bir yol ayýrýmýndadýr ve bir tarafa giderse dünya ölçeðinde güç olacak diðer tarafa giderse adýndan özel günlerde bahsetmekle yetinilecek. Siyaset tartýþmayla yapýlýyor ama sorunlarýmýzýn ne olduðu nasýl çözüleceði tartýþýlmýyor.
Demokrasiyi yönetimin halk tarafýndan belirlenmesi olarak algýlýyoruz ama bunun yeterli olmadýðýný, devletin yapýsýnýn da bu güç tarafýndan belirlenmesi gerektiðinden söz etmiyoruz. Hatta halkýn tercihlerinin kendisine mi ait yoksa baþkalarý tarafýndan mý belirlendiðini araþtýrmýyoruz. Bir ülkenin karþýlaþacaðý sorunlar ve yaþayacaðý ortam bazý güçler tarafýndan belirlenir. Bunun içerden olmasý ve dýþarýya baðlý olmamasý gerekir. Bunun birinci þartý dünyayý izleyecek kiþilerin olmasý, bunlar ya siyasetçi ya da aydýn olurlar ama yerli olmalarý þarttýr. Bunlarýn ülke dýþýndaki eðilimleri incelemesi ve bundan etkilenmesi doðaldýr. Çünkü hiçbir ülkenin yaþamý sadece onlara baðlý deðildir. Ancak þartlar ya bu ülkeyi kayýtsýz þartsýz bazý güçlere itaate zorlar ya da böyle olmasa bile ülkeyi yöneten güç kontrol edilerek dýþ güçlerin verdiði kararlar uygulanýr. Ülkeyi yöneten gücün siyasetçiler olduðu söylenemez. Bazen dýþ güçler ülke içinde örgütlenerek siyaseti belirler ama kararý halk vermiþ görüntüsü yaratýlýr. Bu bir dökümde kalýbý yapanla erimiþ maddeyi dökenlerin rolleri gibidir. Her iki tarafýn da rolleri vardýr ama kalýbý hazýrlayanlar asýl belirleyicidir. Görüntüde halk bir kalýba dökülen madde gibidir. Onun özelliði belirleyicidir ama þeklini baþkalarý belirler. Bizim için bu þu anlama gelir. Yaþam tarzýmýzý ve bilimsel ihtiyaçlarýmýzý dýþardan temine çalýþýyoruz. Geçmiþimizdeki yaþam tarzýmýz ve sosyal yapýmýz korumaya deðer ancak bilimsel açýdan geri olduðumuz malumdur .Zaman zaman þu soruyu sorarým, biz kahraman bir ulusuz ve askerlerimize çok güveniyoruz ama silahlarý kimden alýyoruz? Eðer silah üreten ülkeler satmasalar askerlerimizin savaþý nasýl yapacaklar, nasýl zafer kazanacaklar?
Moral deðerlerimizi yüksek tutmak için gerçek olmayan birçok þeyi sosyal davranýþlarýmýzýn altýna koyar ve övünürüz. Bunlarý sorgulamak vatana ihanet deðildir. Olaylarý basite indirgeyip bu yolla çözüm arýyoruz. Mesela PKK bölücüdür ve yenilerek sorun çözülür denmekte idi.. Yýllar önce Kürtlerin bir örgütünün Ataköy’de yaptýðý bir toplantýya katýldým ve konuþmamda “Siz köle deðilsiniz ama hak talep ediyorsunuz. Siz vatandaþsýnýz. Siyasi partilerden sizi anlayacak birine girin ve siyaset içinde haklarýnýzý talep edin” dedim ve o gün bu vatandaþlarýmýzýn bu görüþe katýldýðýný müþahede ettim. Onlarýn hatasý kendi partilerini kurmasý, bizim hatamýz hiçbir siyasi partinin onlarýn sorunlarýný anlamadan kim olduðunuzu unutursanýz problem çözülür, demesidir.
Bizim aþýlmasý imkansýz sorunumuz yoktur. Dýþ güçlerin Türkiye üzerinde yapmak istedikleri operasyonlarý önceden görmek, tedbir almak ve bilim ve teknolojide olabildiðince geliþmek ve ekonomimizi güçlendirmek zorundayýz. Mesela bugünlerde bir sünni- alevi çatýþmasý çýkarmak istediklerini ve bunu Almanya’da baþlatacaklarýný görmeliyiz. Bu arada ilk görevimiz, siyasetin herkesin sorunu olduðunu kabul etmek ve çözümü birlikte aramak olmalýdýr.. Bunlara çözüm ararken hep tekrarladýðýmýz gibi aklýmýzý kullanmalýyýz. Siyasi sorunlarýmýzý bile bir matematik problemi gibi halletmeye çalýþmadan halký memnun etmek imkansýzdýr..