Türkiye, cephesi belli olmayan bir “Ýstiklal Mücadelesi” yürütmektedir.
PKK’dan FETÖ’ye her cins terör örgütünü destekleyen ve organize eden Haçlý ruhu, Çanakkale’de yapamadýðýný vekâlet yoluyla yapmak istemiþtir.
Ancak, Türkiye’nin her türlü barikatý aþarak yoluna devam ettiðini gören bu þer ittifaký, özellikle 15 Temmuz fiyaskosundan sonra maskeleri atarak sahaya inmiþtir.
Haçlý seferlerinin yöntemi ve yönetimi zamanla deðiþse de küfür tek millettir.
Nitekim “müttefikimiz” Almanya, elinde-eteðinde olan her þeyi sahaya sürmüþtür.
Çünkü, bu kadar ifþa olduktan sonra “ne pahasýna olursa olsun” sonuç almak istiyorlar.
Girmek için ömrümüzü verdiðimiz AB de “özgür” batý medyasý da birer Haçlý birliðine dönüþmüþtür.
Her gün Türkiye’ye saldýran bu medya görünümlü Haçlý güruhu, kendi kýtalarýnda gözlerine sokulan ýrkçý ve faþist tutumlarý görmemeyi baþarmaktadýr!..
Var güçleriyle Cumhurbaþkaný Erdoðan’a hücum ediyor, “Türkiye ne çekiyorsa Erdoðan yüzünden çekiyor” algýsý oluþturulmaya çalýþýyorlar.
Bu, çok bilinçli ve çok þerefsiz bir kampanyadýr.
Batýlý politikacý, yönetici ve gazetecilerin, belki de hiç tanýmadýklarý Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn þahsýna bu kadar düþman olmalarýnýn mantýklý bir gerekçesi asla olamaz.
Bu düþmanlýðýn asýl muhatabý, þaha kalkan Türkiye’dir.
Sayýn Erdoðan’a düþmanlýklarý da, onun liderliðindeki Türkiye’nin, “iþe alýnmak için kapýda bekleyen uysal eleman” modundan, “ortak” moduna geçmesidir.
Batýnýn Haçlýlarý tamam da…
Sömürge ruhunu hiçbir zaman terk etmeyen batýnýn, bu saldýrýlarý bizi asla þaþýrtmamaktadýr.
Asýl garip olan içimizdekilerin Haçlý ordusunun uç beyleri gibi davranmasýdýr.
Ýlginçtir, bunlarýn da tek hedefi Erdoðan’dýr.
Türkiye’nin imkânlarýyla Türkiye’ye düþmanlýk için yaþayan mecralar vardýr.
Almanya’nýn Türkiye’ye taarruzlarýný, “Zafere az kaldý” coþkusuyla yayýnlayan bu paçavralarýn, Ýzmir’i iþgal eden Yunan askerini, “Hoþ geldin dost” baþlýklarýyla selamlayan mütareke basýnýndan ne farký var?
Bunun adý ifade özgürlüðü deðil, ihanet özgürlüðüdür.
Basit bir empati…
Almanya’da bir gazete, býrakýn bizimkilerin satýlmýþlýðýný, birazcýk objektif olsa ve teröristlere nasýl kucak açtýklarýný anlatsa, hatta sadece Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn açýklamalarýný haber yapsa acaba baþýna neler gelir?
***
Burada yapýlanýn, Erdoðan’a muhalefetle falan ilgisi yok.
Kimse Erdoðan’ý sevmek ve desteklemek zorunda deðil.
Ama bu milletin bir ferdi olduðunu iddia eden herkes, bu istiklâl mücadelesinde milletin yanýnda durmak zorundadýr.
Bu savaþta ölçü millettir
15 Temmuz’dan sonra “Millî ve yerli olmak” bütün kriterlerin önüne geçmiþtir.
Hangi etnik kökene, siyasi düzene ve yaþam biçimine sahip olursa olsun, bu savaþta doðru yerde duran bu milletin bir parçasý olduðunu ispatlamýþ demektir.
Artýk kategorik ayrýmlar da tek baþýna ölçü deðildir.
CHP’li vekilin, partisinin muhalefetine raðmen Tunceli’de teröre karþý net tavýr koymasý deðerlidir.
Hakeza AK Partili olmak da tek baþýna bu milli duruþu tanýmlamak için yeterli deðildir.
Millet için yapýlmasý gereken siyaseti, iktidar gücünü þahsi menfaatler için kullanmak, “Erdoðan düþmanlarý” cephesine dolaylý destek olmaktýr.
***
Bu savaþta ölçü Türkiye’nin ve Türk milletinin yanýnda yer almaktýr.
Zaten bu þer ittifaký da Erdoðan’a, milletinin önünde yer aldýðý için düþmandýr.