Aklý; duygu, karakter ve tecrübelerin sezgisel uyarýlarýna açýk tutanlardan biriyseniz ve duyguyu, karakteri ve tecrübeleri en az aklýn rasyonel yasalarý kadar dikkate deðer bulan ve bu durumu olgunca aklýn vasýtalarýna dahil edenlerdenseniz, böyle biriyseniz, Erdoðan’ý anlamanýz karmaþýk ve zor bir mesele olarak orta yerde durmaz. Elbette, Erdoðan’ý anlamak, Erdoðan’ý onaylamak gibi otomatik bir sonuç doðurmaz. Prensip olarak birini anlamak ona katýlmak anlamýna gelmez. Ama belki de dünyanýn en zor ve en anlamsýz pozisyonu, birini anlamadan ona karþý olumlu ya da olumsuz pozisyon almaktýr. Olumlu pozisyon almanýn bazen tolere edilebilir kimi koþullarý ve þartlarý olabilir ama anlamadan birilerini olumsuzlamanýn kabul edilebilir, elle tutulabilir hiçbir yaný, dünyanýn hiçbir yerinde yoktur.
Önce anlamak lazým gelir. Hani þu ünlü deyiþimizde söylendiði gibi "anlamadan fikir sahibi olunmaz" demezler mi adama "Önce git anla, sonra gel ahkam kes"…
Bir prensip olarak karmaþýk þeylerin, illa da anlaþýlmaz olmalarý gerekmiyor. Anlaþýlmazlýk asla bir içerik meselesi deðildir. Her içeriðin kendine göre basit ve anlaþýlmayý kolaylaþtýran temel özellikleri mutlaka vardýr. Eðer bu doðruysa o zaman anlam ya da anlaþýlýr olmama, konularýn ya da þeylerin özüne dair deðildir, sunumlarýyla ilgili bir meseledir. Elbette herkesi ilgilendiren konu ya da þeylerin illa da basit olmalarý gerekmiyor. Bir sorun zor bir sorun olabilir ama hiçbir sorun karmaþýk ve anlaþýlmaz deðildir.
Sözgelimi özellikle 2010 yýlýndan bu güne kadar Erdoðan þahsýnda somutlandýrýlmak istenilen otoriter ya da diktatör kavramlarýna daha da yakýndan bakalým. Konunun detaylarýna inmeden önce bu kavramlarýn yanlýþ bilinç ürünleri olduklarýna inanmadýðýmý belirtmeliyim. Bu kavramlar ne yanlýþ anlama ne de yanlýþ bilincin eseri deðildirler. Burada açýkça çok bilinçli bir propaganda makinesi devrededir. Belli bir stratejiye dayalý, amaçlarý apaçýk olan bir karalama kampanyasý devrededir.
Özü itibariyle seküler dünyanýn kuþku ve kaygýlarýndan çok nefret ve kinin belirlediði bu devasa kampanya, belli bir dünya görüþünün sözcülüðünü yapmaktadýr. Bu anlaþýlýr bir durumdur. Eski cennetlerini yitirenlerin, köþelerine çekilip kaderlerine razý olabileceklerini düþünmek en azýndan siyaseten saflýðýn kanýtýdýr. Doku uyuþmazlýðýnýn þekillendirdiði köktenci karþý duruþlar sadece gerçeklerden beslenmezler, onlar için her yol Roma’ya çýkar ve bu yolda kullandýklarý her þey mubah ve meþru olur.
Erdoðan karþýtlarýnýn 2010 yýlýna kadar olan süreçleri kýsmen olumlamalarýnýn nedeni, alternatifsizlik ve deyim uygunsa uygun zamaný kollama niyetleridir. 2010 yýlýna kadar kabaca söylemek gerekirse, Erdoðan da muhaliflerinin gerçek niyetlerini çözebilmiþ deðildir.
Mesela Gülenist cemaatla iliþkiler bu türdendir. Demokratik süreçlerin demokrasi dýþý güçlerden arýndýrýlmasý hedefine baðlý olarak þekillenmiþ siyasal ittifaklarýn, doðal mecrasýnda evrilmesi bekleniyordu. Ama kýsa süre sonra durumun bu olmadýðý anlaþýldý.
O zamanlarýn cemaati, daha çok siyasal güç talep ederek, adeta iktidarýn tümünü istemeye baþladý. Ýktidarýn tümünü istediðini 15 Temmuz darbe kalkýþmasýndan ötürü artýk tartýþmasýz olarak biliyoruz. Ýktidarýn tümünü talep etmeyen bir güç neden darbe yapmaya kalkýþsýn ki?
Bu süreçlerin detaylarýna girmeden, orada kaybolmadan, hemen sormak istiyorum; Bir zamanlar birlikte iþbirliði yaptýðýnýz birilerinin zamanla size karþý darbe yapmak suretiyle, varlýðýnýza kast etmesi durumunda siz neler duyardýnýz? Ortaya nasýl bir karakter koyardýnýz ve yaþadýðýnýz tecrübeler kulaðýnýza neler fýsýldardý? Kolay deðil, Marmaris’te ele geçirebilselerdi, sizi infaz edebilecek olanlara karþý nasýl davranýrdýnýz? Hangi tedbirleri geliþtirirdiniz. Hem size hem de seçilmiþ iktidarýn tüm organlarýna yönelen bu açýk tehdit deðil, tehlike karþýsýnda siz nasýl hangi refleksler geliþtirirdiniz. Ýktidar organlarýnýn tümünü gasp etme niyetine ve kapasitesine sahip olanlarý, devletten diðer bir deðimle iktidar imkanlarýndan soyutlamak için siz hangi tedbirlere baþ vururdunuz?
Açýk ve yakýn bir tehlikeyi bertaraf etmek sizi nasýl otoriterleþtirebilir? Daha da doðrusu, darbecilere karþý ödünsüz tavýr nasýl olur da sizin otoriterleþmeniz olarak anlaþýlýr ya da kabul edilir? Bir tür meþru müdaafa durumu nasýl olurda diktatörlük kavramýyla özdeþleþtirilip size karþý bir karalama kampanyasýna dönüþebilir?
(Bu konuya devam edeceðim)