Sokak çaðrýlarý... Açlýk grevleri... Ve ‘bazý’ tesadüfler

Elliot Ackerman’ýn dikkatimi çekmesinin nedeni, 16 Nisan referandumundan az önce, 29 Mart 2017’de Foreign Policy dergisine yazdýðý yazýnýn baþlýðý oldu: Türkiye, kendini NATO demokrasisi gibi maskeleyen bir diktatörlüktür...

Yazý, baþlýðýndaki iddia kadar önemli deðil, bildiðimiz, Türkiye’deki geliþmelere belli bir açýdan bakan fikirlerle yüklü. 7 Haziran 2015 seçimi sonrasýnda yaþanýlan geliþmelere, özellikle de PKK’nýn þehir savaþý ilanýna karþý yürüttüðümüz kararlý mücadeleye odaklanmýþ yapýda. Ackerman’ýn sözlüðünde PKK terör örgütü yok, zaten Türk askeri de Kürtler’le toplu halde savaþ halinde!..

Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn 2009’da Davos’ta Ýsrail Cumhurbaþkaný Peres’e “one minute” dediði andan itibaren devreye giren o muazzam propaganda/algý operasyonu mekanizmalarýnýn sýradan bir uzantýsýndan ibaret...

Ama ayný yazarýn The New Yorkera, 15 Temmuz ihanet giriþiminin henüz dumaný tüterken, yalnýz bir gün sonrasýnda yazdýðý yazýnýn baþlýðý farklý bir ipucu: Atatürk, Erdoðan’a karþý: Türkiye’nin uzun mücadelesi...

Yazýyý uzun anlatmama gerek yok, ordunun geleneksel “laik” hassasiyetinden yola çýkan ve Erdoðan’ý muhafazakâr kimliði ile hedefe oturtan kimlik taþýyor, eðer The New Yorker gibi kaliteli bir yayýn organýnýn okurlarý, 15 Temmuz’u bu yazýdan anlamaya çalýþtýlarsa, fena halde aldatýlmýþlýk hissini yaþýyor olmalýlar.

Serüveni dolu bir yazar

Ýþ böyle olunca, tüm CV’lerinde “Ýstanbul’da yaþýyor, esas olarak Irak-Suriye’deki geliþmeleri izleyen bir gazeteci/yazar” olarak adlandýrýlan Ackerman’a biraz daha yakýndan bakmak gerekiyor.

1980 doðumlu genç adam, yaþamýnýn baþlangýç öyküsünü askeri serüvenlere yaslamýþ. Ýyi bir Amerikan Deniz Piyadesi, özellikle Afganistan ve Irak operasyonlarýnda görev almýþ, bu bölgelerdeki savaþa tam 5 tur katýlmýþ. Gösterdiði kahramanlýklar nedeniyle Gümüþ Yýldýz baþta üç çok özel madalyayý göðsüne takmayý baþarmýþ. Irak’ýn iþgalinde yaþanýlan efsanevi (ve bir o kadar kanlý ve sivil kayýplarý açýsýndan da üstü örtülen) Felluce çatýþmalarýnda bulunmuþ.

Bu vatansever baþarýlarý onu, Amerikan Merkezi Haberalma Teþkilatý CIA’nýn Özel Harekatlar Birimi’ne kadar taþýmýþ.

Bunlar açýk istihbarat, CV’sinde yazýyor. Esquire dergisi için Felluce çatýþmalarýnýn 10’uncu yýlýnda ayný kente gidip bir eski savaþçý olarak izlenimlerini yazmasýyla dikkat çekmiþ, eleþtirmenlerden iyi not alan “Geçiþ Noktasýndaki Karanlýk” isimli yine Suriye-Irak’ta yaþanýlanlara dayanan bir romaný da var.

'Pasif direniþin' ayak izleri

Elliot Ackerman’ýn bu hayli yüklü yaþam yürüyüþünün baþlangýç noktasýndaki isim dikkat çekici: Babasý, Dr. Peter Ackerman. Bir iþadamý ama siyasi aktivist kimliðiyle tanýnan bir isim. Uzmanlýk alaný: Pasif direniþ.

Þiddet içermeyen çatýþma/direniþ konusunda uzman bir kuruluþun, “International Center on Nonviolent Conflict”  (ICNC)’nin kurucusu. Kuruluþ, dünyadaki diktatörlüklerin, Hindistan’ýn kurucu babasý Gandi gibi þiddet içermeyen geniþ toplumsal destekli pasif direniþ ile yýkýlabileceðini savunuyor. Fikir babalýðýný Gene Sharp’ýn yaptýðý ama Peter Ackerman’ýn da gerek kitaplarý, gerek belgeselleriyle hayli güçlendirdiði bir oluþum, kaynaklar, Amerikan devletiyle “eþgüdümlü” bir yapýlanma olduðunu da söylüyor.

ICNC,Sýrp diktatör Miloþeviç’e karþý silahsýz halk direniþinin örgütlenmesinde, Mýsýr’daki tüm geliþmelerde payý olan bir kuruluþ... Uzatmayalým, bu tür kuruluþlarýn kimliklerini artýk tanýyoruz, ABD’nin dýþ politikasýnýn uzantýsýnda “görev alan” günü geldiðinde demokrasi ve insan haklarý bayraðýný yükseltip, bazý koþullarda da sessiz kalabilen kurumlar...

Ama bildiðimiz, Elliot Ackerman’ýn yazdýklarýnýn üzerinden bu kuruluþun Erdoðan’ýn cumhurbaþkanlýðýný “diktatörlük” seviyesinde deðerlendirdiðidir, deðerlendirmenin arkasýnda Amerikan “derin devletinin” ve baðlantýsýndaki küresel lobilerin olduðu da açýktýr.

Selin Sayek Böke’nin, 16 Nisan’dan hemen sonra halký sokaða çaðýrmasýný mesela, bir anlýk öfkenin sonucu olarak görmüþtük, devamýnda sine-i millet manevrasý ve istifasýyla karþýlaþtýk...

Hala “sokak çaðrýsý” yapan çok isim var, halk itibar etmiyor... Kýlýçdaroðlu 15 Temmuz’un “kontrollü darbe” olduðunda ýsrarlý, FETÖ’ye karþý operasyonlarý ise -nedense- “karþý darbe” olarak niteliyor.

Devamýnda birden, “açlýk grevleri” baþladý... Bu konuda öne çýkan iki ismin tutuklanmasý sürekli köpürtülüyor... Cezaevlerinde de açlýk grevleri var, tabii bu bu grevleri yakýndan takip eden “bazý” unsurlar da...

Benim bu meslekte geçirdiðim yýllardan biriktirdiðim deneyim ise hiçbir þeyin tesadüf olmadýðýdýr...

Ýzleyeceðiz... Göreceðiz...