Soma’da maden ocaðýnda vefat eden iþçilerimiz Mekke’de umre vazifesini ifa eden Türk vatandaþlarýmýzý da derinden üzdü. Kabe’yi tavaf edip otellerine dönenler televizyon karþýsýna geçerek Soma’da ki geliþmeleri yakýndan takip ediyorlar. Ölü sayýsýnýn artmasý hepimizi derinden üzüyor. Elim kazanýn tüm ülke genelinde oluþturduðu üzüntüyü ve çevre illerden Soma’ya seferber olan ülke insanýnýn hassasiyetini ekranlardan ve internete baðlanarak haber sitelerinden takip ederken, burada da gözyaþlarý içerisinde eller semaya kalkýyor, dualar ediliyor. Yuva kurabilmek için yerin altýnda zor þartlarda çalýþan, çocuklarýna ekmek götürebilmek için ter döken yüzlerce can talihsiz kazada kurban gitti. Ölüm tabiî ki vakti zamaný geldiðinde vuku buluyor. Ancak geride kalanlarýna büyük acýlar yaþatýyor. Bir aileden birden çok ölüm olmasý ailenin acýsýný da katlýyor. Zor bir imtihan, Rabbim sabýrlar versin.
Kainatýn Efendisi kendisine peygamberlik vazifesi vahiy edildikten sonra, Mekkeli putperest müþrikler hem Efendimize hem de Müslüman olan ilk Müslümanlara çok fazla eziyet etmiþlerdi. Bütün bu eziyet ve hakaretlerin devam ettiði bu dönemde Fahri Kainat Efendisi tarihe hüzün yýlý olarak da geçen acý hadiseler zincirini ardý arkasýna yaþamýþtýr. Bu acýlar zincirinin ilk halkasý Resuli Ekremin dört yaþýndaki en büyük oðlu Kasýmýn vefatý oldu.
Gönlü þefkat þelalesini andýran Peygamber Efendimiz, oðlunun vefatýna çok fazla üzüldü. Ciðerparesinin cenazesini götürürken, karþýsýnda duran Kuaykýan Daðýna, “Ey dað… Benim baþýma gelen þey senin baþýna gelseydi, dayanmaz, yýkýlýrdýn” sözleriyle ölümün kendisine hissettirdiði acýyý müþahede ediyoruz. Kasýmýn vefat hüznünden daha kurtulmadan, oðlu Abdullah ta vefat ediyor, Allahýn kader hükmüne teslimiyetin zirvesinde bulunan Kainatýn Efendisi, bu acý hadiseler karþýsýnda yine de gözyaþlarýný tutamýyor, derinden etkileniyordu.
Bu acý hadiseler sebebiyle Peygamber Efendimizin kalbi mahzun, gözleri yaþlý idi. Müslümanlar da Onun bu hüznünü paylaþýyorlardý. Bu gün Soma’da ki kardeþlerimizin hüzünlerini paylaþtýðýmýz gibi. Kolay hadise deðil, Allah geride kalanlarýna sabýrlar versin.
Müslümanlar acýyý paylaþýrlarken, þirk cephesinin keyfine diyecek yoktu. Ýnsanlýðýn gereði olan baþsaðlýðý dilemek þöyle dursun, Efendimizi daha da üzmek için elinden geleni yapýyorlardý.
Bugün ortada büyük acýlar yaþanýyor. Ben yazýmý yazarken sayý 282 idi. 282 birinci dereceden, binlerce de ikinci dereceden ailelerin ocaklarýna ateþ düþtü. Bizlere düþen bu acýyý paylaþmak ve halisane dualarda bulunmak. Ancak görüyoruz ki birileri her hadiseden kendi iyi niyetli olmayan emellerine bir bahane çýkardýklarý gibi, bu yürekleri daðlayan hazin kaza ve ölümlerden de maalesef kargaþa çýkartmanýn peþindeler. Mutlaka olayda ihmali olanlar varsa saðlýklý bir soruþturmanýn ardýndan gerekli cezalar verilsin, buna bir sözümüz yok, olamaz da. Ancak peþin hükümle sýcaðý sýcaðýna suçlular üretip kargaþa çýkartmaya kalkýþmak hiç þýk düþmüyor. Her meseleyi politik deðerlendirmemiz bizim en önemli sorunlarýmýzýn baþýnda geliyor. Buradan dahi sokaklarý hareketlendirmenin çabasý içerisindeler ki þaþmamak elde deðil. Fýrsat bu fýrsat diyip can pazarýna koþan zihniyetler öyle bir sýrýtýyor ki. Býrakýn insanlar acýlarýný bari rahat yaþasýnlar. Ýnsanýn “bu kadarý da fazla” diyesi geliyor. Bu ülkede yaþayan her bir ferdimize gelen en ufak bir zarar, diðer bireylerin her birini eþit derecede üzmesi gerekirken, buradan ekmek çýkartmaya çalýþan kör zihniyetler galiba hiç deðiþmeyecekler. Yine de umutlarýmýzý yitirmeden, Kainatýn merkezi olan Kabe’den onlarý Rabbim ýslah etsin diye dua ediyoruz. Hayatlarýný kaybeden kardeþlerimizin mekanlarý cennet olsun, ailelerinin de baþlarý sað olsun, Rabbim sabýrlar ihsan etsin inþallah.