ATV’de yayýnlanan Son en dikkatle seyrettiðim dizi zira izlerken insana beyin jimnastiði yaptýrýyor. Ancak birkaç noktada anlamadýðým ve sormak istediklerim var. Mesela Halil karakterine bu kadar çok geçmiþe döndürmek, o zamanýn hayallerinde dolaþtýrmak doðru mu? Gece Ali Komiser’in evinde, sonra sabah trafik çevirmesinde, hemen adýndan da iskelede... Bunlar üst üste olduðu zaman seyirciyi sýkmaz mý? Tamam doldurulmasý gereken bir süre var ama hiç deðilse bu sahneleri aralara daðýtmak mümkün deðil mi? Ve bir soru daha, Ýranlý Majid, Ýran’daki bir hapishanenin bahçesine Leyla adýný neden Türkçe yazýyor? Baþta da dedim ya, Son dizisini televizyonculuk açýsýndan önemsiyorum. Ýnsanlarý çok anlamadýklarý halde uzun zamandýr ekran baþýnda tutmak kolay iþ deðildir. O yüzden böyle bir dizide küçük takýlmalara tahammül edemiyor insan..
Normalleþmeye alýþmak
Türkiye normalleþmeye alýþtý, medya da yavaþ yavaþ alýþmaya baþladý. Eskiden 23 Nisan resepsiyonlarýna acaba hangi kriz çýkacak, asker ne yapacak falan diye bakýlýrdý. Önceki gün gördük ki o iþler artýk tarih oldu. Dün sabah haber bültenlerinin tamamýnda çocuklara dair haberler resepsiyon haberinden önce verildi.
Baþka söze gerek var mý?
Yaðmurdan kaçarken
Fransa’nýn mevcut cumhurbaþkaný Sarkozy’yi sevmiyoruz. Bu duyguda da sonuna kadar haklýyýz aslýnda. Sarkozy koltuðunu koruyabilmek adýna Türkiye düþmanlýðý ve soykýrým iddialarýný kaþýmaktan bir saniye bile vazgeçmedi. Peki ya rakibinin bu konulardaki tutumu ne? Sosyalist aday Hollande’nin neler düþündüðünü biliyor muyuz? AB konusu daha ortada ama Hollande’de Ermeni meselesinde Sarkozy’den çok farklý deðil. Sarkozy’nin koltuðunun sallandýðý haberini yaparken keþke alternatifine dair bilgiler de verilse...