Oradan bakýnca, öyle görünüyor... Yüceltmek isteyince, buluyorsunuz bir þeyler...
Kimi, “Dreyfus davasý” diye saçmalýyor.
Kimi “tuz yürüyüþü” diyor, yabancý muhasarasýna karþý olmak Kemal Bey’in çok umurundaymýþ gibi... Bilakis, Gandi diye taltif ettiðiniz adamýnýz “Bu yabancýlar niçin iç iþlerimize daha fazla karýþmýyor” diye yürüyor. Soros’lardan. TESEV’lerden dolana dolana gelince böyle oluyor demek ki...
Kimi, “çok þey deðiþecek” diyor?
Ne deðiþecek mesela? Diyelim ki Kemal Bey “barýþçýl” eylemini hiçbir kaza olmadan, söz verildiði üzere “Gezi” türü tepiþmelere meydan vermeden tamamladý... Ortalýkta bir darbe ihtimali de görülmüyor.
Ne olacak?
Bu eylem, ertesi gün nasýl bir Türkiye’ye uyanmamýzý saðlayacak ve hayatýmýzda neleri deðiþtirecek?
Bilinmiyor...
Kimi, “üçüncü dönem” diyor.
Birinci ve ikinci dönemlerin, Mustafa Kemal ve Ýsmet Paþa dönemleri olduðunu biliyoruz.
Ýlki, Cumhuriyetin kurucusuydu. Ýkincisi “ittifakla” seçilmiþ ikinci Cumhurbaþkanýydý. “Birinci Adam” ve “Ýkinci Adam” diye kodlanýyorlardý.
Demek ki Türk tarihinin çýkardýðý “üçüncü büyük adam” olarak Kemal Kýlýçdaroðlu da siyasette üçüncü dönemi baþlatacak.
Baþlatsýn da, ne yapacak?
Engin Ardýç’ýn dediði gibi, Orta Anadolu’ya “ambalaj fabrikasý” kurup doktoralý öðrenci çalýþtýrmak gibi çýlgýn projeler dýþýnda ne yapacak?
Hadi eski mutlu dönemlerde olduðu gibi yargýyý CHP’nin arka bahçesi haline getirip adaleti saðladý diyelim.
Sonrasýnda ne olacak?
Bilinmiyor.
Þimdilik yürümeye devam etsin de, mutlaka bir þeyler bulacaktýr...
Sosyolog sayýlmak için yýrtýnýp duran, “sosyal bilimler uzmaný” etiketiyle girdiði bütün mahfillerden “sen sosyolog deðilsin hemþerim” gerekçesiyle dýþlanan ünlü profesör de bu yürüyüþle çok þeyin deðiþeceðini ve siyasette yeni bir dönemin baþlayacaðýný söylüyor.
Ne deðiþeceðini, bu dönemin nasýl bir dönem olacaðýný açýklamýyor.
Sadece, Kemal Bey’in daveti üzerine, bir KOAH hastasý olarak, kýsa bir an da olsa, yeni dönemi baþlatacak bu “kutlu” yürüyüþte boy göstereceðini müjdeliyor. Herhalde “mevcudiyetiyle” bir þeylerin deðiþeceðini düþünüyor.
Sarp demiþti ki, “Bütün devrimciler, ayrýlýklarý bir kenara býrakýp Kemal Bey’in etrafýnda kenetlenmelidir...”
Hani, Kýzýlay’da mýsýr patlatýr gibi bomba patlatan Sarp...
Deniz miydi yoksa?
Bombalar, özel bir aracýn bagajýnda geliyordu.
Kim mi getiriyordu?
Muhtýradan hemen sonra yurtdýþýna kaçan Yüzbaþý Ýrfan Solmazer.
Hasan Cemal bu vetirenin kitabýný yazmýþtý hani...
Sonra da, yaþýna baþýna bakmadan, gidip Kemal Kýlýçdaroðlu’nun adalet yürüyüþünde boy göstermiþti...
Bombalarýn patlayacaðý yeni bir dönemi mi müjdeliyor ünlü sosyal bilimler uzmaný?
Darbe olmayacaksa, muhtýra verilmeyecekse, ambalaj fabrikasý kurulmayacaksa, ne olacak?
Bilmiyoruz.
Bildiðimiz þu:
Bir “Fetullah projesi” olarak direnç yürüyüþü, “ilginç destekçiler” bularak devam ediyor.
Geçenlerde Kýlýçdaroðlu’nun omuz baþýnda Zülfü Livaneli’yi gördüm. Þarkýlar söyleyerek yürüyorlardý.
Bostan’lar “damatlar” filan da oradaydý...
Oðlu darbecilikten tutuklu bazý sakallý zevat...
Bence, ByLock’un delil niteliðine saldýrýp duran yazarlar da olmalýdýr orada!