Ýþin garip tarafý, hatayý yapan Durica; santradan sonra geliþen ilk rakip ataðýnda gene benzer bir hata yaptý ama; bu kez can yakmasý önlendi. Bir-kaç dakika içinde, benzer iki hatanýn ayný futbolcudan çýkmasý, kolay görülür bir sahne deðildir. Ve iþin tuhafý, hayra alamet de deðildir... Zaten az sonra, kendi kalelerine gol attýlar. Maçý durdurup kurþun döktürmek isteseler, bu talebi o kadar da garip karþýlamazdým. Çünkü devre 3-0 bitti.
***
Yusuf Yazýcý, bu takýmýn Geç Yýldýzý’ydý... Sonra pat diye Abdülkadir Ömür ortaya çýkýnca, temel ilgi odaðý olmaktan biraz uzaklaþtý. Olcay Þahan’ýn geliþiyle birlikte de, hafif bir ilgi kaybýna zaten uðramýþtý. Bu iki geliþme, Yusuf’un yeteneðine elbette zincir vurmadý ama; çocuðun coþkusuna kireç tozu kattý.
Trabzonspor’u þok/derin/acý sona götüren þey; çok kötü olduðu için deðildi. Bence iyi niyetle, hatta hýrsla mücadele ediyordu. Ama dediðim gibi; beklenmedik bir anda
geriye düþmeleri, oyun þablonlarýný olumsuz etkiledi. Sinirlenerek ve rakibe sert girerek oynamak; planladýklarý bir þey deðildi. Proje dýþýna çýktýlar. Yoksa bu kadar aðýr sonuca “Oh olsun” dedirtecek futbol yoksunu deðillerdi. Daðýldýlar.
***
Bunu söylerken, Akhisar’ýn anasýnýn ak sütü gibi helal olan galibiyetine gölge düþürmeyelim... Efendilik ve soðukkanlýlýk içeren, fýrsatlarý doðru deðerlendiren, stratejik saha parsellemesi adeta kadastrodan onaylý olan Akhisar; þansýyla deðil, Total Futbol’un ince örnekleriyle baþarýlý oldu. Tebrikler!