Sizden çok şey bekliyoruz Mehmet Bey

Kıpırdarsa ölecek deniyordu... “İhtimamla” bakılan, ihtimamla istikbal edilen bir sanıktı... (Hani hastanede yatarken, daha doğrusu yatırılırken birtakım özel “ziyaretçileri” olurdu. Gelirlerdi, Mehmet Haberal Bey’le her konuda teati yapıp giderlerdi. Şanslı bir sanıktı aynı zamanda...)

Kıpırdarsa ölecek denilen adam, tahliye edilirken çivi gibiydi.

Sedyeyle girmişti...

Zıpkın gibi çıktı...

Deniyor ki, Mehmet Haberal “özellikle” kurtarıldı.

Bilemem...

Müddei, iddiasını ispatlamakla yükümlüdür.

Fakat, bana da biraz tuhaf geldi bu tahliye kararı...

Madem az cezayla kurtaracaktı (ne kadar ceza alacağını hakim ve savcılar “karine yoluyla” tahmin edebilirlerdi), neden daha önceden tahliye edilmedi?

Tuhaf, evet...

İster misiniz karara itiraz edilsin?

Olur mu, olur...

Bir rivayete göre savcılar harekete geçmişler, Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’a verilen cezalara itiraz etmişler. (Muhtemeldir ki birinin cezası az, birinin cezası çok bulundu. Ya da Balbay’a da tahliye yolu açılacak. Bilmiyorum... Bekleyelim, görelim.)

Savcılar Haberal’ı tekrar içeri almak istiyorlarsa, geç kaldılar bence.

Haberal Bey gider, Meclis’te yeminini eder, yasama faaliyetinin bir parçası olur.

Kimse kılına dokunamaz.

Seçilip seçilip gelir, “dokunulmazlığını” devam ettirir.

Kimse de onu Meclis’ten çıkaramaz.

Neyse...

Haberal Bey, tahliye edilir edilmez, ayağının tozuyla CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na gitti, ona “teşekkürlerini” sundu... (Bence ilk teşekkür ziyaretini Güniz Sokağa yapmalıydı. Hakkaniyete uygun olurdu. Çünkü Haberal, Süleyman Demirel’in CHP’ye yolladığı sağcıların başında geliyordu... Merkez sağ ve merkez sol CHP çatısı altında birleşecek, AK Parti’nin oyları yüzde 30’ların altına düşecekti. Hesap buydu. Hesap tutmayınca Haberal ve “CHP’ye oy kazandıracağı düşünülen sağcılar” elde şiştiler.)

İkili bir süre baş başa görüşmüşler.

Bir saat kadar...

Haberal Bey’e göre bu sadece bir teşekkür ziyareti... Başka da bir şey değil. “Milletvekili adayı gösterildiğim zaman kendileri ile görüşememiştim. Dün çıktım, bugün de genel merkezde kendisini ziyaret ettim. Hepsi bu kadar...” diyor.

Hepsi bu kadar mı?

Mutlaka örgüt deneyimlerini de aktarmıştır Kemal Bey’e...

Belki adres filan vermiştir. “Nerede bu Ergenekon örgütü? Adres verin de gidip üye olayım diyordunuz ya... İşte buradayım Kemal Bey, karşınızdayım” demiştir.

Şaka yapıyorum Mehmet Bey, hemen alınmayın.

İyi ki bu ziyareti gerçekleştirdiniz.

Mutlaka “seçim stratejileri” üzerine fikir teatisinde bulunmuşsunuzdur.

Bu konuda engin deneyime sahip olduğunuzu biliyoruz.

Bir adamınız (Nahit Duru) vaktiyle, sahibi bulunduğunuz televizyon kanalında şöyle bir itirafta bulunmuştu: “Mehmet Haberal diyor ki, Tayyip’e kaybettirmek için ne puştluk biliyorsan yap...”

Belki de yeni dönemde yapılacakları konuştunuz.

Önümüzde bir yerel, bir genel, bir de cumhurbaşkanlığı seçimi var.

Takvim sıkışık sizin anlayacağınız.

Bu sıkışıklıkta, “Tayyip Erdoğan’a kaybettirecek” yeni atraksiyonlar lazım.

Malum, sahne “Gezi parkı eylemleriyle” açılmıştı.

Sizden ve adamlarınızdan “yaratıcı katkılar” bekliyoruz.