2013 yýlýnýn Ekim ayýydý... O dönem Baþbakan olan Erdoðan’ýn bir toplantýsýna katýlmýþtým. ABD ile Suriye’nin kuzeyine iliþkin gerilimin henüz patlak vermediði, çok erken günlerdi. Erdoðan “Bunlar Suriye’nin kuzeyinde bir terör devleti kurmak istiyorlar ancak izin vermeyeceðiz” demiþti. O gün bu ifadeyi not aldýðýmý ve altýný karaladýðýmý hatýrlýyorum.
Hikayenin daha sonra nasýl geliþtiðini biliyorsunuz. ABD, bölgede attýðý adýmlarla terör örgütünü devletleþtirme yoluna gitti. Eðitim verdi, silah-mühimmat yardýmý yaptý. Daha önemlisi… Terör örgütünü meþrulaþtýrmaya, kirli bir yüze, kahraman maskesi takmaya çalýþtý.
Ankara ise “Türkler YPG isminden rahatsýz oluyordu, biz de SDG adýný koyduk. Araya demokratik ifadesini karýþtýrmak zekiceydi” þýmarýklýklarýna, örgüte giden 30 bin TIR silaha, teröristlerle verilen kucak kucaða fotoðraflara teenni ve sabýr ile yaklaþtý. Sabýr “Ben bin yýldýr buradayým. Sel gider, kum kalýr” özgüveninden kaynaklanýyordu. Tarih bilinci, köklü devlet geleneði Ankara’yý haklý çýkardý.
***
Bugün, Ankara’nýn oluþturduðu uzun vadeli terör koridorunu kýrma stratejisinin meyvelerini topluyoruz. Önce yurt içinde, sonra Irak’ýn kuzeyinde, eþzamanlý olarak El Bab, Cerablus, Afrin’de yürütülen süreç Fýrat’ýn doðusunda atýlan Barýþ Pýnarý Harekatý’yla taçlandý. Her þey adým adým planlanmýþtý. Ve hayata geçirildi.
Dananýn kuyruðu ABD’nin kontrolündeki Fýrat’ýn doðusunda kopacaktý. ABD askerleriyle karþý karþýya gelme riski, yaptýrým tehditleri, “Ekonominizi bitiririz” çýkýþlarý... Biz mikrofonlara yapýlan açýklamalarý ya da Trump’ýn attýðý twitleri biliyoruz. Bunlarýn hepsi müzakere sürecinin bir parçasýydý. Ankara bugünün yanýtýný 2017’nin Aralýk ayýnda yapýlan bir gizli toplantýda vermiþti. “O bölge sizin için dünyanýn herhangi bir yeri. Ancak bizim için deðil. Siz belki savaþmazsýnýz. Ancak biz savaþýrýz.”
Ýþ son tahlilde sahada bitiyor. Ankara bütün riskleri alarak Barýþ Pýnarý operasyonunu baþlattý ve bütün tablo ters yüz oldu. ABD, Türkiye ile anlaþmak zorunda kaldý. Tel Abyad-Resulayn arasýndaki geniþ bölge, terör koridorunu ortadan ikiye böldü. Bu bölgenin Türkiye’nin kontrolünde olacaðý ABD ve Rusya ile kayýt altýna alýndý.
Daha sonra Putin ile Soçi zirvesi yapýldý. Erdoðan ve Putin tarihi bir anlaþmaya imza attý. Anlaþmanýn detaylarýný gazetemizin sütunlarýnda okudunuz. Biz sonuçlarýný özetleyelim:
Terör koridoru tarihin çöplüðüne atýlmýþtýr. Türkiye sýnýrlarýný güvence altýna almýþtýr. Barýþ Pýnarý bölgesi hem ABD hem de Rusya ile anlaþmaya baðlanarak kontrol altýnda tutulmuþtur. Kontrol altýndaki bölgeler mültecilerin gönüllü dönüþü için kullanýlacaktýr. Barzani’nin referandum giriþimine karþý çýkarak Irak’ýn toprak bütünlüðünü saðlayan Türkiye, Suriye’nin de toprak bütünlüðünü garanti eden baþat oyuncu olmuþtur.
***
Suriye’nin geleceðinin þekilleneceði anayasa süreci baþlarken Türkiye ve Rusya belirleyici unsurlar olarak öne çýkmýþtýr. Süreçte ABD ve Ýran etkisi zayýflamýþtýr. Operasyon ve anlaþmalar, Türkiye’ye uluslararasý baskýyý azaltmýþtýr. ABD ile iliþkiler bu süreçten negatif etkilenmeyecektir. Washington’da “Türkiye müttefikimiz” sesleri daha gür çýkmaktadýr. Türkiye’nin F-35 projesine yeniden davet edilmesi beklenmektedir. Bu bir analiz deðil bilgidir.
Madalyonun öteki yüzünde... ABD’nin çekilmesiyle Rusya, Suriye’deki etkisini artýrmýþtýr. Rejim, alanýný geniþletecektir. Peki, güneye itilen terör örgütü unsurlarý? ABD’nin, Ýsrail’in güvenliðini saðlamak için, petrol finansmanlý bir yapýlanmaya gitmek istediði öngörülüyor. Orada PKK/YPG üzerinde ikinci bir oyun kurulacaktýr. Onun detaylarýný da haftaya konuþalým.