Çok iþlevsel “kalýp cümleler” vardýr.
Örneðin “þiddet kimden gelirse gelsin karþýyým” der ve rahatlarsýnýz.
Böylece hem eleþtirel konumunuzu korumuþ olursunuz, hem de elleriniz temiz kalýr.
“Ýyi ama Esad’ýn cinayetleri?”diye sorana da ABD’nin günahlarýný hatýrlatýrsýnýz. “Katil emperyalizm Suriye’den defol” dersiniz ve yine rahatlarsýnýz.
Bu arada insanlar ölmeye devam eder, ama siyaseten doðrucu diliniz sayesinde, Suriye’de tek insan kalmasa bile kimse sizi suçlayacak bir þey bulamaz.
**
Suriye’de olup biteni bu zamana kadar görmeyene ne söylersem söyleyeyim kar etmeyeceðini biliyorum.
Ortada korkunç bir insani durum varken, 1.680.000 insan ülkesini terk etmiþ, 120.000’den fazla insan hayatýný kaybetmiþ, iþkence, tecavüz ve kayýplarla yangýn yerine dönmüþ bir ülke söz konusuyken benim hangi sözüm bu trajediyi görmeyeni etkileyebilir ki?
Görenlerin sýnavý bu.
Þimdi bu ortamda bir “uluslararasý koalisyon”un müdahalesinden söz ediliyor. Müdahale edecek olanlar, eli kanlý diktatörden daha az günahkar deðil. Ama realite bizi tutum almaya zorluyor.
Bu durumda ne yapmalý?
**
“Ýnsani müdahale”tartýþýlýyor bugünlerde. “Ýnsani amaçlar güderek gerçekleþtirilen askeri müdahale” yani.
Bunu yapacak olanýn elinin temiz olmasý gerekmiyor. Çünkü öyle bir devlet yok yeryüzünde. Önemli olan þartlarýn oluþmasý. O þartlarý da þöyle sýralýyor Andrew Heywood:
- Büyük sayýda savunmasýz insanýn sürülmesi veya yok edilmesi gibi aðýr insan haklarý ihlalleri durumunda,
- Bu tip ihlaller komþu devletlerin güvenliðini tehdit ettiðinde,
- Demokrasinin yokluðu ulusal kendi kaderini tayin hakký ilkesini zayýflattýðýnda,
- Diplomatik yollar tüketildikten sonra ve müdahale etmenin insani maliyetinin müdahale etmemenin insani maliyetinden daha az olmasý durumunda.
Suriye’de bu þartlardan hangisine yok diyebilirsiniz?
ABD’nin ve diðerlerinin “üstün ahlaki ideallerle” hareket ettiklerini ve yarýn bir müdahale olursa bunu katýksýz insani duyarlýlýkla yapacaklarýný falan düþünmüyorum.
Ama oturduðum yerden kurbanlar adýna ahkam kesmeye de kendimi yetkili görmüyorum.
Bu yüzden de tüm müdahalelere toptan karþý çýkmanýn kazandýracaðý itibardan feragat etmeyi tercih ediyorum.
**
ABD’nin Bosna Savaþý’ndaki hava harekatý Avrupa’nýn baþýný çevirip etnik temizliðin bitmesi için saldýrgana zaman tanýdýðý bir dönemde Boþnaklarýn hayatta kalmasýný saðlamýþtý.
ABD bunu insani amaçlarla mý yapmýþtý, yoksa çýkarý gereði mi? Siz o günlerde Saraybosna’da kuþatma altýnda bir insan olsaydýnýz bunu mu tartýþýrdýnýz? Ya da Kosova’da her an kapýsý zorlanacak bir Arnavut aile olsaydýnýz?
Ruanda’daki Hutulara ve Tutsilere o silahlarý satanlar, sonrasýnda insani müdahale yapacak olsalardý, haklý olarak onlarýn ikiyüzlülüðünü tartýþmak gerekirdi. Ama 1 milyona yakýn insanýn katledildiði bir ortamda, siz orada imdat bekleyen bir Tutsi olsaydýnýz bu tartýþmayý yapar mýydýnýz? Fransa ve Belçika’nýn sicilinin kanlý ve kirli olduðunu bilmeniz neyi deðiþtirirdi? Hayatta kalmak için zalimden de medet ummaz mýydýnýz?
Ya siz böylesine çaresizken Türkiye’de birilerinin hayatta kalmanýzý saðlayacak tek müdahaleye anti-emperyalizm söylemi üzerinden karþý çýktýðýný duysaydýnýz ne hissederdiniz?
**
Hayat karmaþýktýr. Ama biz insanlar yine de yolumuzu bulabiliriz.
Çünkü hepimizde doðru ile yanlýþý ayýracak bir akýl, ondan da önemlisi bir vicdan ve ahlaki olaný keþfetme yetisi vardýr.
Ahlakýn altýn kuralý ise, “sana yapýlmasýný istemediðini baþkasýna yapma”dýr. Ancak genel kural olmasýný isteyeceðiniz biçimde hareket etmenizi ister Kant da.
Siz Suriye’de yaþayan bir insan olsaydýnýz ne yapýlmasýný isterdiniz?