HDP, Eþ Genel Baþkaný Selahattin Demirtaþ, Ýstanbul’da bir grup gazeteciyle bir araya gelmiþ.
Sohbetin konularýndan biri de, HDP’nin seçimlere parti kimliðiyle girmesi.
HDP bilindiði gibi, olaðanüstü bir deðiþim yaþanmasa, 2015 seçimlerine parti kimliðiyle gireceðini açýkladý.
Bu kararda Öcalan’ýn da rolü olduðu ve bu yönde tavsiyede bulunduðu tahmin ediliyor.
2015 seçimlerinde HDP’nin barajý aþmasý zor, ama imkansýz da deðil.
Türkiyelilik vizyonunu yakalayabilmesi ve barajý aþabilmesi için, ideolojik olarak esnemesinden tutun da, Cizre ve baþka yerlerde gördüðümüz þiddet eylemlerinin durmasý gibi birçok faktör etkili olacaktýr.
PKK, muhtemel bir Öcalan çaðrýsýna olumlu cevap verir ve mart ayýndan baþlayarak silahlý mücadeleyi býraktýðýný ilan ederek, silahlý gruplar Türkiye’yi terk ederse, HDP’nin barajý aþma þansý çok yükselir.
Ama bu yazýnýn amacý bu faktörleri irdelemekten ziyade, Kürt siyasetinin bugünkü siyasi tablonun deðiþmesini neden bu kadar çok istediðine cevap aramaktýr.
Demirtaþ, gazetecilere ‘baðýmsýz adaylarla girer ve 35 civarýnda milletvekili çýkarýrsak bu siyasi sistem deðiþmez’ demiþ. Doðru bir tespit.
Siyasi sistemin deðiþmesi derken, Selahattin Demirtaþ, AK Parti’nin parlamentodaki üye sayýsýnýn üstünlüðünü kastediyor.
Demirtaþ’a göre, AK Parti’nin iktidardan düþmesi, yani parlamento çoðunluðunu kaybetmesi için HDP’nin barajý aþmasý gerekiyor ve HDP bunun için mücadele edecek.
Siyasi yarýþ meþrudur, haktýr, buna kimse bir þey diyemez. Ama çözüm sürecinde partneri olduðu hükümetin iktidar olanaðýný kaybetmesini HDP’nin bu kadar çok arzu etmesi için ne gibi haklý sebepler olabilir, tartýþýlmaya deðer doðrusu.
HDP önemli bir misyon partisidir. Ve bu misyonun ifa edilmesinde genellikle Kürt halkýnýn çýkarlarý ön planda tutulur veya bu iddiayla hareket edilirdi. Bu bakýmdan Türkiye’nin iktidar mekanizmalarý ve iktidar yapýlarýna hep bu perspektiften bakýlýrdý.
Çözüm süreci bu bakýþ açýsýnýn ne kadar doðru olduðunu göstermesi bakýmýndan son derece önemli bir süreç olmuþtur.
Önemli ve çözüm bekleyen sorunlara raðmen; Kürt siyasetinin hükümetle beraber durduðu bir zemin oldu çözüm süreci. Ama ne yazýk ki, Ýmralý’da görülen bu gerçeklik, meclisteki Kürt siyaseti tarafýndan görülemiyor.
Oysa hükümeti hele Kürtler’in oyuyla, düþürmeyi amaçlayan bir seçim stratejisinin Kürtlere ve Kürt siyasetine vereceði zararlar saymakla bitmez.
Açmaya çalýþalým. Bugünkü hükümetin iki alternatifi var, askeri darbe veya sandýktan çýkabilmek koþuluyla tabi, CHP ve MHP Ýttifaký.
Darbeden Allah korusun bizi ama diyelim ki HDP barajý aþtý, Selahattin Bey’in düþündüðü gibi, AK Parti meclis çoðunluðunu kaybetti. Bu çözüm sürecinin çökmesi, Öcalan’ýn devre dýþý kalmasý ve yeniden ‘bebek katili’ muamelesi göreceði günlere dönülmesi, Türkiye’nin büyük bir çabayla inþa ettiði Erbil-Ankara arasýndaki stratejik ittifakýn sona ermesi anlamýna gelmeyecek mi?
Þu an AK Parti hükümetinin Kürt sorunu bakýmýndan izlediði siyasetin, olasý bir CHP/MHP koalisyonunda devam edeceðini düþünmemek gerekiyor.
HDP seçimlere parti kimliðiyle girmeye karar verdiyse, bu karara saygý duymak gerekir. Ama olasý sonuçlarýný da ayný þekilde konuþmakta fayda var. Kanaatimce, bugünün siyasi konjonktürünün AK Parti aleyhine deðiþmesi için esastan bir strateji izlemekle, Kürt siyasetinin çýkarlarýný savunmak arasýnda hiçbir somut ve yararlý iliþki yoktur.
Ama bu siyasetin, kimi sol-liberal tezleri, hani þu ‘Kürtler, ‘otoriter bir iktidarla’ çözüm için de olsa, iþbirliði yapýyor ve dolayýsýyla demokrasiye ihanet ediyor’ diye baþlayan tezlerin sahiplerini memnun edeceðinden de þüphe etmemek gerekiyor.
HDP’nin parlamento dýþý kalmasý, büyük bir meþruiyet sorunu yaratýr. Siyasi kriz çýkarmak için bu ideal bir durum olur tabi! Ama bu krizden Kürt siyasetinin güçlenerek çýkmasýnýn bir garantisi de yok maalesef.
Ýstikrar, demokrasi ve çözüm sürecinin sürmesi için, Kürt siyasetinin 2015 seçimlerinde parlamentoda olmasý hayatidir ve mutlaka saðlanmalýdýr. Bunun yolu seçimlere baðýmsýz adaylarla girmektir.