Sokak hareketleri ve Türkiye

Son yýllarda daha sýk görmeye baþladýðýmýz sokak hareketleri niçin devrimci neticeler doðurmak yerine kaosu ya da statükoyu derinleþtirecek bir araca dönüþüyor? Bu soruyla baðlantýlý bir baþka önemli sual ise sokak hareketlerinin gerçekten ‘anti-sistemik’ olup olmadýðý sorunsalýdýr. Bir kaç ay önce Tayland’da geçirdiðim bir hafta boyunca, sokaklarý aylardýr göstericiler tarafýndan iþgal altýndaki Bangkok’ta, darbe öncesi Kahire manzaralarý vardý. Kaosun derinleþtiði Tayland’da süreç yine benzer bir netice üretti. Bugüne kadar 19 darbe yaþayan Tayland, daha 2006 darbesinin yaralarýný saramadan, geçen hafta, bir kez daha askerin yönetime el koymasýna þahitlik etti. Bangkok’ta Siam meydanýný dolduran kitlelerin arasýna karýþtýkça, rahat tavýrlarýnýn ve ciddiyetsizliklerinin, darbe öncesi Tahrir meydanýndan baþka bir þeyi hatýrlatmasý neredeyse imkansýzdý. 

2005’te Lübnan’da baþlayan ‘Sedir devrimi’, neredeyse ayný tarihlerde gerçekleþen Ukrayna ‘Turuncu devrimi’, Ortadoðu ve Kuzey Afrika isyanlarýyla ortaya çýkan ‘Arap Baharý’ ve son olarak Tayland farklý tecrübeler olmasýna raðmen bazý benzer neticeler de üretti. Öncelikle bu hareketlerin baþlangýçlarýna göze çarpan iki unsur bulunuyor. Birincisi, sokaða taþacak kadar ‘büyük ve ciddi’ olmasý gereken bir gerilimin sahip olmasý gereken baþý sonu belli bir siyasi dil üretmemesidir. Buna mukabil genel deðiþim talepleri, baðlamsýz insan haklarý söylemi, global sloganlar ve temenniler apolitik bir düzey oluþturacak þekilde siyasalý ikame ediyor. Ýkincisi ise hareketlerin lidersiz olmasý, dolayýsýyla da sokaktaki enerjiyi netice alýcý bir þekilde meþru siyasi arenaya taþýyacak aktörlerden yoksun olmasýdýr. Bu iki özellik, eylemlerin hayata geçtiði bütün ülkelerde, siyasal sistemin demokratikleþmesine katký vermek yerine, mevcut sistemin istikrarsýzlaþmasýna ve demokrasiden daha fazla uzaklaþmasýna yol açacak bir militarizme teslim ediyor.

Yukarýdaki her iki unsurun ‘devrim’ olarak anýlan ama özünde ‘apolitik ve lidersiz’ olan sokak hareketlerini statüko karþýsýnda sadece acze düþürmekle kalmamakta, sahici anti-sistemik bir yapýya bürünmesini de engellemektedir. Bu türden zayýflýklarýný gidermek için ihtiyaç duyduðu ‘liderlik ve siyasi dile’ ise Batý’da tüketilmesini saðlayan tabiatý zarar göreceðinden bizzat hareketlerin kendileri uzak durmaktadýrlar. Mesela Mýsýr’da sokaklarýn deðiþim sesi olarak öne çýkarýlan, meydanlarýn asýl sahici ve sürükleyici aktörü olan Ýslamcýlarýn ‘liderliðine ve söylemine’ uygulanan sansür yüzünden ‘lidersiz ve apolitik’ akým statükonun basit ve kaba bir geri dönüþü ile rahat bir þekilde bastýrýlmýþ oldu.

Türkiye’de de sokaklar bir süredir hareketli. Sokak hareketliliðini siyasi analizden ziyade bir kültürel çalýþmalar doktora programýnda atölye çalýþmasý ciddiyetinde ele alan kalemler ve isimler açýsýndan neredeyse devrimci bir süreç yaþanýyor. Oysa biraz ciddi bir okuma yaptýðýmýzda, karþýmýza bambaþka bir manzara çýkarýyor. Kabaca Ýstanbul’da bazý semtlerde ve Türkiye’nin belli bazý illerinde kendisine alan açabilen bu hareketlerin ulusal bir tabiatý bulunmuyor. Zaten sokak hareketlerinin meþru muhalefetin yaþadýðý coðrafi sýkýþmýþlýðý aþan bir tabiatý olsaydý ‘sahici bir siyasi oluþumu’ tartýþýyor olurduk.

Bugün ancak ölümler veya medyatik rüzgarýn hazýrladýðý sera ortamýnda var olabilen sokak hareketleri kurucu bir katký saðlamasa da hem meþru iktidar hem de meþru muhalefet açýsýndan oldukça tahripkar bir unsur vazifesi ifa ediyor. Ýktidar, sokaklarý ister siyasi olarak isterse de -mecburen- güvenlik açýsýndan muhatap aldýkça; muhalefet ise kendi meþru platformunu zinde güç olarak gördüðü sokaklara açtýkça, siyaset, romantik ve ciddiyetsiz þikayet diliyle hýrpalanmaya devam ediyor.

Meþru muhalefet -açýkça teröre bulaþmasýna raðmen bile- sokaklardan kendisini ayrýþtýrmýyor, iktidar da sokaklara ram olan muhalefeti bir bütün olarak muhatap almak durumunda kalýyor. Bu kýsýr döngü iktidar açýsýndan telafisi kýsa zamanda mümkün olan yönetim sorunlarýna sebep olurken, muhalefeti neredeyse anlamsýzlaþtýran ve uzun vadede ancak toparlanabilecek bir meþruiyet krizi içerisine sokuyor. Her seçim bu sancýlarý daha aðýr bir þekilde yaþamaya baþlayan muhalefet, Türkiye’nin farklý bölgelerine ulaþacak sahici bir siyasi dönüþüm yaþamak yerine Ýstanbul’un bazý semtlerine sýkýþmayý tercih ettiði sürece bu durum deðiþmeyecek.