‘Son ümidimiz sensin Selocan!’

28 Þubat’ta Dolmabahçe’de HDP’li milletvekilleri ve Baþbakan Yardýmcýsý Yalçýn Akdoðan’ýn birlikte verdiði fotoðraf ve Abdullah Öcalan’ýn PKK’ya silahsýzlanma için kongre çaðrýsý yapmasý 2005’te baþlayan çözüm sürecinde gelinen en ileri aþama. 

Sürecin baþýnda hayal dahi edemeyeceðimiz bir noktadayýz. Ve bu aþamaya süreci feda etmemek adýna çok þeyi sineye çekerek, görmezden gelerek ve mücadele ederek geldik. 

PKK’nýn iyiden iyiye taþeronlaþtýðý, Ýran’ýn Suriye üzerinden PKK’yý Türkiye’ye karþý kullandýðý bir vasatta olmamýza raðmen çözüm sürecini feda etmedik.

Amerika’nýn Türkiye’yi Suriye’ye sokmak isteyecek kadar ileri gittiði dönemlerden Esed’li çözüme razý olduðu günlere geldik. PKK’nýn Suriye’nin kuzeyinde kanton bölge kurma hayaliyle Türkiye’den çekilme ve silah býrakma taahhüdünü unutmasýna raðmen çözüm sürecini feda etmedik.

Ýran-Irak-Esed ittifakýnýn ve Ýngiliz aklýnýn icat ettiði IÞÝD’ýn Suriye’deki isyaný boðmasýna, bölgeyi uzun bir iç savaþa sürüklemesine ve bu durum doðrudan çözüm sürecini hedef almasýna raðmen barýþta ýsrar ettik. 

Bütün bu namüsait þartlarýn yanýnda en anlaþýlmazý ise þu: PKK ve devletin birlikte Kürt halkýna hayatý zindan ettiði günlerde bile barýþ için mücadele eden sözde sol-liberal-demokrat aydýnlarýmýz barýþa en yakýn olduðumuz bugün Güneydoðu’nun daðlarýnda barýþ çiçekleri açmaya durmuþ iken PKK’ya “aman ha silahý býrakma” diyor. Bu tam anlamýyla ihanettir, Kürt halkýna ihanet! 

Neyse ki devlet-hükümet çözümden bir adým geri atmama iradesini sýklýkla dile getiriyor. Bu kat’i irade beyaný ve Kürt halkýnýn hayatýný normalleþtiren geliþmeler barýþýn sigortasý olmaya devam ediyor.

***

Türkiye sadece kendi tarihinde deðil Kürtlerin mukim olduðu tüm coðrafyayý düþündüðümüzde de bir ilki gerçekleþtiriyor. Ýran-Suriye-Irak ve Türkiye Kürt halkýnýn yaþadýðý birbirine komþu devletler. Ýran hariç Kürtlerin bugün yaþadýðý coðrafyanýn tamamý bir zamanlar Osmanlý devletiydi ve Osmanlý Kürtlerin ve diðer bütün halklarýn birlikte anavatanýydý. Þimdi o anavatanýn devamý olan Türkiye Kürt halkýnýn yaþadýðý zulüm parantezini kapatýyor ve bu zulmün büyüttüðü þiddet ve terörü de ebediyete gönderme kararlýlýðý sergiliyor. 

Türkiye’nin çözüm sürecini nihayete erdirmesi sadece Türkiyeli Kürtler için deðil bölgedeki Kürtlerin tamamý için bir milat olacak.

Tam da bu yüzden çözüm sürecini hiçbir þeye feda edemeyiz ve yine tam da bu yüzden çözüm sürecini sabote etmek için elinden geleni ardýna koymayan içeride ve dýþarýdaki savaþ çýðýrtkanlarýyla her þartta mücadele etmeliyiz. 

***

Bu 21 Mart’ta çözüm sürecinin son etabýný baþlatan Nevruz mektuplarýndan üçüncüsü olunacak. 2013’ün Nevruzunda Diyarbakýr meydanýndaki barýþ muþtusu Tüm Türkiye’de coþkuyla karþýlanmýþtý. Diyarbakýr ve Türkiye yine böyle bir muþtu için hazýrlýk yapýyor. Savaþý bitirecek en güçlü silah iþte bu; Türkiye’nin barýþý istemesi. En çok da savaþýn gerçek maðdurlarýnýn, kuzucuklarýný daða salmak zorunda kalmýþ Kürt analarýnýn, þehit vermiþ Türk analarýnýn barýþa inanmasý.

Bu güçlü istek karþýsýnda Cihangir’den, Niþantaþý’ndan yükselen býdýbýdýlarýn hiçbir hükmü yok.

“Gezi kifayet etmedi, 17 Aralýk ters tepti, tek ümidimiz Selocan sensin” diyen bu güruh Erdoðan’ý devirmek için silahlý mücadeleyi bile meþru görüyor. Olayýn özeti budur. 

PKK silah býrakýrsa, memlekete barýþ gelirse bir daha Erdoðan’dan kurtulamayýz diye düþünüyorlar. Çünkü ellerinde ne siyaset üretecek kadro var ne de Türkiye’yi doðru okuyabilecek kafadalar. Erdoðan’ý devirmek için Türkiye’yi yakmayý göze alabilecek kadar gözünü nefret bürümüz kifayetsiz muhteriz bir azýnlýkla karþý karþýyayýz.

Evet, artýk Türkiye’nin bir Kürt sorunu yoktur ama Kürtleri kendi kötü emellerine payanda yapmaya kalmýþ bir “ayrýcalýklarýný kaybetmiþler kulübü” sorunu vardýr.