Aydýn bey.
Son “Yayýn Ýlkeleri Kurulu”nuzda yaptýðýnýz konuþmada demiþsiniz ki;
“Biz baðýmsýz ve tarafsýz yayýncýlýk yapan bir medya grubuyuz... Hiçbir siyasi parti ile baðýmýz yok... Tek sorumluluðumuz, okuyucu ve izleyicilere karþý...
Tüm partilere eþit mesafede duralým... Kararý seçmenlerin hür iradesi verecek... Kimse bu iradeye gölge düþürmesin... Biz demokrasiye baðlýyýz... Demokrasi olmadan özgür medya olamaz... Özgür medya olmadan da demokrasi olmaz... Dürüst ve objektif yayýncýlýk çizgimizden sapmamaya özen gösteriyoruz...”
Konuþan siz olmasanýz bu açýklamadan “Doðan Medya”nýn kastedildiðini anlamayacaktýk.
Aydýn bey,
79 yaþýndasýnýz. Saçýnýz aðarmýþ, býraksanýz sakalýnýz da öyle olacak. Ortada bu kadar “malzeme” varken, bu yaþta bu cümleleri kuran bir insan, yalan söylemiyorsa iki ihtimal vardýr. Ya hastadýr, ya da kandýrýlmýþtýr.
Saðlýðýnýz gayet yerinde göründüðüne göre, üzgünüm ama yöneticileriniz sizi kandýrýyor. Neden mi? Bakýn, medya sektörüne 1979’da Milliyet’i alarak girdiniz ama esas sýçrayýþýnýz 1994 yýlýnda aldýðýnýz Hürriyet’le oldu.
Nasýl bir gazete satýn aldýðýnýzý, nasýl bir mirasý devraldýðýnýzý gayet iyi biliyordunuz. O Hürriyet ki, 60 darbesini “kibar bir inkýlap” baþlýðýyla karþýlamýþ, halkýn “sokaklarda büyük coþkuyla devrimi kutladýðý”ný haberleþtirmiþ, eski yazarýnýz Yýlmaz Özdil’in Soma’da ölenler için kullandýðý “müstehak” kelimesini, darbeyi meþrulaþtýrmak için 1960’ta kullanmýþtý. 12 Eylül darbesinde de, her darbe giriþiminde de benzer tutum sergiledi Hürriyet.
Siz o dönemlerden çok sonra aldýnýz þimdiki Hürriyet’i. Diyebilirsiniz ki “Darbeye ben alkýþ tutmadým, 60’lý, 70’li, 80’li yýllardaki sahibine sorun”. Haklýsýnýz. Görünürde “sahibi” siz oldunuz. Ama zihniyet deðiþmedi. Çünkü deðiþtirilmesi teklif dahi edilemezdi. 28 Þubat’ý hatýrlayýn. Siz satýn aldýktan sonra Hürriyet’te hiçbir þeyin deðiþmediðinin açýk delili manþetlerinizdi.
Ýþte bazýlarý;
“Askerden RP’ye þok suçlamalar”
“Bu defa iþi silahsýz kuvvetler yapsýn”
“Ya uy Ya çekil”
“Aynen imzaladý”
“Beceremediniz býrakýn”
“Hükümet hemen bitmeli”
“Gitti Gidiyor”
“Gerekirse Silah bile kullanýrýz”
“Ettiðini buldu”
Bunlarýn hepsi sahibi olduðunuz Hürriyet Gazetesi’nin dijital arþivlerinde mevcut. Yalan söylemediðinize göre yöneticileriniz size göstermemiþ demek ki.
Ak Parti’nin kurulduðu yýllarda gazeteniz Erdoðan’ý “Muhtar Bile olamaz” sandý. Medyanýzýn deðil, halkýn seçtiði hükümeti düþürmek, çalýþamaz hale getirmek için gazeteniz her türlü numarayý çevirdi. Gezi olaylarýnda tank paletleriyle halkýn ezildiðini, helikopterlerden kimyasallar atýldýðýný, “hükümet ha düþtü ha düþecek” diyen köþecilerinizin varlýðýndan da haberdar deðildiniz. Yalan söylemiyorsanýz, yöneticileriniz söylememiþtir yine.
Aydýn bey,
Konuþmalarýnýzdan medyanýzýn manþetleriyle, þehit edilen savcýmýza yaptýklarýndan ve ülkenin seçilmiþ cumhurbaþkanýna “idam” göndermeli baþlýklarýndan haberdar olduðunuz anlaþýlýyor. “Ne var caným savcý için özür diledik iþte” türünden sözleriniz, iþin vahametini anlamadýðýnýzý gösteriyor.
Aydýn bey,
79 yaþýndasýnýz. Yalan söylemiyorsanýz, “Demokratýz, her partiye eþit mesafedeyiz, baðýmsýzýz, tarafsýzýz” diyorsanýz sizin için hala onurlu bir çýkýþ mevcut.
Bu ülkenin seçilmiþlerinin derdi Siz deðilsiniz. Medyanýzýn esas sahibi.
Siz aradan çekilin.
Çekilin ki hükümetler devirip hükümetler kuracaklarýný sanan o güçlerle gerçek anlamda hesaplaþýlsýn.
Tabi yalan söylemiyorsanýz.