Sizin sevdiðiniz AK Parti’yi FETÖ de çok seviyordu

Fehmi abiyi (Fehmi Koru’yu) severim. Ustamýzdýr, büyüðümüzdür. Birikimli ve tecrübeli bir gazetecidir. Mesleðimizin de duayen isimlerindendir. Saygýsýzlýk olarak addetmesini istemem ama bu kadar meslekî birikim ve tecrübesine raðmen, bugüne kadar hiçbir “öngörüsünü” tutturamamýþtýr. 

Bu girizgâh þunun için: 

Fehmi abi, seçim sonuçlarýný, “AK Parti seçmeni, gidecek yer arýyor” diye deðerlendirmiþ. 

Diyor ki (özetle), “Kaçacak yer arayan AK Parti seçmeni, Ekrem Ýmamoðlu ve Mansur Yavaþ’a gidiyorsa, yeni kurulacak partiye niçin gitmesin?”

Bir görüþü daha var Fehmi abinin: 

Buyuruyor ki, “Kaybeden AK Parti deðil, onun 2019 versiyonudur... Seçmen beþ büyük kentte o AK Parti’ye ‘Dur bakalým’demiþ oldu...”

Buradan yola çýkarak þu soruyu sorabiliriz: 

Fehmi abinin sevdiði AK Parti hangisi acaba? 

Soruyoruz ve cevabý yine kendisinden alýyoruz: “AK Parti 2000 günümüze gelip ‘AK Parti 2019’ olduðunda arada bir þeyler kaybetti; iþte o kaybettikleri bu seçimde sandýða da kayýp olarak yansýmýþ bulunuyor. (….) Kaybolan aslýnda AK Parti’nin 2000 ruhudur. (….) Hak ve özgürlükleri geniþletme iddiasýnýn sahibiydi o AK Parti, yalnýz ekonomik istikrarý deðil siyasi dengeleri de çaðdaþ deðerler ýþýðýnda kurma amacýyla yola çýkan bir kadronun ürünüydü. ‘Ortak akýl’ ile oluþan bir politik çizginin temsilcisiydi. Bugünkü AK Parti o AK Parti midir?”

Fehmi abi bu düþüncesinde yalnýz deðil. 

Davutçu medyadan arkadaþlar da o eski AK Parti’yi özleyip duruyorlar. Hatta ikide bir, “AK Parti fabrika ayarlarýna dönmelidir” diyerek, Fehmi abinin sevdiði o “ruh”a perestiþ ediyorlar. 

Ýlginçtir, “Fetullah kapatmasý” liberaller de o AK Parti’yi çok seviyor ve özlüyor... 

Evet, “eski AK Parti” (trenden atlamalar baþlamadan önce), Fehmi abinin ifadesiyle “hak ve özgürlükleri geniþletme” konusunda iddia sahibiydi, “reform” niyetleri ve hevesleri taþýyordu ama bunlar “akim” býraktýrýlmýþtý. 

Bilakis AK Parti, “reform” sayýlabilecek düzenlemeleri 2011’den sonra (“fabrika ayarlarý” tesmiye edilen halden çýktýktan sonra), yani kimi liberaller ve Fetullahçýlar nezdinde “özlenmeyecek parti” haline geldikten sonra gerçekleþtirdi.  

Ýnanç ve düþünce özgürlüðü 2011’den sonra saðlanabildi.  

Baþýmýza tebelleþ olmuþ “vesayet kurumlarý”, 2011’den sonra etkisiz hale getirilebildi.  

IMF’yle iþimiz 2011’den sonra bitti.  

Birtakým yasaklar (“Kürtçe yasaðý” da buna dâhildir) 2011’den sonra kaldýrýldý.  

Ýç Hizmet Yasasý, 2011’den sonra deðiþtirildi.  

Devletin kýlcallarýna sýzmýþ FETÖ, “cürümleriyle” birlikte 2011’den sonra fark edildi ve “tasfiyeler” bu dönemden sonra baþlatýldý.  

El konulmuþ azýnlýk mallarý 2011’den sonra sahiplerine iade edildi.  

Hülasa, 2011 yýlýna kadar, biraz da zorunluluktan (çünkü geleneksel vesayet odaklarý ve darbe cuntalarý sürekli müdahale tehdidinde bulunuyordu) AB’yi arkasýna alarak ortada top çeviren AK Parti, asýl “reformcu” kimliðine 2011’den sonra kavuþtu. Ve “hedef” haline geldi.  

En pespaye AK Parti eleþtirileri, “diktatör” kampanyalarý, Gezi’ler, 7 Þubat’lar, MÝT TIR’larý operasyonlarý, “Türkiye DEAÞ’a silah gönderiyor” tezviratlarý, 17/25 Aralýk’lar, 15 Temmuz’lar, AK Parti gerçek anlamda “reforma” yöneldiði ve baðýmsýz bir ülke gibi davranmaya baþladýðý (savunmasýný güçlendirdiði, büyük altyapý projelerini hayata geçirdiði) için devreye sokuldu.  

Fehmi abi, “iradesiz” ve “teslimiyetçi” AK Parti ruhunu mu özlüyor? 

Bazý arkadaþlar bu “ruh”a mý perestiþ ediyor?