Somali, bir zamanlar ‘No go’ yani gidilmeyen bir ülkeydi

Stratejik Düşünce Enstitüsü güzel bir iş yaptı ve cumhurbaşkanlığı devir teslim törenine katılan Somali cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmut’u bir gün sonra, bir konferans vermek üzere davet etti.

Afrika Türkiye ilişkilerinde yeni bir dönem yaşanıyor.

SDE Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, toplantıyı açış konuşmasında şöyle dedi:

‘Türk dış politikasının yeni açılım alanlarından biri Afrika’dır. Türkiye hem ekonomik, hem siyasi olarak Afrika ile ilişkilerine özel önem veriyor. Afrika Eylem Planı sayesinde, Türkiye’nin ihracatı 3 milyar dolardan 17 milyar dolara çıktı.’

***

Türkiye’nin eski Somali büyükelçisi Kani Turan’ın kısa bir konuşma yaptığı ve SDE’nin düzenlediği toplantıda; genç, kendine ve ülkesinin geleceğine olan özgüveni tam bir devlet adamını dinledik. Konu Somali-Türkiye ilişkileriydi ama Somali cumhurbaşkanından iki saate yaklaşan bir zaman diliminde Somali’nin dünü, bugünü ve geleceği hakkında epey şey öğrendik.

Hasan Şeyh Mahmut’u dinlerken aklım Daron Acemyan’ın Ulusların Düşüşü isimli kitabındaydı.

Daron Acemyn ve James A. Robinson o salonda olsa, sanırım bu konuşma metnini tamamlayıcı bir bölüm olarak, kitabın yeni baskılarına rahatlıkla eklerlerdi.

Çünkü Somali cumhurbaşkanının konuşması ‘ulusların tarihsel yarışı veya rekabetinde yarı yolda kalmış bir ulusun hikayesini’ ve yarı yolda kalmanın sebeplerini oldukça iyi anlatan bir konuşma oldu.

Neden bazı uluslar sürekli zenginleşirken, bazı uluslar hep fakir kalıyordu sorusuna, kurumsallaşma kavramıyla cevap arayan ‘Ulusların Düşüşü’ kitabını doğrulayan bir konuşma yaptı Somali Cumhurbaşkanı.

Fazla yoruma gerek yok sanırım. Size Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmut’un konuşmasından bazı satır başlarını vermek istiyorum, yorum size ait olsun.

***

‘Somali halkı müslüman -sünni bir halktır. Ortak bir dilimiz ve dinimiz var. Bir toplumun ulaşabileceği homojenliğe ulaşmış bulunuyoruz. (Konuşmanın ilerleyen bölümlerinde bu homojenliğin bir avantaj değil, dezavantaj olduğunu ifade etti, Hasan Şeyh Mahmut)

‘3000 km deniz sahilimiz var. Bu kara sınırlarımızdan fazla. Tuna ve Ton balığı ticaretini dünyanın çeşitli yerlerinden gelen şirketler yapar.’

‘Geçmişimizde korsanlık yok. Ama bugün Somali’de korsanlık var.’

‘El-Şebap ideolojik ve sınır tanımayan bir grup. Devlet kurumlarının işlevsellik kazanmasına karşı çıkıyorlar. Şimdilerde önemli gelir kaynaklarını kaybettiler ve alanlarını küçülttüler. ‘

‘Türkiye kendi ihtiyaçlarımıza kendimizin karar vermesine saygı gösterdi.’

***

‘Gidilmeyen ülke-yani no go-bir ülkeydik. Erdoğan Mogadişu’ya geldi ve gidilmeyen ülkeye gidilebileceğini gösterdi. Bu ziyaret bütün dünyanın dikkatini çekti. Mogadişu eskiye göre şimdi daha temiz bir yerdir. İstanbul Belediyesi’nin desteğini aldık. Hastanelerimizde Türk doktorlar çalışıyor. Beş yıl sonra görevlerini Somalili doktorlara devredecekler.’

‘Somali neden yoksul kaldı? Nedeni, kötü yönetim ve kötü yönetilen kurumlara sahip olmak.’

‘2016’da hedefimiz seçimlerin yapılması. Bugün geçici bir anayasaya sahibimiz. Bu anayasayı kalıcı bir anayasa haline getirmek istiyoruz. Federal bir ülke olma yolundayız. Biliyoruz ki, serbest seçimler olmadan istikrar sağlanamaz.’

‘Merkez ve taşra arasındaki ilişkileri geliştirmek istiyoruz. Somali’de en son kırkbeş yıl önce seçim yapılmıştı. Yeni seçimler 2014 yılında oldu.’

‘Çocukların %75’i okula gidemiyor. Okula gidemeyen çocukların en az bir milyonunu devlet okullarına kayıt yapsın istiyoruz. 1500 öğretmen aldık. 2000 öğretmen daha almak istiyoruz.’

‘Ne kadar homojen bir toplum olursanız, o kadar da çatışmaya yakınsınız demektir. Modern çatışma tarihimiz bunu gösteriyor. Homojen olduğumuz için aynı anda ayaklanıyoruz, ayağa kalkıyoruz. Oysa homojen olmayan toplumlar bir toplumsal çatışmaya bir anda ve hep beraber katılmazlar.’

***

‘Klan-aşiretlerden oluşan göçmen bir geleneğe sahibiz. Klanlar kendi çıkarlarına odaklanırlar. Bu bakımdan sömürgeleştirme döneminde büyük sorunlar yaşandı.’

‘Somali’de klanlarla-klanlar ve klanlarla devlet arasında büyük bir çatışma var. Bu çatışmayı El-Şebbap kulanıyor. El-Şebbap gibi örgütler kontrol edilemeyen ülkelere gelir. Mağdurlaştırmayı kullanır.’

‘Somali’de korsanlar gençlere der ki, bize katıl bin dolar kazan. El-Şebbap bize katıl 100 dolar kazan der. Azınlık klanları, büyük klanlara kızıyorlar ve El Şebbap’a katılıyorlar. El Şebbap’a katılanlara diyoruz ki, şiddeti kınamanız lazım, size o zaman alternatifler sunabiliriz.’

‘Somali’de önemli bir sorun da istihdam sorunudur. Ama istihdam yaratılsa bile, istihdam edilecek gençlerin becerileri yok. Çoğu vasıfsız.. Beceri kazandırmak için, Deniz Mahsulleri Enstitüsü’nü kurduk. Dini liderlerle tartışıyoruz, fikir teatisinde bulunuyoruz.’

***

‘Somali’de güvenlik önemli bir problem. Afrika Birliği’ne bağlı 40 bin asker bizi destekliyor. Ulusal bir ordumuz var. Ama bugün için El-Şebbap’ı yenecek durumda değiliz. Somali’de her evde en azından bir silah var. Militerleşme toplumsal bir sorun. Bu militerleşmeden kurtulmaya çalışıyoruz.’

‘Güvenlik kurumlarımızın sivil bir anlayışla yönetilmesine gayret ediyoruz.’

‘Hükümet daha önce başkentin dışına adım atamıyordu.’

‘Şimdi herkes devleti istiyoruz diyor. Şimdi ise nasıl bir devlet istiyoruzu tartışıyoruz.’

Son bir cümle, Asya ve Afrika’da temel sorun bu değil mi aslında:

Somali’de, Irak’ta, Afganistan, Suriye ve Filistin’de nasıl bir devlet istiyoruz, ya da ideal düşmanlarla, birbirimizle savaşmaktan ne zaman vazgeçeceğiz?