Fenerbahçe ligimizin flaþ takýmlarýndan olan Karabük’ü kendi evinde kabullenirken farklý bir skora da imza attý. Biz yorumcular, köþe yazarlarý farklý kazanýlan maçtan hemen sonra “skora aldamayýn” gibi baþlýklar atarýz. Ben bu maçta skora aldanmýyorum kardeþim. Rakibine 5 gol atmýþ bir takýmýn skoruna niye aldanayým ki? Üstelik
Fenerbahçe’nin takým olarak Karabük karþýsýnda nasýl bir sonuç alacaðý merakla bekleniyordu. Atýlan bu kadar golden sonra meraklarýný herkes gidermiþ oldu zannediyorum. Fenerbahçe’nin penaltýdan kazandýðý golde Volkan Þen’in baþarýsýný kutluyorum. Van Persie’nin penaltýdan ilk Fener golünde skorun habercisi olduðunu zannediyorum. Yalnýz bu penaltý kararý da bana göre biraz tartýþmalýydý. Oyunun tam dengelendiði bir dönemde Ceyhun ikinci sarýdan kýrmýzý gördü. Geri kalan 60 dakikada Fenerbahçe takým olarak bu þansýný o kadar iyi deðerlendirdi ki, gollerini rakip kale Karabük’e leblebi gibi atan oldu. Skrtel’in hücum desteðini, Volkan Þen ikinci gol pasýyla ilk yarý bitiminde skoru ikileyerek noktalamýþ oldu.
Fenerbahçe’nin kanat akýnlarý devam ederken, Þener’in getirip Van Persie’ye “al at” pasýyla üçüncü , Volkan Þen’in birleþtirdiði pasla Lens’le beþinci gol geldi. Aatýf’a ayrý bir parantez açýyorum. Kendi yarý alanýndan alýp götürdüðü topla tek baþýna dördüncü golü kaydederken hem psikolojik baskýdan hem ilerisinde oynanacak maçlar için Advocaat’a mesaj vermiþ oldu. Dünlere kadar bu futbolcu býrakýn ilk 11’de görev almayý, 18’e bile giremeyip tribünde oturtulurken, hatýrlara gelip görevlendirilmesine de attýðý golle karþýlýk vermiþ oldu.