Siz olsaydýnýz ne yapardýnýz-4

Eðer biraz daha dikkatli bir siyasal gözlemciyseniz, "Ýktidarýn otoriterleþmesi" söyleminin Cumhurbaþkanlýðý sisteminin kabul edilmesiyle, giderek artan bir dozda muhalefet saflarýnda yükseldiðini görebilirsiniz. Muhalefetin-iç dýþ fark etmez- ayný ton ve ayný tempo ile Cumhurbaþkaný Erdoðan’a yönelttiði "tek adam" eleþtirisi, son tahlilde dönüp dolaþýp bu sistemin eleþtirisine odaklanmaktadýr. Peki; bu eleþtiriler doðru mudur? Bu eleþtirilerin somut hayatta karþýlýðý var mýdýr?

Bu eleþtirileri haklý çýkaracak tek þey; Türkiye’nin çok ciddi biçimde, ne tehditler yaþadýðý, ne de gücünü merkezileþtirme ihtiyacý doðuran çok yakýn ve hayati tehlikeler yaþamadýðý varsayýmýdýr. Peki, gerçekte durum bu mudur? Türkiye çok ciddi tehditler yaþamadan, çok ciddi tehlikelere maruz kalmadan, cumhurbaþkanlýðý sistemine keyfice mi geçti? Türkiye bu tercihini paþa gönlü öyle istedi diye mi yaptý? Yoksa bu dünyada babanýzýn katilinin bile baþýna gelmesini istemediðiniz olaylar vuku buldu da ondan, bu hayati ihtiyaçlardan ötürü mü bu tercihi yaptý?

Hangisi doðru?

Tehdit ve tehlike yoktu, her þey bir senaryo mu?

Yoksa, baþta FETÖ ve PKK olmak üzere, cümle alem, bu ülkeyi baþýmýza yýkmak istemediler mi?

Eðer “hayýr caným tehdit ve tehlike yoktu” diyorsanýz, o zaman PKK’nin bir gerçek deðil de bir rüya olduðuna inanýyorsunuz? Bir bütün olarak Türkiye’nin, gündüz, üstelik ayakta bir düþ gördüðünü söylemeye çalýþýyorsunuz? Biraz ciddiyet lütfen; 1984 yýlýnda ilk sýkýlan kurþundan bu yana tam 33 yýl geçti. Daha dün PKK Sur, Cizre, Nusaybin ve Silopi’de hendekler kazýp, devrimci halk savaþý yolu ile bir silahlý kalkýþmaya giriþmedi mi?

Bugün hala neredeyse her gün bir cenaze töreni yapmýyor muyuz? Etkisi ciddi oranda kýrýlmasýna raðmen PKK hala þiddete baþvurarak eylemler yapmýyor mu?

Ve dahasý; Kuzey Suriye’de bizzat ABD tarafýndan silahlandýrýlan PYD ve YPG hangi gücün kontrolünde? Eðer bütün bunlar birer ciddi tehdit deðilse, lütfen bir tehdit tanýmý yapar mýsýnýz?

FETÖ, 15 Temmuz’da hepimizin hayatýný hiçe sayarak askeri bir darbe yapmaya kalkýþmadý mý? TBMM’nin bombalanmasýný bile tehlike olarak görmüyorsanýz, bu kalkýþmanýn ciddiyetini kavramamýþsýnýz demektir.

Türkiye’de muhalefet ve kimi aydýnlar sanki bütün bunlar olmamýþ gibi fikir ve kalem oynatmaya devam ediyorlar. Aslýnda bu fikir ve kelamlarýn halkta karþýlýk bulmamasý çok normal ve doðal; çünkü halk ne yaþadýðýný çok iyi biliyor. Halkýn bildiði ile muhalefetin vaaz ettiði arasýnda daðlar kadar fark var. Halk muhalefette hakikatleri de içeren bir öneri ve hikaye duymadýðý için onlara sýrtýný dönüyor.

Tehditler yaþayan, tehlikeler atlatan her toplum, kendinde tedbirler alýr. Ve hiç kuþkunuz olmasýn her topluluk önce devletini yeniden düzenler: çünkü tehdit ve tehlikeler ile boðuþacak, onlarý bertaraf edecek tek vasatý, halkýn elindeki tek vasýta devlettir. Devletin daha etkin, daha hýzlý bir organizmaya dönüþtürülmesi elzemdir. En az tehdit unsuru kadar, en az tehlike yaratan güç kadar merkezi, etkin ve hýzlý bir devlet yapýlanmasý, bu süreçlerin doðal gereði ve karakteridir.