CHP’nin düzenlediði Suriye Konferansý’yla ilgili yapýlan en hafif deðerlendirme, SKANDAL:
Ortada öyle bir eylem var ki, skandal “hafif” kalýyor.
Hayýr, konferansa davet edilen YPG’lilerden söz etmiyorum.
Mesele, konferans boyunca CHP’lilerin takýndýðý tavýr ve dile getirdiði düþünceler...
Hele Kemal Kýlýçdaroðlu’nun yaptýðý konuþma...
Kýlýçdaroðlu’na göre YPG’liler “barýþ gücü...”
Bunu “alenen” söylemiyor...
Demeye getiriyor...
Demeye getirdiði birçok konuda, biricik suçlu Türkiye... Sanki Türkiye Cumhuriyeti devleti Suriye’yi iþgal etmiþ de, orada tesis edilmeye çalýþýlan “barýþ düzeni”ni engelliyormuþ gibi...
Þu ifade aynen CHP’lilere ait: Türkiye, Suriye’deki barýþ düzenini engelleyen yegâne suçlu ülke.
Terör örgütü YPG’ye 50 bin TIR silah gönderen ve terör devletinin altyapýsýný hazýrlayan ABD’ye ses yok...
Suriye’nin birçok bölgesinde üs edinen Rusya’ya ses yok...
Ýran’ýn mezhep asabiyetiyle yaptýðý provokasyonlara ses yok.
1 milyon Suriyeliyi öldüren, 10 milyonunu evsiz ve vatansýz býrakan katil Esed’e ses yok.
Tek suçlu Türkiye...
Ýþin vahim tarafý þu: Kýlýçdaroðlu, tarz-ý siyasetini (ve düþüncelerini), CHP’nin “Kemalist” bilinen tabanýna da kabul ettirmiþ durumda.
Ki, Kýlýçdaroðlu’nun varlýk sebebi budur.
Bütün o “kaset provokasyonu”nun amacý, CHP’yi, düþünce ekseninde koparmaktý.
Kýlýçdaroðlu bunu baþardý.
Bir konuþmasýnda, Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn, “Ýstanbul’a ihanet ettik” açýklamasýndan yola çýkarak þöyle demiþti: “Hainler bu ülkeyi yönetemez...”
Bunu, elinde tuzluk, ülkesine yönelik ihanet giriþimlerinin peþinden depara kalkan bir kiþi söylüyor.
Fetullah “ayaða kalk” demiþti, bunlar koþuyor.
Bu beyefendi, o koltuða nasýl ve hangi tertiple kurulduðunun hesabýný henüz vermedi.
Bütün bir genel baþkanlýk dönemini “meþru” hükümeti suçlayarak; “kumpas”larýn, FETÖ operasyonlarýnýn, örtülü-örtüsüz darbe giriþimlerinin, dinleme skandallarýnýn sorumluluðunu siyaset kurumuna yýkarak geçirdi ama bu iþlerde parmaðý bulunan örgüte tek laf söylemedi.
Manidardýr...
Kendisine “genel baþkanlýk” olarak dönen kaset kumpasýný hiç kurcalamamasý, vakti zamanýnda konu hakkýnda soruþturma baþlatan Cumhuriyet Savcýsýný “Bu savcý CHP’yi karýþtýrmak istiyor” diye suçlamasý da manidardýr.
Bir danýþmaný (Fatih Gürsul) FETÖ’cü çýktý. Hüküm giydi ve þu an cezaevinde.
Bu konudaki suskunluðu da manidardýr.
FETÖ kumpaslarý sorulduðunda, “Elimde bilgi ve belge olmadan deðerlendirme yapmam doðru olmaz” cevabýný veren bu beyefendi, elinde belge ve bilgi olmadan siyasi muarýzlarýný en aþaðýlýk fiillerle suçlayabiliyor.
FETÖ konusundaki suskunluðunu “eylem”le taçlandýran bir kiþiden söz ediyoruz.
Mesela, FETÖ tapesi yayýnlamak için kurulmuþ “çakma sol gazeteye” destek vermiþti. (O gazetenin toplantýsýna da katýlmýþ mýydý? Bunun cevabýný Eren Erdem verecek.)
Bir süre sonra da (maksat hasýl olup gazete kapatýlýnca da) o gazetenin kurucusunu CHP listesinden Meclis’e sokmuþtu.
Bir aralar, elinde FETÖ tapesiyle dolaþýyordu. Siyasetini, FETÖ’den temin edilmiþ “kirli malzeme” üzerine kurmuþtu.
Hem ahlaken, hem kanunen suç olan fiillerin failiydi.
Darbe gecesi “tanklara selam çakarak” soluðu güvenli bir evde aldý ve netice belli oluncaya kadar ortalarda görünmedi. Darbe bastýrýldýktan sonra da Yenikapý’ya koþup direniþten “pay” istedi... Sonra da, aldýðý sufle üzerine, “kontrollü darbe” yalanýna sarýldý. Hiç utanmadý.
Ýþte bu adam, YPG’yle kol kola girmiþ, Suriye’deki kaostan sadece Türkiye’yi sorumlu tutuyor.
Hakikaten manidar!