Bilirsiniz bu tür olaylardan sonra sorulan ilk soru budur. Afganistan’da helikopter düþer “Afganistan’da ne iþimiz var?” deriz. Suriye’de beklediðimiz olmaz “Suriye’de ne iþimiz var?” deriz. Þimdi de birileri mutlaka “Somali’de ne iþimiz var?” diyecektir ya da demiþtir de benim tatilde gözümden kaçmýþtýr.
Oysa tüm bu yerlerde çok iþimiz var. Dünya siyasetinde söz sahibi olmak, ciddiye alýnmak istiyorsak da oralarda ve baþka yerlerde olmamýz gerekiyor. Somali’deki varlýðýmýz Afrika’ya açýlmamýzý, Afganistan’daki varlýðýmýz NATO ile olan iliþkilerimizi kolaylaþtýrýyor.
Kaldý ki küreselleþen dünyada her yerde olan her þey biraz stratejik vizyonu olan herkesi ilgilendiriyor. Sorun açýlmak, angaje olmak, Afganistan’a, Somali’ye gitmek, Suriye’de muhalefete destek olmakta deðil. Sorun esnek olmamakta, iç politikaya bazen gereðinden fazla tahvil edilen konularda geri adým atmakta zorlanmakta.
***
Türkiye, tabii ki Suriye’nin geleceði üstünde söz sahibi olmak zorunda. Suudiler, Katarlýlar, Fransýzlar, Ruslar, Amerikalýlar söz sahibi olurken, soruna müdahale ederken, bizim müdahale etmememizi savunmak anlamsýz. Mesele müdahale etmekte deðil, müdahale ederken þartlara uyum saðlayamamakta, her an deðiþen gerçekleri doðru okuyamamakta.
Türkiye tabii ki Mýsýr’daki darbeye darbe diyecek, darbeye tepki göstermeyenleri eleþtirecek. Cunta sivilleri öldürdüðünde doðal olarak sesini yükseltecek. Ama bunlarý sorunun tarafý olarak deðil, ilkeden yana tavýr koyarak yapacak. Ayný anda Mýsýr’daki rejimle de görüþecek. Ülkenin istikrarýný önemseyecek. Ýnsanlar ölmesin diye diplomatik ya da baþka yöntemlerle taraflar arasýnda arabuluculuk yapmaya çalýþacak.
Türkiye tabii ki Somali’de olacak, oradaki istikrarsýzlýðýn giderilmesine, açlýðýn ve sefaletin sona ermesine çalýþacak. Ýnsani açýdan da, siyasi açýdan da, ekonomik açýdan da Türkiye’nin Somali’de olmasý gerekiyor. Afrika’ya bir yerlerden girmemiz þart. Çin oradaysa, Fransa oradaysa, Ýngiltere oradaysa biz neden orada olmayalým.
Cumartesi günküne benzer saldýrýlar da olacak, eleþtiriler de. Batýdan bakanlar bizi diplomasimizin ve kaynaklarýmýzýn yetersizliði için “uyaracak”. “Boþuna gitmeyin yapamazsýnýz” diyecek. Türkiye’yi son 200 yýldýr olduðu gibi içine kapanmaya teþvik etmek isteyecek. Ýçeriden de sesler yükselecek. AK Parti’nin dýþ politikasýnýn külliyen hata olduðunu söyleyecekler.
Suriye’de Esad rejiminin askeri üstünlüðü ele geçirmiþ olmasý, sýnýr kapýlarýmýzda ve kasabalarýmýzda bombalarýn patlamasý, Türkiye’de hala pek çoklarýnýn hasým olarak gördüðü Kürtlerin bir yerlere bayrak çekmesi, Mýsýr’da Müslüman Kardeþlerin iktidarýný yitirmesi bu eleþtirilerin haklý olduðu kanaatinin doðmasýna yol açacak.
Oysa bu olaylarýn pek çoðu Türkiye sorunlara müdahil olsa da olmasa da yaþanacaktý. Diyebilirsiniz ki Somali’ye gitmeseydik, polisimiz hayatýný kaybetmezdi. Doðru ama o zaman hiç bir siyasi mücadelenin içinde yer almamamýz, risk almamak için iyice içimize kapanmamýz gerekirdi. O zaman baþkalarýnýn siz etkilemesine, ülkenizin geleceðini belirlemesine çok daha açýk olurdunuz.
Unutmayalým ki iktidarýn taktik hata yaptýðýndan þüphelenmemiz, gördüðümüz taktik hatalarý için eleþtirmemiz, Türkiye’nin dýþ politikasýnýn stratejik olarak yanlýþ olduðu anlamýna gelmiyor. Politika baþtan beri doðruydu. Türkiye iyi ki bölgesine açýldý, iyi ki dünya sorunlarýna karþý hassasiyet gösterdi, çözümler üretmeye çalýþtý.
Hata, gücümüzü zaman zaman abartmamýz, konular arasýndaki baðlantýlarý kurmakta zorlanmamýzdý. Davos üslubu sert olmakla birlikte haklý bir tepkiydi, ama Mavi Marmara yanlýþ varsayýmlar üstüne oturmuþ bir teþebbüstü. Ermenistan ile baþlatýlan sürecin nihayete erdirilmesi gerekirdi. Suriye açýklarýna silahsýz uçak göndermemeli, uçak düþürülünce zor tercihler yapmak zorunda kalmamalýydýk.
Türkiye’nin ifade özgürlüðü sorununun ciddi bir dýþ politika sorunu haline geleceðini, imajýn sadece iç siyasette deðil dünya siyasetinde de çok þey demek olduðunu görmeliydik. Ama zannetmeyin ki sadece biz görmedik veya öngöremedik. Çoðu devlet çoðu þeyi göremedi, öngöremedi. Ýçeride de dýþarýda da hata yaptý. Bizde sorun var da Amerika’da sorun yok mu?
***
Sorun her yerde var ve bundan sonra da olacak. Stratejik vizyonu olanlar, dünya siyasetindeki dalgalanmalarý doðru þekilde okuyanlar, siyasetle ekonomi, demokrasiyle güç arasýndaki iliþkiyi iyi kurgulayanlar sonunda fark yaratacaklar, kazançlý çýkacaklar. Bana kalýrsa Türkiye de sonunda kazançlý çýkacak ülkeler arasýnda yer alýyor.
Yeter ki baþladýðý iþleri özellikle de Kürt sorununu bitirsin, demokrasinin sadece sandýk ya da sokak demek olmadýðýný anlasýn, insan haklarýný tam olarak içselleþtirsin ve yaptýðý hatalardan ders çýkartmayý sadece siyaset olarak deðil tüm ülke olarak öðrensin. Hepsinden önemlisi de özgür tartýþma ortamý hiç kimsenin kafasýnda þüpheye yer býrakmayacak þekilde saðlansýn...