Son perde açılıyor artık...

Bir hikâyenin daha sonuna yaklaşıyoruz. Artık hiçbir şey yüz küsur yıldır olduğu gibi olmayacak. Çok farklı olacak her şey. Ama öyle ama böyle her şey yerli yerine oturacak artık... 

Son dakika haberleriyle an be an seyri değişen, iç ve çevremizdeki gelişmeler bas bas bağırıyor ve yaşadığımız bu asırlık değişimi ihbar ediyor. Sapkın Ziyonizm ve sömürgeci vahşi emperyalist aklın işbirliği ile ortaya çıkmış, dokuz kişiye bir, bir kişiye dokuz pulun düştüğü adaletsiz asır artık değişiyor.

Bahçe sular gibi bir rahatlıkla, en vahşi hayvanda bile rastlanamayacak bir soğukkanlılıkla, insanların kitleler halinde katliamlara tabi tutulduğu ve kundaktakinden yatalağına kadar milyonların yerlerinden edilip aç ve bitap oradan oraya savrulduğu kahır yüklü asır artık son buluyor.

Artık hiçbir şey, üzeri örtülemeyecek, gizlenemeyecek bir şekilde aşikâr. Artık mızrak çuvala sığmıyor. Zaten bilen biliyordu, düşmanını ve işbirlikçilerini tanıyor ve mücadelesini de ediyordu asırlık işgalin ilk gününden beri. O bilenler, son yıllarda ülkenin makûs tarihini değiştirip ayağa kaldıran ekip..!

7 Haziran seçimleri sonrası küçük terörcü partiye kaydırmayı başardıkları küçük oylarla oluşturulmaya çalışılan belirsizlik ortamı bu tarihi gelişmeleri idrakte zorlanan bir kısım millete büyük bir fırsat daha vermiş oldu. Nush ile olmadı ama, hafif bir kötekle atlatacağız inşallah..!

Medeniyet mirasını üstlenip koşmakta olan ülkemiz, içerde koalisyon kurmakla meşgul edilip yavaşlatılırken, bir yandan da, insan avcısı küresel sömürgenler tarafından vurulan Irak ve Suriye leşinde semiren çakal ve sırtlanlar salındıkları sınırlarımızı kanlı pis salyaları ile kirletmeye çalışıyorlar. Çoban değneğine çakal sırnaşmaları bir hayli arttı..!

Coğrafyamızda onlarca devlet üretip sömürmek için verimli alan açan ve hala daha kullanışlı devletçikler üretmeye çalışan sırtlan besicilerinin farkındayız.

Birbirimizi çok iyi tanıyoruz. Bunlardan iyi tanıdığımızı birini dün bir daha teyit etmiş olduk.

Her Ramazan Kudüs-ü şerifte iftar sofrası düzenleyen Sadaka Taşı Derneği görevlileri ve bu etkinliği yerinde izlemeye giden gazetecileri saatlerce alıkoyup “burası Büyük İzrail Devleti”  deme ihtiyacı duyan korkak ruh halini çok iyi biliyoruz.

Yapılan iyiliği bırak yüze vurmayı, yapıp da hâlik bilsin anlayışıyla denize atan bir medeniyetin çocukları olarak söylemek durumundayız ki, İspanyadan pılı pırtısını bile toplayamadan sokağa fırlatılan, kucak açıp ekmeğimizi pay ettiğimiz Yahudi milletinden çıkan bu ürkek ve kalleş Ziyonist ruh halini çok iyi tanıyoruz..!

O korkaklığın aşıladığı kalleşlik ruhunun  yansımalarını Ortadoğu milleti çok iyi tanıdı..!

O enjekte edilmiş kalleş ruh halini, ülkesini küçük düşürmek için gammazlayan, otoriteye(!) biat etmiş takkeli zavallılarda görüyoruz...

O kalleş ruh halini, elindeki kasap bıçaklı ve kara bayraklı besleme sırtlan örgütlerin saldırılarını Türkiye’ye yıkmaya çalışan sözde özgürlükçü, demokratçı, “Büyük İzrail” için milletini katleden makyajlı terörcü siyasilerde görüyoruz...

Başta kötülüklerin anası CHP, Türkçü MHP, terörcü ve Kürtçü HDP ve küsurat siyasi organizasyonlar olmak üzere bütün iç dış medyası ve farklı organizasyonlar toplanıp Türkiye’nin böğrüne bir yumruk salladılar ama başaramadılar. Belki sendeledik ama nefesimizi kesemediler...

Başta eskisi gibi işbirlikçi, masonik yönetimler yok artık.

Hasımların birbirini gayet iyi tanıdığı ve cibilliyetlerini bildiği, dublör kullanılmayan, gerçek yüzlerin rollerini üstlendiği son perde açılıyor artık..!