Sokak Hayvanları

İçişleri Bakanı sormuş, herkesin dinlendiği il hangisi diye!

Bence Antalya olabilir, çünki herkes oraya dinlenmeye gidiyor ama kış ortasında ne münâsebet doğrusu anlayamadım. Neyse, bakandır, sorar; vardır elbet bir bildiği...

Hazır açılmışken: Buna tecâhül-ü ârifâne denir. Ama Sıraselviler’deki Ârif’in Barı’yla ilgisi yokdur. Ârif orayı bırakalı zâten yıllar oldu...

Üstelik bugünki konum da bu değil.

Bugünki konum biraz yürek daraltıcı da öldürücü darbeyi vurmadan önce biraz soluklanın istedim.

Gelelim asıl konumuza:

Bir toplumun medenî seviyesi, diğerleri meyânında o toplumun sokak hayvanlarına hangi muâmeleyi revâ gördüğüyle DE ölçülür!

Ama daha da doğrusu, gerçekden medenî toplumlarda “SOKAK HAYVANI” kavramının bilinmemesidir!

Bilinse de meselâ Muson yağmurları yâhut fil veyâ goril gibi “egzotik” varlıklar kategorisine girmesidir.

Bütün dünyânın öteden beri hayranlık ve gıbtayla izlediği Cennet vatanımızda ise sokak hayvanı dediniz mi kimse o nedir diye sormaz.

Öte yandan sokak hayvanlarını gerçi herkes bilir ama sokak hayvanlarının ne yiyip ne içdiklerini herkesin derd edindiği de söylenemez.

Hattâ bunu derd edinenlere enâyi nazarıyla bakanların sayısı da hayli yüksekdir öteden beri bütün dünyânın hayranlık ve gıbtayla izlediği Cennet vatanımızda.

Ben mahviyâne o enâyilerden biriyim.

Hattâ mahviyâne bile demeyelim, bu enâyiliğiyle müftehîr enâyilerden biriyim.

O sebebledir ki sevgili Köpek Kızım Ayla’yı da, en az onun kadar sevgili Kedi Kızım Cin’i de, ki dost çevrelerinde daha ziyâde İrigöz lakabıyla mârufdur, Bağdat Caddesi yöresinde avara-kasnak dolaşırken tanıyıp sonra onları değişik zamanlarda âile efrâdına dâhil etmekle şerefyâb olmuşumdur. Hep söylerim, mârifet Suâdiye’de arsa fiyatına cins bir köpek satın alıp o party senin bu cafe benim iki ay sepet gibi dolaştırdıkdan sonra onu vicdansızca sokağa atmak değil sersefîl sokaklarda sürünen bir zavallı kedi veyâ köpeği sâhiblenmekdir.

Bu bakımdan ben Ayla ile İrigöz’ü evlâd edinmekle hayâtımdaki ender doğru işlerden birini yapdığımdan emînim.

Onları çok, pek çok seviyorum ama bu sevgim de karşılıksız kalmıyor!

Onlar da, neme lâzım, Yağmur Ağabeylerini severler.

Ayla ile Cin’in bana sevgiyle tek bir bakışı beni, birkaç sâniyeliğine de olsa mutlu ediyor. Zâten birkaç sâniyeden uzun süren mutlulukların vardır mutlakâ bir defosu...

Uzatmayalım, memleketdeki tek hayvansever çok şükür ki ben değilim.

Bugün sizlere bu sevginin biraraya getirdiği ve kanaatimce fevkalâde önemli bir iş gören bir hayır sâhibleri örgütünden sözetmek istiyorum:

HAYTAP (Hayvan Hakları Federasyonu)

Merkezi Arnavutköy’de olan ve her türlü övgüye lâyık gördüğüm bu örgüt ile mensûbu bulunan “İNSANLAR” diğer hayvan dostlarından destek görmeyi fazlasıyla hakediyorlar.

Keşke diyorum benim okuyucularım arasından bâzıları da inâyet ederek bu çorbaya bir tutam tuz katsa...

On okurumdan biri beş lira verse çabucak üçbuçuk dört milyon Lira toplanıverir. Belki biraz abartdım ama hiç değilse 250/300 Lira biraraya gelir.

E-mail adresleri şöyle:

www.haytap.org

Tel.: 0212 - 358 00 71

         0532 - 304 96 32

Bağışlar içinse:

Garanti Bankası

Şûbe: 357

Hesab Adı: Haytap Hayvan Hakları Federasyonu

Hesab No: TL Hesâbı: 62970 59

IBAN: TR 21 0006 2000 3570 0006 2970 59

Gayret sizden tevfîq Cenâb-ı Haqq’dan...