Ýnsanýn içini daðlayan zorluk, o sorunun, Van’ýn Anadolu Konteynýr Kenti’nde yaþamýný sürdüren liseli o Kürt gençten gelmiþ olmasý: “Bugüne kadar neredeydiniz...” Soruya muhatap olan Ýl Gençlik Müdürü’nün þaþkýnlýðýný, tahmin edebiliyorum... 2011 Van Depremi, bu kentin maddi dünyasýný deðil, sosyal yaþamýný, ruhunu deðiþtiriyor... Düne kadar devletten uzak yaþamaya alýþmýþ aileler, kurulan konteynýr kentlerde“devletin yardým eden, kucaklayan, eðiten, destekleyen” yüzüyle karþýlaþýyorlar... Yaþadýklarý “dönemsel olarak” karþýlaþtýklarý “soðuk, acýmasýz, uzak ve yaralayýcý” devletten çok farklý bir kurum...Gençler için ise büyük bir sürpriz!..
Onlara sýcak yuvalarýný yetiþtirmek için eksi 20 derecelerde inþaat yapan, konteynýr kentlerde kurduðu sistemle üniversiteye hazýrlayýp Ýngilizce’lerinin ilerlemesini saðlayan, hatta umreye götüren bir devlet... Onlarýn kimliklerini sorgulamadan sohbet eden, birlikte baðlama çalýp yaþadýklarý gençlik sorunlarýný görevli uzmanlarýyla çözen bir devlet...Zaten o soru da böyle baðlamalý, hoþ-beþli bir sohbet ortamýnda kendiliðinden geliyor... Ýçinde serzeniþ var ama geleceðe dönük de umut ýþýklarý taþýyor... Sorunun muhatabý, “Önce ne diyeceðimi bilemedim Ardan bey” diye baþladý anlatmaya, “Sonra, Van’ýn geleneksel yapýsýnda depreme kadar kendi mahallelerinde içlerine kapanýk olarak yaþadýklarýný, konteynýr kente gelmeleriyle bu yapýnýn deðiþtiðini ve bizim de onlara çok kolay ulaþabildiðimizi anlatmaya çalýþtým...”
Deðiþen Kürt karakteri...
24’teki OLAY YERÝ’nde Van Depremi sonrasýnda 7 ay içinde yaþanýlan “mucizeyi” anlatmaya çalýþtýk bu hafta sonu, kaçýranlara tavsiyem, internet üzerinden bulup izlemeleridir... Geçen hafta Van-Iðdýrhattýnda ayak basmadýk yer býrakmadýk. Muradiye, Çaldýran, Doðubeyazýt, Digor, Karakoyun... Durduk, bulduðumuz ilk kalabalýk kahveye girdik, çay içerken “sokaktaki insanla” sohbet ettik...
Ýþin bir tek gerçeði var: Kürtler, kýrýlmýþ olduðuna inandýklarý onurlarýnýn iadesini istiyorlar...
1980’li yýllarda dillerinin yasaklanmýþ olmasý, çok aðýr bir travma...
1990’lý yýllardaki “örtülü faþizm” döneminde yaþadýklarý zorbalýklarý beyinlerinin gerisine atamýyorlar...
Beklentileri, 21’nci yüzyýlýn “ilkeli devleti” ve “kaliteli demokrasisi” tarafýndan kolaylýkla karþýlanabilecek düzeyde, bu nedenle, ne Batý’nýn “Beyaz Türkleri”nin sonu faþizme kadar uzanabilecek telaþýný ne de BDP’nin silahý bir þantaj aracý olarak gören siyaset anlayýþýný anlayabiliyorlar...
“Sokaktaki Kürt’ün karakteri”, silahtan uzak ama kimliðini de ezdirmemekte kararlý güçlü bir karakter...
Bu insanlar, bir dönem, Diyarbakýr Emniyet Müdürü merhum A.Gaffar Okkan’ý baðýrlarýna basmýþlardý, þimdi iki valiyi, Münir Karaloðlu (Van) ve Amir Çiçek’i (Iðdýr) ayný þekilde benimsiyorlar. Neden?.. Hizmet götürdüðünüz, kimliðine saygý gösterdiðiniz ve devletin “demokratik-ilerlemeci yüzünü” sergilediðiniz anda, akan sular duruyor...(Özellikle Münir Karaloðlu... Van’da inanýlmasý çok zor bir iþi, ekibiyle baþarmýþ, yalnýz Türkiye için deðil, bütün dünya için çok önemli bir afetle mücadele modeli ortaya çýkarmýþ, düne kadar bir tane sanayi kuruluþu olmayan Iðdýr’da ise Amir Çiçek’in çabasý sonucu 18 ayda 21 fabrikanýn iþletmeye alýndýðýný söyleyelim, yeter...)
Leyla Zana doðru yerde...
BDP’nin halktan kopuk homurdanmalarýna bakmayýn, Leyla Zana, “sokaktaki Kürt’ün durduðu yerde duruyor...” Köy yollarýný bile asfaltlamýþ, bütün yerleþim birimlerine býrakýn elektrik, telefon ve suyu, dünya kalitesinin üzerinde internet iletiþim aðýný getirmiþ, okulunu-saðlýk ocaðýný tamamlamýþ, diline-dinine karýþmayan, silaha yaslanmamýþ demokratik taleplerini ciddiye alan “devlet anlayýþý”.bölgeyi hýzla deðiþtiriyor. (Digor-Kars yolu üzerinde, bölgenin sýnýr olmasý nedeniyle çok sayýda askeri kontrol noktasý bulunuyordu, halk, Edirne’de niye yok, diye sorunca bütün o noktalar kaldýrýldý, asker çekildi, daha ne anlatayým!..)
Baþbakan’a da bir not aktarayým: “Kürtçe seçmeli ders” açýklamasý bölgedeki “kasvet bulutlarýnýn” bir anda daðýlmasýna yol açmýþ durumda, uygulamanýn en hýzlý þekilde baþlamasý “çözümün esas olarak sokaðýn baskýsýyla hýzlanmasýna” yol açacak...
Ne Kandil, ne Ýmralý ne de BDP... Sokaðýn karþýsýnda duramazlar...
Ben “sokaktaki Kürt”e inanýyor, güveniyorum...