Sonsuza varmak ve takým ruhu

Geçen hafta yazmam gerekiyordu Ayþe Þasa’ya dair. Bir satýrla geçiþtirmek istemedim. Uzun yazmak için de yerim yoktu. Vefatýnýn üzerinden neredeyse on beþ gün geçen senaryo yazarý Ayþe Haným’ýn hayat hikâyesinde, ben, Üstad Necip Fazýl’ýnki ile benzerlikler bulurum. Ýçimde buna dair bir his vardýr hep.

Ýkisi de bohem hayatýn içinden geldiler. Ýkisinde de bu hayatýn sahteliðine dair kývýlcýmlar vardý. Tatminsizlik ikisinde de had safhadaydý. Ýkisi de “bir kâmil mürþide varmayýnc’olmaz” diyen ilahiyi sonradan çok söylemiþ olmalýlar. Abdülhakim Arvasi Hazretleri ile Safer Efendi yollarýna ýþýk huzmeleri tuttu. Nefs muhasebesi ikisinin de güç bulduklarý hayýrlý buhran sonunda geldi. Fikir çilesi Necip Fazýl’da çok baskýndý ama Ayþe Haným’da da yok deðildi.

Tasavvufun hikmetleri her ikisinde farklý biçimlerde olsa da tezahür etti. Oradan aldýklarý þavk ile nicelerine onlar da nur yolunu gösterdiler. Necip Fazýl yaþadýklarýný önce Çile adlý þiirde daha sonra aldýðý her nefes ve verdiði her eserde bize yansýttý. Muhyiddin Ýbn-i Arabi’nin Fusûsu’l Hikem adlý eseriyle hak yoluna giren Ayþe Haným, Bir Ruh Macerasý ve Delilik Ülkesinden Notlar adlý eserlerinde gösterdi kendini.

Ben Üstad Necip Fazýl’ýn rahle-i tedrisinsen geçtim. Ýki yýl özel kalem müdürü gibi çalýþtým. Büyük Doðu Yayýnlarýnýn ilk on beþ kitabý hayat bulurken O’nun yanýndaydým. Ayþe Hanýmý uzaktan kitaplarý vasýtasýyla tanýdým. Ebedi âleme uðurladýðýmýz bu çilekeþ insan için ne desek az ne desek çok. Söz onun: “Hayat hikâyemi bir tek çizgiye indirgeyecek olursam: Hep bir arayýþýn, hakikat arayýþýnýn özeti olduðunu söyleyebilirim.” (Bir Ruh Macerasý, s.15)

Kendi dönüþümünü de þöyle dillendiriyor: “Büyük bir karanlýktan, büyük bir ýþýða çýkýyor insan. Daha önce âlem sonlu iken, ölümle biterken ve madde dünyasýyla sýnýrlýyken, bir çeþit sonsuzluk deniziyle karþýlaþýyor. Uçsuz bucaksýz bir sonsuzluk kavramýyla tanýþýlýnca, maddeye ait, âleme ait bütün kavrayýþýnýz temelden deðiþiyor.” (Delilik Ülkesinden Notlar, s.133)

Ýþte bu noktada insan Üstadýn Çile’sini hatýrlamadan edemiyor. “Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!/ Heybem hayat dolu, deste ve yumak./ Sen, bütün dallarýn birleþtiði kök;/ Biricik meselem, Sonsuza varmak...”

Bu iki çilekeþe maðfiret dileyelim. Allah’ým onlara engin merhametinle muamele et.

***

Biraz da futbol diyelim mi? Dünya futbol þampiyonasýný izliyorsanýz hem liderin hem takým ruhunun ne kadar vaz geçilmez bir faktör olduðunu görmüþsünüzdür. Takým halinde icra edilen sporlarda bir ekip ruhu aranýr. Ne kadar yýldýz oyuncular olsa da eðer belli bir disiplin içinde hareket edilmezse baþarý hayal olur. Ýþte burada hem takýmý sürükleyen bir lidere hem de takým ruhuna ihtiyaç hâsýl oluyor. Yýldýzlar topluluðunun bile bir lidere ihtiyacý var. Bu lider saha içinde takýma yön veren, zor anlarda motivasyonu zirveye çýkaran bir yapýdaysa iþler yolunda demektir. Oyuncular liderin koþtuðunu ve gayretini gördükçe kendilerini ona ayak uydurmak zorunda hissederler. Zor anlarda liderdedir gözleri. Ferdi sporlarda da vardýr bu ilke ama orada esas olan sporcudur. 100 metre koþucusunun halini düþünün. Baþarý onun kiþisel gayretine baðlýdýr. Arjantin’i seyrederken gözler Messi’yi arýyor. Ama takýmýn bütününde bir disiplin yoksa Messi’ye top gelmiyor. Ben Almanya’yý seyrederken takým ruhunu daha baskýn görüyorum. Schweinsteiger gibi liderlik özellikleriyle dolu bir oyuncunun bulunmasý da futbol zevkini zirveye çýkarýyor.

Ak Parti þimdiye kadar hem iyi bir lidere hem de gýpta ile bakýlan bir takým ruhuna sahip olmanýn çok faydasýný gördü. Týkýr týkýr iþleyen bir mekanizma gibiydi. Girdiði her yarýþtan galip çýktý. Savunmasý da orta sahasý da hücumu da mükemmel çalýþtý. Benlik kaygýsý güden olmadý, hiçbir oyuncuda bencillik yoktu, aksine “hep birlikte varýz” anlayýþýnda her oyuncu birleþmiþti. Taraftarlar takým galip geldikçe coþtu. Lojistik destek de harikaydý.  Bu düzen hem Ak Parti’ye hem Türkiye’ye kazandýrdý.

Þimdi bu takýmýn lideri bir baþka önemli göreve geçmek üzere. Yeni bir liderle baþarýdan baþarýya koþacak bu takým, Türkiye’nin parlak geleceðini þekillendirmeye devam edecek. Bu takým her zaman taraftarýnýn sesine kulak verdi. Baþarý buradan geldi. Yeni lider için de taraftarýn sesine kulak vereceði açýk deðil mi?

Oruca baþladýk. Nefse diz çöktürebileceðimiz ve dayanýþma ve takým ruhunu artýrabileceðimiz bir fýrsat var önümüzde. Biricik meselemiz sonsuza varmaksa o seyahatin kapýsýný mübarek oruç ayý ile aralayabiliriz.