Son perde II

14 Eylül Cumâ târihli yazýmda PKK’nýn artýk son kozlarýný oynadýðýný ve askerî olarak kesin yenilgiye uðrama arefesinde olduðunu ileri sürmüþdüm.

Yer darlýðýndan bu tahmînimin gerekçesi bugüne kaldý.

Önce dünki gazetelerde iki üç kelime deðiþikliðiyle yer alan þu habere bakalým:

Efendim, PKK hiç beklemediði bir durum karþýsýnda dehþetli þaþýrarak paniðe kapýlmýþ. O hiç, ama hiç beklemediði durum ise TSK’nýn, birkaç gündür savunmayý býrakarak taarruza geçmesiymiþ. Bu yüzden  aðýr kayýplara uðruyormuþ.

Gönüller þen, dîdeler Rûþen!

Demek PKK TSK’nýn böyle sellemehüsselâm taarruza geçmesini kat’iyen beklemiyormuþ ve o yüzden çok þaþýrarak paniðe kapýlmýþ!!!

Taarruza geçmek için 28 yýldýr akýllarý nerdeymiþ sorusunu bir yana býrakarak þunu soralým bâri:

Peki, PKK TSK’nýn taarruza geçebileceðini neden aslâ beklemiyormuþ?

Necîb matbuatýmýz bu tür tehlikeli sulara girmekden kesinlikle hoþlanmadýðý için bu suali sormak ihtiyatsýzlýðýnda bulunmamýþ. Ýþin orasýný (o ezelden beri çok iyi becerdiði) ham hum þaralop metoduyla atlatmýþ. Olur artýk o kadar.

Onu da sevâbýna ben eðilin de fýsýldayývereyim o gülden nâzik kulaklarýnýza:

TSK’nýn PKKyý oyup kazýmak gibi bir niyeti yok ki!

Hiç olmadý ki!

Bakýnýz 28 senedir al takke ver külah gül gibi geçinip gidiyorlardý kardeþ kardeþ!!!

Nâdiren bir barýþ ümîdi doðar gibi olduðunda ise ya yirmi otuz mâsumun hunharca kanýna giriliyor ya da Meclis kürsüsü benzeri bir nevraljik noktadan öyle bir laf ediliyordu ki dirhemini yiyen köpek kudura ve en mûnis hattâ en ileze Türk dahî ciðerine þiþ sokulmuþçasýna fýrlayýp “Bunlarýn yedi sülâlesine...” diye saydýrmaya baþlýyordu.

Biz enâyiler ise onyýllardýr hep sanýyorduk ki ortada gerçek bir millî ve askerî problem var.

Oysa tedrîcen belli olan þudur:

En az çeyrek asýrdýr bölgenin, dolayýsýyla bütün dünyânýn en geniþ çaplý narkotik tâciri olan PKK bu iþden milyarlar kazanýrken TSK tarafý da savaþýyormuþ pozuyla yine yüzlerce milyarlýk silah ticâreti alanýnda fütursuzca at oynatmaktadýr.

Bu baðlamda dönen meblâðlarýn sivil mercîler tarafýndan denetlendiðine inanan varsa ben ona güvenilir bir ruh hekimine görünmesini tavsiye ederim.

Kürd olalým, Türk olalým birileri bizimle kafa buluyor ki ne bulmacasýna!

Türk Devleti ve Türk Milleti yakýn târihinin muhtemelen en hinoðluhince soygun ketemperelerinden birine düþürülmüþdür!

Ben ikide bir “Bu ordu muhârebe edemez! Çünki muhârebe etmek için deðil kendihalkýný zabtürabt altýnda tutmak için kurgulanmýþdýr!” derken iþte önemli ölçüde bunu da kasdediyorum.

Ýyi hoþ ama bütün bunlar böyle iken þimdi semâdan ilâhî bir emir mi sâdýr oldu da ben oturup “Son Perde” baþlýklý yazýlar yazýyor ve bu iþin bitmek üzere olduðunu iddia ediyorum, bu bir çeliþki deðil mi?

Zâhiren evet, hakýykaten hayýr!

Çünki paradigmalar deðiþdi.

Bir kere þunu kafamýza sokalým ki Kürd asýllý yurddaþlarýmýzýn ezici çoðunluðu bu ülkeden kopmayý bir an bile ciddî olarak düþünmez!

Bu ülkedeki Türk kökenlilerin Cumhûriyet târihi boyunca kendisine karþý pek çok kýrýcý ve itici davranýþlarý olduðunu bilse de düþünmez!

Zîrâ Kürdler akýllý ve pragmatik insanlardýr!

Ahmakça bir politika ve paranoyalar sonucu kendi kimliðine karþý iþlenmiþ aðýr cürümlerin düzeltilebileceðini, nitekim sür’atle düzeltilmekde olduðunu bilir ama bir kere Boðaziçi’nden koparsa bir daha kolay kolay turist olarak bile oraya avdet edemeyeceðini de çok iyi bilir.

Yâni sýhhatli ve meþrû bir menfaatperestlik onu böyle bir adým atmakdan meneder!

Zâten bölgede deðiþen paradigmalar böyle bir geliþmenin önündeki aþýlmaz engellerdir.

Onlar da Salýya...