Devlete, millete, ülkeye, demokrasiye, hukuka kasteden hainler ‘maðduruz’ diye baðýrýp duruyorlar. Geldiði nokta ihanet ve cinayet olan bir örgüt var ortada. Bu suç örgütünün kurþun askerleri her ne kadar feryat etseler de adalet tecelli edecek ve etmeli...
AK Parti iktidarý, Cumhuriyet tarihinin olduðu kadar insanlýk tarihinin de en sinsi, en kalleþ, en habis örgütlerinden biriyle mücadele ediyor. 2012’den itibaren kýzýþan, 2013 sonuna doruða çýkan bu mücadelede AK Parti maalesef hep yalnýz býrakýldý, gereken desteði devlet kurumlarýndan, medyadan ve diðer partilerden göremedi. Buna raðmen bu yapýnýn operasyon kabiliyetini kýrýp kadrolarýný etkisizleþtirmek için bürokratik ve yargýsal engellemelere raðmen didinip durdu. 15 Temmuz’dan sonra mücadele daha kapsamlý ve daha kökten tedbirlerle devam ediyor. Bu mücadelenin iki ayaðý var. Birincisi hükümetin ve devlet kurumlarýnýn aldýklarý tedbirler, attýklarý adýmlar; ikincisi yargýnýn yürüttüðü soruþturmalar ve operasyonlar. FETÖ’cülerin manipülasyonlarýndan önemli ölçüde temizlenen baðýmsýz yargý hiç þüphe yok ki düne göre daha adil ve hakkaniyet üzere hareket etmeye çalýþýyor.
AK Parti hükümetinin ise büyük bir sorumluluk ve ciddiyetle meselenin üzerine gittiðini, bu süreçte saðduyu ve aklýselimi elden býrakmadýðýný söylemek gerekir. Saldýrý büyüktü, ihanet büyüktü, tahribat büyüktü, mücadele de ayný oranda büyük olmak zorunda... Tehlike ve tehdidin ciddiyeti ile yürütülen mücadelenin ciddiyeti at baþý gidiyor.
Mücadele sürecinde AK Parti azami hassasiyet göstermekte, haksýzlýk yapmadan büyük bir ahlaki ve vicdani duyarlýlýkla hareket etmektedir. Ýnanç ve ahlak sahipleri her türlü belayý, her türlü þerri onlarýn layýk olduðu gibi deðil kendilerine yakýþan þekilde savuþtururlar. Cenab-ý Hak Kur’an-ý Kerim’de þöyle buyuruyor: “Ey mü’minler! Allah için hakký ayakta tutan hâkimler ve adaletle þâhidlik eden kimseler olun. Bir topluluða olan kininiz, sizi adâletsizliðe götürmesin. Adâlet yapýn ki, o takvaya en çok yakýn olandýr. Allah’dan korkun. Çünkü Allah yaptýklarýnýzdan haberdârdýr.”
Sadece AK Parti deðil Türkiye toplumunun büyük bir kýsmý ülkeye ve millete ihanet eden bu Türkiye düþmanlarýna kin biliyor. Toplumsal nefret azýmsanmayacak düzeyde. Hiç hak hukuk tanýmadan, hiçbir kutsal gözetmeden, hiçbir acýma ve þefkat duygusu olmadan canavarca iþler yapan bu habis örgüte karþý devletin ve hükümetin saðduyuyu ve adaleti koruyarak bir mücadele içinde olduðunu görüyoruz. PKK ile mücadelede masum Kürtleri baþtacý eden devlet, FETÖ ile mücadelede de ayný hassasiyeti koruyarak kendisine yakýþaný yapýyor. Kim suç iþlediyse karþýlýðýný o bulacaktýr, cezasýný o çekecektir.
Maðduriyet edebiyatý örtülü bir koruma kollama faaliyetidir. Darbe yapan, millete kurþun sýkan, ülkeye ihanet eden, masum insanlara suç uyduran insanlarýn yaþadýklarý maðduriyet olarak adlandýrýlamaz. Bu kiþilerin yakýnlarý maðduriyet deðil ‘þok’ yaþýyorlar. Karýþýlan iþin vahameti oranýnda bir sarsýlma hali var.
Masum olan insana hak etmediði bir muamelede bulunmak maðduriyet üretir. Münferit hadiseler dýþýnda maðduriyet söylemine sarýlanlar suçu gözardý ediyorlar.
Türkiye bir bütün olarak bu örgütün maðdurudur. Bunlarýn zulmetmediði kimse kaldý mý? Cemaatlerden spor kulüplerine, sorularý çalýnýp hakký gasp edilen öðrencilerden þantaja uðrayan iþ adamlarýna kadar herkes bu örgütün zalim yüzüne muhatap oldu.
Maðdur olan FETÖ’nün hukuksuz þekilde dinlediði yüzbinlerce insandýr.
Maðdur olan haksýz bir þekilde terör örgütü üyesi yapýlan, hakkýnda suç delili üretilip cezaevine doldurulanlardýr.
Maðdur olan yuvasý yýkýlan, sicili bozulan, makamý alýnan, kadrosu çalýnan, yaþadýðý travmayla intihar eden, cezaevlerinde hastalýktan ölen insanlardýr.
Maðdur olan 15 Temmuz gecesi þehit edilen, gazi olan insanlar ve onlarýn yakýnlarýdýr.
Maðdur olan bu çaðda üçüncü dünya ülkesi gibi darbeye maruz kalan Türkiye’dir.
Maðdur olan yýkýlmaya, devrilmeye, yok edilmeye çalýþýlan siyasetçiler ve partilerdir.
Arþ-ý a’layý titretecek zulümler yapan ve açýk suçlar iþleyen insanlarýn maðduriyetten bahsetmesi abesle iþtigaldir.