Dün gelen enflasyon rakamlarý, ‘enflasyonu da, her þeyi de faizle çözeriz cephesi’ni umutlandýrdý. Evet doðru TCMB, haziran ayýnda özellikle tüketici fiyatlarýnda bir düþüþ bekliyordu ancak hemen haziran ayýnýn baþýndaki IÞ’Ý’D saldýrýsý, petrolden baþlayarak fiyat beklentilerini yukarýda tuttu ve yaklaþan Ramazan ayý da buna eklenince Merkez Bankasý’nýn beklediði haziran kýrýlmasý gerçekleþmedi. Ama bu sizce neyi deðiþtirir; iþte Irak’ta nihai bir çözüm olmamasýna raðmen brent petrol 110 dolara yeniden geldi. Ancak sorun bu da deðil, mesele þu; baþta enflasyon ve cari açýk olmak üzere, Türkiye ekonomisindeki yapýsal sorunlarý anlatan ve karþýmýza bir sonuç olarak gelen veriler, hangi nedenlerden kaynaklanýyorsa bu nedenlerin ortadan kaldýrýlmasýyla kalýcý bir çözüme yaklaþýrýz ve istediðimiz verileri elde ederiz.
Enflasyon derken...
Türkiye’deki enflasyonun nedeni, hanehalklarýnýn ürettiðinden fazla borçlananak harcama yapmasý deðildir. Öte yandan kamunun da, ekonomide enflasyonist bir baský oluþturmadýðýný biliyoruz. Geriye bir tek þirketler tarafý kalýyor.
Buradaki enflasyonist baskýyý oluþturan nedenler, ayný zamanda, Türkiye’nin cari açýðýnýn ve tasarruf yetersizliðinin de temel nedenleridir. Türkiye’de cari açýðýn temellendiði baþlýk olan dýþ ticaret açýðýnýn iki temel kalemi vardýr; enerji ve ara malý ithali... Bu iki kalem de, döviz ve fiyat oynaklýðý olarak, þirketler bazýnda, hem enflasyonun hem de yatýrým ortamýnýn -beklentilerinin- bozulmasýnýn baþ sorumlusudur. Bundan dolayý, Türkiye’de enflasyon ile döviz kurunun yukarý oynaklýðý arasýnda güçlü bir iliþki vardýr ve TCMB, tam da bu nedenden dolayý, döviz kurunun mümkün olduðu kadar stabil ve aþaðýda olmasýný ister. Ama TL, bu nedenden dolayý, yüksek faiz silahý ile gereksiz deðerli tutulursa ve bu uzun zamanda sabitlenirse, ihracatýmýz düþer, ithalatýmýz artar, ana þirketlere ve ihracatçýya ara malý üreten iþletmeler ya batar ya da çok yüksek kur ve arkasýndan gelen finansman maliyeti ile karþý karþýya kalýrlar ve gümrük duvarlarýný da büyük ölçüde düþürdüðünüz için, örneðin Çin gibi ülkelerden gelen ara mallarý ile fiyat rekabetine giremezler.
Hatta devlet kurumlarý, üniversiteler gibi kamu kurumlarý bile, ihale þartnamelerinde ucuz fiyat temel þart olduðu için, yüklü alýmlarýný ithal mallarla yaparlar. Bu durumda bu gibi KOBÝ’lerin sahipleri, öz sermayeleri güçlüyse fiyat tavizi vermez ve dayanýr -ki bu ciddi bir üretim enflasyonu baskýsýdýr- ya da piyasadan çýkar... Bu iþletme sahiplerinin þirket aktiflerini nakite çevirip piyasadan çýkmasý faiz ve rant ekonomisini yukarý çeker. Çünkü üretim potansiyeli olan þirket aktifleri nakite dönmüþtür. Bu nakit de ya banka sistemine yüksek faiz beklentisiyle girer ya da kentlerin imara yeni açýlacak alanlarýnda arazi yatýrýmýna dönüþür. Bu döngü, orta vadede enflasyonun da, cari açýðýn da, tasarruf yetersizliðinin de, iþsizliðin de anasýdýr. Üretimden çýkan iþletmeler, bu süreçte borç döngüsü oluþturur ve para talep eder, bu da özellikle tezgah altý piyasadan baþlamak üzere, faizleri yukarý çeker ve banka sistemi de burayý takip eder. Bu süreç, her alanda olumsuz etkilidir; yükselen faizler, finansman maliyeti baskýsýyla enflasyon nedenidir, piyasadan çýkan iþletmeler iþçi çýkarýr, yedek iþçi ordusu artar bu da ücretleri düþürür ve hane halký tasarruflarý erir, tabii cari açýk tavana vurur.
Kim kazanýyor, kim kaybediyor?
Þunu unutmayalým; Türkiye’de bankalar, büyük ölçüde faktoring þirketleri üzerinden, çek-senet kýrarak yüksek faiz tefeciliði de yapmaktadýr.
Bu döngüden, ara malý ithalini yurt dýþý ortaklarýndan ucuza yapan tekeller, batan KOBÝ’leri ucuza kapatan Ýstanbul finans kapitali ve oligarþisi, batan sanayi iþletmelerinin nakite dönen aktiflerini ucuz mevduata dönüþtüren banka sermayesi kazançlý çýkar. Ýþte bu döngüden dolayý bizde bir sanayici üretim için arazi satýn almak isterse, kapý milyon dolarlardan açýlýr ama bu, Avrupa sanayinin merkezi Almanya’da, Türkiye’nin en az beþ katý ucuzdur.
Birçok geliþmekte olan Asya ülkesinde, Ar-Ge þartýyla, sanayi arazileri bedavadýr.
Ýþte enflasyon faizleri artýrmadýðýnýz için artýyor tezini(!) savunanlar aslýnda yukarýda anlattýðýmýz bu süreçten kazançlý çýkan soyguncu-asalak sermayenin paralý adamlarýdýr. Gördüðünüz gibi, aslýnda düþük faiz banka sisteminin de iþine gelir, böyle olunca þu faiz lobisi lafýnýn da temeli yok savunusu da geçersiz. Bizdeki banka sistemi, yukarýda anlattýðým döngüden beslenir ve bankalar, sanayiyi, KOBÝ’leri yutan tekellerin finans ayaðý da olduðu için, sanayiye plasman aktarýp faaliyet kârý elde eden yapýlar deðildir.
Riba ve Ýhsanoðlu...
Þimdi gelelim bu iþin siyasi tarafýna... Baþbakan’ýn, Merkez Bankasý üzerinden baþlattýðý faiz tartýþmasý, bizim yukarýda anlattýðýmýz modeli aþan ve onun yerine üretime ve sanayi-bilgi toplumuna geçiþi öne çýkaran yeni bir hedefin, stratejinin tartýþmasýdýr.
Ýþte Cumhurbaþkanlýðý seçim süreci bize þu soruyu sordurtacak: Faize, ranta ve emek istismarýna dayalý bu model devam mý etmelidir; yoksa Türkiye, þu an geldiði ekonomi gücüyle, bu modeli býrakýp yeni bir üretim ve beþeri sermaye odaklý modele mi geçmelidir? Bu soruyu cevaplamadan önce, þunu da önemle belirtmek gerekir; faiz, rant ve emek istismarýna dayalý bu iktisadi döngü yalnýz biz de deðil artýk tüm dünyada sorgulanýyor.
Bu iktisadi döngü, tamamiyle bir Riba sistemidir. Riba üç temel ayaða oturur; rantý doðuran karþýlýksýz mallarýn mübadelesi ve kamu mallarýnýn -araziler, ormanlar,madenler ve diðer kamusal zenginlikler- yaðmasý, yüksek faizi doðuran tekelleþme ve banka-sanayi tekellerinin, sermayeyi tek elde toplamasý ve emek istismarýný doðuran acýmasýz insan sömürüsü... Bu, ‘ecir’ düzenidir, yani hakký verilmeyen ücret düzeni... Ve olduðu gibi Riba’dýr ve Ýslam’da yasak olan -güncel- Riba budur...
Þu sýralar daha adil ve geliri eþit daðýtacak olan, ancak devleti bürokratik bir mekanizma olarak devre dýþý da býrakacak, Osmanlý Vakýf Sistemi ABD’de tartýþýlýyor. Ýslami fonlar ve Ýslami sigorta, banka sistemi dünyada umulmadýk bir çýkýþta...
Þimdi Ýslam Ýþbirliði Teþkilatý’nýn (ÝÝT) Genel Sekreterliðini, 2004’ten 2014’e kadar yapan bir CB adayýmýz var; Ekmeleddin Ýhsanoðlu... ÝÝT, Ýslami Kalkýnma Bankasý’ndan baþlayarak, onlarca enstitü, kurumu barýndýran, Ýslam ülkelerindeki üniversite ve devlet kurumlarýndan hatýrý sayýlý destek alan bir kurum... Tam on yýlda Ýhsanoðlu, ÝÝT’yý Ýslam’ýn Riba’sýz adil düzenine yönelik nasýl yönlendirdi, ne yaptý bize bir anlatsýn bakalým... Ya da Ýhsanoðlu’na rastladýðýnýz yerde lütfen sorun, benim yukarýda anlattýðým yaðmacý-Riba döngüsüne Erdoðan gibi karþý çýkýyor mu, yoksa bizi yýllardýr soyan ipliði pazara çýkmýþ neoliberal zýrvalarýn sözcüsü mü?
Bu soruyu sorun kendisine ve AK Parti’nin ekonomiden sorumlu Genel Baþkan Yardýmcýsý Numan Kurtulmuþ’un, Erdoðan’ýn CB adaylýðýný ilan ettiði 1 Temmuz günü, neoliberal politikalarý takip etmeyeceklerini ilan ettiðini de hatýrlatýn... Bakalým eski ÝÝT Baþkaný Ýhsanoðlu size ne cevap verecek...