Siyasal sistemimizin askeri ve bürokratik vesayet altýnda geçirdiði yýllarýn temel siyasal gerçeklerinden birisi CHP + Ordu = Ýktidar formülüydü. CHP’nin serbest seçimlerle elde edemediði iktidara ancak askeri darbeyle gelebileceði gerçeðinin matematiksel ifadesiydi bu.
Bilindiði gibi CHP, iktidara ulaþabilmek için 27 Mayýs baþta olmak üzere askeri darbelere destek vermeyi alýþkanlýk haline getirmiþ bir partidir. Dahasý, darbe olmadýðý zamanlarda da ordunun siyasete aðýrlýk koymasýna destek veren ve orduyla birlikte hareket etmekten çekinmeyen bir siyaset izlediler. Malum, TSK’nýn AK Parti iktidarýný engelleyememesinden dolayý büyük bir hayalkýrýklýðý yaþamýþ ve bunu “Meðer ordu kaðýttan kaplanmýþ” diyerek dile getirmiþlerdi.
Evet, AK Parti iktidarlarý askeri vesayeti geriletti ve CHP + Ordu = Ýktidar denklemini tarihe gömdü. Bugün artýk ne CHP ne de baþka bir parti ordu ile birlikte hareket ederek iktidarý ele geçiremez. Erdoðan’ýn sahneye çýkýþýndan sonra Türkiye’de artýk tek iktidar yolu sandýktýr. Kim iktidar olmak istiyorsa seçimi kazanmak zorundadýr, baþka yolu yoktur.
Ýþte siyasetin merkezine taþýdýðý bu gerçek ayný zamanda Erdoðan’ýn da her geçen gün daha sert ve acýmasýz yeni darbe giriþimlerine maruz kalmasýna yol açýyor. Asker denklemde geriledi ama mesela Gülen Grubu’nun uluslararasý ittifaklarla güçlendirdiði yeni darbe oluþumu devreye girdi.
Kýlýçdaroðlu polis-adliye muhabiri gibi
CHP þimdi bu yeni formülün içinde bulunuyor. CHP Genel Baþkaný güçlü bir þekilde darbe planýna angaje edilmiþ durumda. Kýlýçdaroðlu, polis-adliye muhabiri gibi Gülen Grubu tarafýndan ustalýkla kullanýlýyor. Kaynaðý belirsiz tapeler, belgeler, yasadýðý telefon kayýtlarý onun üzerinden servis ediliyor ve “Daha neler olacak neler” türünden provokatif cümleler yine onun aðzýndan kamuoyuna duyuruluyor.
Belli ki Kýlýçdaroðlu’na elinden geleni yapmasý durumunda AK Parti’nin gideceði ve kendisinin de -tek baþýna mümkün olmadýðýna göre- en azýndan iktidar ortaðý olacaðý garantisi verilmiþtir. Aksi takdirde kimse böyle kirli bir oyunun parçasý olmaz. Muhtemelen, Kýlýçdaroðlu’na, Erdoðan’a takýlacak yeni isimler ve Baþbakan’ý izole emek için izlenecek yöntemler de hazýrlanýp bildiriliyor.
CHP’nin siyasal imkanlarý ve kapýlarý Gülen cemaatine açýlmýþ durumda. Bu saatten sonra Kýlýçdaroðlu için iktidara tutunmanýn tek yolu GülenGrubu’nun 10 yýldýr biriktirdiði ve ürettiði belgelerdir. Bu belgeler iktidarý düþürmek zorunda yoksa cemaatle birlikte CHP de düþecek.
CHP de cemaatte de artýk oyundan çýkamaz
Ortaya çýktý... Cemaat yýllardýr CHP Genel Merkezi’ni dinliyor. Dahasý, belli ki Kýlýçdaroðlu’nu da týpký Erdoðan’ý dinlediði gibi, týpký geçmiþte Baykal’ý izlediði gibi dinleyip, izliyor ama bu da artýk CHP Genel Baþkaný’nýn umurunda deðil. Zira, oyundan çýkma þansýna sahip deðil. Cemaat ne getirirse çýkýp anlatmak, yaymak ve göstermek zorunda.
Ýnandýðýný da inanmadýðýný da... Montaj, dublaj farketmez, ne varsa
Týpký bir baðýmlý gibi 30 Mart’a kadar cemaatten belge ve bilgi, tape, konuþma beklemek zorunda. Görünen o ki yapabilecekleri bununla da sýnýrlý kalmayacak... Ortaya attýðý her konuþmanýn Erdoðan’ý meydanlarda ve anketlerde giderek büyütmesi nedeniyle, artýk daha çirkin malzemelere ilgisini de artýracaktýr.
Yarýn ayný Gülen cemaatinin kendisi ve partisi hakkýnda ortaya koyacaðý belgeleri, konuþmalarý, tapeleri, kasetleri bildiði halde artýk bu ortaklýktan çýkamaz. Sadece CHP ve Kýlýçdaroðlu deðil cemaat de çýkamaz. Þimdiden sonra cemaatin ayakta kalmasý CHP’ye, CHP’nin ayakta kalmasý da cemaate baðlýdýr.
Demokrasiye karþý son saldýrý
11 yýllýk iktidarlar döneminde millet iradesi merkeze oturdu. Demokrasi, sonucu belirleyen gerçek bir siyasal gücün adý oldu. Bu sayede de CHP + Ordu= Ýkidar formülü tarihin çöp sepetine atýldý.
Þimdi sahneye konan CHP+Cemaat= Ýktidar formülü de en az askeri darbe kadar haysiyetsiz ve ahlak dýþý bir siyasal ittifakýn adýdýr.
Ve demokrasiye karþý son umutsuz formüldür. Topluma egemenlik taslayan vesayetin tarih önündeki son gösterisidir. Önceki bütün vesayetçiler gibi yine CHP üzeriden hayat bulmaktadýr. Kimsenin þüphesi olmasýn önceki bütün yapýlar gibi yine CHP üzerinden çökecektir.
Tarihin en büyük telekulak skandalý
17 Aralýk planý þöyleydi... Erdoðan’ý devirirken, ayný zamanda geride kalanlarý da baský altýnda tutmak gerekiyor. Sesleri çýkmasýn ve darbeye direnmesinler diye. Bunun yolu da STAR’ýn gündeme getirdiði tarihi telekulak skandalýnda görüldüðü gibi herkesi ama herkesi bir kurala baðlý olmaksýzýn dinlemekten geçiyor. Ýþadamlarý dinleniyor, konuþmalarý gerektiðinde önlerine konulmak üzere kasete alýnýyor.
Gazeteciler dinleniyor, bütün hayatlarý kayda alýnýyor ve kendilerine akýllý olmalarý için mesaj iletiliyor. STK temsilcileri, sanatçýlar, siyasiler, bürokratlar vs, hepsi ayný tehdit ve þantaj aðýna mahkum ediliyor. Selam Terör Örgütü dosyasýnýn peþine eklenmiþ bilinen bölümü mükerrer 7 bin 350 ayrý dinleme var. 3 bine yakýn isim gazetede yayýnlandý, yenileri de tasnif edildikçe ve ele geçtikçe yayýnlanýyor. Cumartesi günü bir liste daha ortala çýktý. Ama vehameti anlamak için illa 7 bin 350 kiþinin tamamýnýn dinleme kaydýný görmemiz gerekmiyor. Vahim olan bir örgütün, bir baþka örgüt adý ile toplumun önde gelen isimlerini dinlemesi ve ardýndan bir tehdit ve þantaj düzeni kurmasýdýr. Kimsenin bu düzene itiraz dahi edememesidir.
Ýnsanlarý tedirgin etmemek için ölçülü yazýyoruz, dikkatli konuþuyoruz. Ama herkesin daha sarsýcý gerçekleri duymaya hazýr olmasý lazýmdýr. Sadece Selam Terör Örgütü deðil baþka isimlerle açýlan; yani örgütün insanlarý baþka bahanelerle dinledikleri deðiþik dosyalar var. Sayýyý duymak bile istemezsiniz.
Yetmiyor... Bütün illerde en tepeden aþaðýya kadar þehrin önde gelen isimleri de dinleniyor.
Telefon dinlemeleri, özel hayat takibi ve her türlü montaj, dublaj gibi iþlemleri yapmayý alýþkanlýk halin getirmiþ bir yapýdan söz ediyoruz. Gerisini siz düþünün...
Kesinlikle korkmak deðil ama endiþe duymak için yeterince nedenimiz var. Ne yazýk ki demokrasimiz sýradan siyasi hesaplaþmalarla yok sayýlamayacak kadar büyük ve benzersiz bir tehdit altýnda bulunuyor.