Soma'ya sevgilerle...

Soma'da kaybettiğimiz canlarımız için Galatasaray ile Atletico Madrid, İzmir Atatürk Stadı'nda çok sıcak ve nemli bir havada karşı karşıya geldi. Öncelikle stada gelen 30 bin civarında Galatasaray taraftarına teşekkür etmek gerek. Maç boyunca hem takımlarını desteklediler, hem Soma'daki rahmetli madencilerimizi andılar, hem de feci bir kaza sonucu ölen Erkan Koyuncu'yu hatırladılar.

Galatasaray; sezona hazır gözüktü. 90 dakika boyunca sahada diri duran, koşan, pas yapan bir takım gördük. Mancini döneminden en büyük farkı, toplu hücum ve toplu savunmayı uygulamaya başlamış olması takımın... Ayrıca, Galatasaraylı futbolcular sahanın her yerinde pres yapıyor.

Bu arada; Galatasaray'a acilen bir santrfor transfer etmek lazım. Bu oyun biçiminde Burak'ın topla buluşması çok zor. Yani Galatasaray tek santrfor oynayamaz. Umut Bulut'sa, oynamaya oynamaya biraz körleşmiş. Dün geceki maç boyunca Burak'ın ayağına top gelmedi desek yeridir.

Başka bir sorunsa; Galatasaray'ın sol kanadı. Gerek Telles gerekse Bruma, gerçekten olağanüstü futbolcular... Ancak Bruma'nın savunma yönü zayıf. Telles de ileri gidince, geriye zor dönüyor. Atletico, özellikle ilk yarıdaki bütün akınlarını bu kanattan geliştirdi. Ancak bu ikiliden vazgeçmek de mümkün değil.

Dün akşam oynayan Amrabat'la, Malaga öncesi Amrabat arasında büyük fark var. Sol kanadı kolay kolay bırakacağını sanmıyorum.

Olcan, Trabzon'daki başarısını henüz sahaya yansıtamadı. Daha takıma oturmadığı belli.

Hamit, yavaş yavaş Augsburg'un yolunu tutmak üzere anlaşılan. "Oynadığı sürece etkisizdi" demekle yetinelim.

Veysel Sarı; sağ bek sorununu çözmüş Galatasaray'ın. Belki de sahanın Melo ile birlikte en iyisiydi.

Bu takımın sadece acilen bir santrfora değil, Sneijder'e de kavuşması şart. Dün geceki maçta eğer Sneijder olsaydı, Galatasaray golü rahatça bulabilirdi. 

Galatasaray'ın artık santrfor dışında herhangi bir futbolcu aramasına gerek yok. Transfer politikası, buna göre şekillenmeli.