Sizin Abdülkadir’iniz de az deðil hani!

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Abdülkadir Selvi hakkýnda sarf ettiði biçimsiz söz, kötü gazeteci cümlesiyle söylersek, “gündeme bomba gibi düþtü...”

Önce Selvi’nin tepkisini okuduk.

Mahkemeye gideceðini, Devlet Bey’le yargý önünde hesaplaþacaðýný söylüyor.

Hakkýdýr.

Ben de olsam öyle yapardým. Hakkýmý mahkemede arardým. Kalemimle üstesinden gelemeyeceðimi düþünüyorsam, dava açar, muhataplarýmý daha ölçülü olmaya zorlardým.

Hayýr, o “biçimsiz söz”ü ve o sözün ne anlama geldiðini tekrarlamayacaðým.

Bunu tekrarlamak da, en az o “biçimsiz söz”ün çaðrýþtýrdýklarý kadar nahoþ. Meraklýsý, gazetemiz yazarlarýndan Ahmet Taþgetiren’in dünkü yazýsýna bakabilir. Ahmet aðabeyimiz, orada, o biçimsiz sözün ne anlama geldiðini (ve niçin nahoþ sayýlmasý gerektiðini) anlatýyor.

Selvi, tepki yazýsýnda, ayrýca, “þehit olmuþ dedeleri”yle ilgili detaylar sundu.

Herhalde o biçimsiz söz ve çaðrýþtýrdýklarý karþýsýnda kendisini bazý þeyleri “ispatla yükümlü” saydý.

Buna lüzum olduðunu düþünmüyorum ama ortada “incinmiþ” rakik bir kalp var. Telaþýný (refleksini) doðal (ve insani bir hal) olarak görmeliyiz.

Giriþte, “gündeme bomba gibi düþtü” ifadesini kullanmýþtým.

O biçimsiz söz gündeme bomba gibi düþtü, çünkü birçok kalem, birçok sosyal medya kullanýcýsý, Selvi’ye destek çýkan, Bahçeli’yi kýnayan açýklamalar yaptýlar, yazýlar yazdýlar...

Gazetemiz yazarlarýndan Ahmet Taþgetiren de, hoþ bir yazýyla Selvi’ye desteklerini sundu. Ýtiraz edecekler için de, peþinen þu açýklamayý yaptý: “Belki de içinizden geçiyordur: Abdülkadir Selvi senin neyin olur ki, ona böylesine sahip çýkýyorsun? Cevabý çok kýsa: ‘Ýnsan kardeþim’ olur sadece. Ve tepkim ‘haysiyet cellatlýðý’ný, ‘bel altý vuruþlar’ý hiç kimse için olaðan kabul etmemekle ilgili...”

En az Selvi kadar rakik bir kalp olan Ahmet aðabeyimizin gösterdiði hassasiyeti, “doðru” ve “olmasý gereken” bir tavýr olarak görüyorum.

Keþke hepimiz, her konuda ayný hassasiyeti göstersek, gösterebilsek. Haysiyet cellatlarýnýn saldýrýsýna uðrayan, bel altý vuruþlara muhatap olan bütün “insan kardeþlerimize” gereðince sahip çýkabilsek.

Bir “haysiyet celladý”, bundan bir süre önce, çalýþtýðýmýz medya grubunun patronu Ethem Sancak’la ilgili, biçimsiz ve terbiyesizce ithamlarda bulundu. Sancak’ýn davayý satacaðýný, ilk fýrsatta býrakýp kaçacaðýný yazdý.

 “Niye böyle yapýyorsun, yakýþýyor mu sana bel altý vuruþ?” diyenlere de, “Ben kendimi Hazreti Ömer’in kýlýcý gibi görüyorum, kýlýcýmla düzeltiyorum” anlamýna gelebilecek bol “þarlamalý” bir cevap verdi.

Bu haysiyet celladýnýn ismi Abdülkadir Selvi’ydi.

Ethem Sancak davayý satmadý, kýlýçla düzeltilecek faullü bir davranýþta bulunmadý ama býrakýp kaçan Abdülkadir Selvi’nin kendisi oldu. Öyle bir kaçtý ki, arkasýna bile bakmadý...

Þimdi bol sýfýrlý maaþla çalýþtýðý Hürriyet gazetesinde “davayý sattý” dedirtecek düþüklükte yazýlar yazýyor ve yüzü hiç kýzarmýyor. Kimse de çýkýp, “Ethem Sancak da benim insan kardeþim olur, üstelik davayý satmadý, býrakýp kaçmadý, bu sözler Abdülkadir Selvi’ye yakýþmadý” demedi, demiyor.

Haysiyet celladý Abdülkadir bununla kalmadý.

Hemen arkasýndan bu satýrlarýn yazarýna sardýrdý.

Önce, “nezahet”le yaklaþan bir yazýma “hakaret”le cevap verdi. Sonra da, yaptýðý terbiyesizliði “þerefsizlikle” taçlandýrarak, telif pazarlýðý yapmak için Cumhurbaþkaný’nýn ve Baþbakan’ýn uçaðýna bindiðimi yazdý.

O tarihe kadar hiçbir geziye katýlmamýþtým oysa.

Bir kez bile uçaða binmemiþtim.

Hiçbir siyasiyle, hiçbir “özel toplantý”da bir araya gelmemiþtim.

Bu terbiyesizliði yüzüne vurduðum ve kendisini ispata davet ettiðim halde, “haysiyet celladý” Abdülkadir hiçbir þey olmamýþ gibi sýrýtmaya ve “aðlak” televizyon konuþmalarý yapmaya devam etti.

Hayýr, “Neden bir insan kardeþim çýkýp beni savunmadý?” demiyorum. Elimde kalemim var. Kendimi savunacak pozisyondayým çok þükür. Kaldý ki, iki gazeteci arasýndaki tartýþmaya bir “üçüncü kiþi”nin dâhil olmasý beklenmemeli. Ben beklemem.

Þunu demeye çalýþýyorum:

Kendisine yönelik sözler karþýsýnda incinen/incinme hakkýný kullanan, bir “dayanýþma çemberi”ne alýnacak kadar talihli, baþkalarýný incitmekten çekinmeyen “rakik kalp” Abdülkadir de sütten çýkma ak kaþýk deðildir.

Çirkin ve pespaye bir insandýr!

Savunun ama bu gerçeði de bilin!